Çatışmanın ortasında yaşayan kadınların tek dileği barış 2019-10-12 09:11:40   MARDİN - 4 gündür yoğun çatışmaların yaşandığı sınır hattındaki Nusaybin’de, günlük yaşamlarını sürdüren kadınlar herşeye rağmen kenti terk etmeyeceklerini vurgulayarak, tek isteklerinin barış olduğunu vurguladı.    Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye 9 Ekim tarihinde başlattığı operasyonun ardından sınır kenti olan Mardin’in Nusaybin ilçesinde bombardıman ve silah sesleri hiç susmadı. Qamişlo kentinin hemen bitişiğinde yer alan bölgede yer yer şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Tüm bunlara rağmen günlük yaşantısına devam eden yurttaşlar, ilçeyi bir kez daha terk etmemekte ısrarlı.    'Hep barış dedik’   Sokak ortasındaki tandırda ekmek pişiren kadınlardan Meryem Türk de bunlardan biri. 2 gün önce yakınlarına bir havan mermisinin düştüğünü kaydeden Meryem, savaş istemedikleri halde her türlü haksızlığa maruz bırakıldıklarını belirtti. Tek isteklerinin barış olduğunu vurgulayan Meryem, “Yıllardır barış istemek dışında bir şey yapmadık. Çocuklar ve kadınlar ölüyor. 10 yaşındaki çocuk ne yaptı ki bu savaşın sonuçlarını yaşıyor? Yıllardır bomba ve kurşunların altında yaşıyoruz. Biz huzur istiyoruz" diyerek, çatışmaların son bulmasını istedi.    'Kimsenin ölmesini istemiyoruz’   4 gündür bomba ve kurşun sesleri altında uyumak zorunda bırakıldıklarını dile getiren Şükriye Doğan ise, yaşanan ölümlere değindi. “Biz savaş çıksın, insanlar ölsün istemiyoruz” diyen Şükriye, “Yeter artık. Üç yıl boyunca yasak altında kaldık. Her gün o kadar bomba ve tank geliyordu üstümüze ama biz kaçmadık. Biz ne onların ne başkalarının ölmesini istemiyoruz. Anneler ölüm istemiyor, kan aksın istemiyor. 4 gündür yüreğimiz yanıyor. Çocuklarımız çok korkuyor. Bunları başımıza getirmeye hakları yok. Bizden ne istiyorlar? Biz kimsenin kanının akmasını istemiyoruz" tepkisinde bulundu.    ‘İlk defa görmedik, korkmuyoruz’   Her şeye rağmen kenti terk etmemekte ısrarlı olduklarına dikkat çeken Şükriye, şöyle devam etti: “Son damla kanımıza kadar biz şehrimizi bırakmayacağız. Onlar bizi korkutmak istiyorlar, onun içinde elinden geleni yapıyorlar. Ama biz asla korkmayacağız. Yaptıkları şeyler ile biz daha çok cesaret alıyoruz. Her şeyi atsınlar, o seslerle daha çok cesaret alıyoruz. Ne topraklarımızı ne de çocuklarımızın elini bırakmayacağız. Evlerimizden çıkmayacağız. Geçen seferde (sokağa çıkma yasağı dönemi) bizi zorla çıkardılar. Biz kimsenin toprağına göz koymadık. Biz o çocuklardan daha değerli değiliz.”