12 yaşında katledilen Ceylan için 10 yıldır adalet işlemiyor 2019-09-28 09:01:00   DİYARBAKIR - Ceylan Önkol’un ailesinin açtığı manevi tazminat davasının reddedilmesine ilişkin avukatların Danıştay Mahkemesi’ne yaptığı itiraz kabul edilmiş olsa da Ceylan’ın davasında istenilen sonuca varılamadı.     Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde koyunlarını otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu katledildi. Ailesi ve avukatları Ceylan’ın ölümüne ilişkin devlet aleyhine Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne 100 bin TL maddi, 150 bin TL manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, Ceylan’ın ailesine 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine karar vererek, manevi tazminatın ödenmesini ise reddetti.    İHD avukatları dosyayı Danıştay Mahkemesi’ne gönderdi   Süreci yürüten İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi avukatları, 2015 yılında mahkemenin kararına itiraz ederek dosyayı Danıştay Mahkemesi’ne gönderdi. Ayrıca avukatlar, devletin kusur ya da ihmali kabul edilmemesinden 5233 sayılı yasa kapsamında karar verildiğini hatırlatarak, bu yasada da manevi tazminatın olmadığını maddi tazminatın da yaşamını yitiren kişinin yaşı, ekonomik durumu gibi etkenlerin göz önüne alınmadan verildiğine dikkat çekti. İtiraz dilekçesinde, ayrıca 15 yaşındaki bir çocukla 90 yaşındaki biri için verilen tazminatın aynı olduğu vurgulandı.    Hizmet kusuru bulunmuştu   Avukatların itirazını değerlendiren Danıştay 15. Daire Mahkemesi, dosya hakkındaki kararını vermiş ve “Davacılar tarafından patlamanın meydana geldiği yerin köylülerin sürekli hayvanlarını otlatmak için geçiş güzergâhı ve çocukların oyun alanı olarak kullanılan bir yer olduğu belirtilmiştir. Davalı idarece patlamanın meydana geldiği yerin insanların sürekli kullanımında olan bir yer olmadığına ilişkin hukuken kabul edilebilir bir bilgi ve belge dosyaya sunulmamıştır. Durum böyle olunca; insanların sürekli kullandıkları ve yerleşim yerine yakın bulunan bir alanda patlamamış mühimmatın bulunması davalı idarenin sunduğu güvenlik hizmetinin yürütülmediğini gösterdiğinden, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle uyuşmazlığın 5233 sayılı Kanun uyarınca çözümlenmesine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır” dedi.    Dosyanın bozulmasını gerektirecek bir sebep yokmuş!   Mahkeme, 2577 Sayılı Kanun'un 49’uncu maddesi uyarınca maddi tazminat istemini kısmen kabul ederek, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın bozulması yönünde karar verdi. Oy çokluğu ile avukatların itirazını kabul eden mahkeme, davanın yeniden görülmesi için dosyayı Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Danıştay 15. Daire Mahkemesi heyetinden bir üye ise, yerel mahkemenin kararını doğru bularak dosyanın bozulmasına itiraz etti. İtiraz gerekçesini karara ekleyen heyet üyesi şunları söyledi: “İdare Mahkemesi'nce verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.”     Ne olmuştu?    Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 tarihinde koyunlarını otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan havan topunun isabet etmesi sonucu katledilmişti. Olay yerine giden ve Ceylan'ın parçalanmış bedeniyle karşılaşan aile, durumu karakola ve Lice savcılığına telefon ile bildirmesine rağmen savcı, "Can güvenliği" gerekçesiyle olay yerine 3 gün sonra gitmişti. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer'in hazırladığı bağımsız raporda, Ceylan Önkol'un "Savunma pozisyonundayken" yaşamını yitirdiği belirtilmişti.    Avukatlar, bu saptamanın Ceylan'ın hayatını kaybettiği mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma Tabur’undan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etmişti. Patlamaya ilişkin Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu Genel Müdürlüğü'nün olaydan 1 yıl sonra yaptığı kriminal inceleme sonucunda hazırladığı raporda, patlamaya neden olan cismin "40 milimetre bomba atar mühimmatı" olabileceği belirtilmiş ve raporda da buna genişçe yer verilmişti.    Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı, 4 Nisan 2013 tarihinde Ceylan’ın ölümüne neden olan ancak bir türlü bulunamayan şüpheliler hakkında, "Görevini kötüye kullanmak" suçlamasıyla açtığı soruşturmada takipsizlik kararı vermişti. Ceylan’ın ailesi katledilmesiyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğunu ileri sürerek, 30 Nisan 2014 tarihinde dosya için "Daimi arama kararı" vermişti. Bu kararla, adliyenin tozlu raflarına kaldırılan dosya zaman aşımı ve cezasızlık ile yüz yüze kalmıştı.   Ceylan’ın ailesi ve avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için 8 Ekim 2010 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuştu. Mayıs 2012'de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM'e başvurulmuştu.    Ceylan’ın ailesi, patlamada sorumluluğu ve ihmali olduğu gerekçesiyle, İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bini maddi, 150 bin TL manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Ailenin manevi tazminat talebini reddeden mahkeme, aileye 28 bin 208 TL maddi tazminat verilmesine karar vermişti.