Nusaybin Davası: ‘Delil’ denilen mühimmatlar savcılık kararıyla imha edildi 2019-09-23 09:01:28   MARDİN - Birçok usulsüzlüğün yaşandığı Nusaybin Davası’nda mahkeme süreci boyunca hiçbir sanık dinlenmedi. Sanıklar dinlenmeden mütalaanın okunduğunu belirten Avukat Aslıhan Bulur, dosyada delil olarak gösterilen mühimmatların da savcılık kararıyla imha edildiğini kaydetti. Aslıhan, "Savcılık soruşturma aşamasında o silahları imha etmekle bile adil yargılamanın önüne geçti" diye vurguladı.    Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında mahsur kaldıkları mahallelerden 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın duruşmaları görülmeye devam ediyor. Şubat ayında görülen duruşmadan sonra dosyaları tefrik edilen tutsakların duruşmalarında mahkeme heyeti mütalaa istemişti. Mütalaa kararının ardından bu ay içerisinde Mardin 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalara tutsaklar ve avukatlar savunma veremediklerini kaydederek katılmadı. İki yıllı aşkın süredir devam eden davada müvekkili olan Tufan İlbaş'ın bir kere bile savunma vermediğini söyleyen Avukat Aslıhan Bulut, istenen cezalara gerekçe ve delil olarak gösterilen yasaklı alandan çıkarılan mühimmatların savcılık kararıyla çıkarıldığı gün imha edildiğini dile getirdi.   'Müvekkilim yargılama yapıldığı günden bu yana savunma yapmadı'    Aslıhan, kendi müvekkili Tufan İlbaş dışında dosyada yargılanan onlarca tutsağın henüz savunma vermediğini ifade etti. Müvekkilinin duruşmaya tutuklu bulunduğu Tekirdağ Cezaevi’nden Mardin'e getirildiğini ve 25 saatlik yol sonrası direk mahkemeye çıkarıldığını söyleyen Aslıhan, "Mahkemede çok yorgun ve uykusuz olduğunu beyan ettiği halde müvekkilim savunma vermeye zorlandı. Ama biz zar zor dosya gerekçeleri ile mahkemeyi erteledik. Bu şekilde zorluk yaşayan tutuklu onlarca kişi var. Çoğu tutsak SEGBİS'le bile mahkemeye çıkarılmıyor. Getirildiklerinde de mahkemede çok ciddi bir baskı altında kalıyorlar. Geçen celsede müvekkilim kız kardeşine selam vermeye çalıştı ama bu mahkeme tarafından engellendi. Şu aşamasına kadar tutsaklardan onlarcası gibi benim de müvekkilim henüz mahkeme karşısında savunmasını veremedi. Tam savunmasını vermeye çıktığı esnada dosya tefrik edildi. Birçok kişi savunma vermediği halde haklarında mütalaa verildi" dedi.   'Mahkeme kendi iddianamesini çürüttü'   Mahkemenin iki yıldır yaptığı yargılama ile kendi iddianamesini çürüttüğünü ve yeniden bir iddianame hazırlanması gerektiğini dile getiren Aslıhan, dosyanın tefrik edilmeden önce 17’si çocuk 53’ü yetişkin toplamdan 70 kişinin yargılandığını hatırlattı. Kendi müvekkili dışında tüm yargılananların var olan soruşturma dosyasının ayrıldığını aktaran Aslıhan, “Henüz benim müvekkilim herhangi bir savunma vermedi. Verememesinin bir nedeni de mahkeme. Mahkeme tutsakların savunma vermesini engelliyor. Bu engellemeyi de son alınan mütalaa kararında görüyoruz. Savunma veremediği için tutsağın susma hakkını kullandığı ifade edilerek ceza istendi. Dosya iştirak idaresiyle ilk başta açıldı. Bu idare ile birlikte bir suç işlendiği anlamına geliyor. Ama şimdi tek tek ayırarak öldürülen her bir kişiyi sizden biri öldürdü dendi. Her tutsak bir ya da birden fazla ama kim olduğu bilinmeyen birini öldürmüş. Bununla da mahkeme kendi iddianamesini çürütmüş oluyor" diye konuştu.   'İşkence dosyasında en ufak bir ilerleme yok’    Gözaltı sonrası yaşanan işkenceye karşı açılan dosyada da hiçbir gelişme olmadığını belirten Aslıhan, "Bunların haricinde bir işkence dosyası var. Bu işkence dosyasında herhangi bir karar verilmediği için üst mahkemelere gidemiyoruz. En son görüşmede savcı ‘siz çok ısrar ederseniz ben dosyaya takipsizlik kararı veririm’ gibi bir cümle kullanmıştı. Biz de ‘Verirseniz bir üst mahkemeye başvururuz en azından bir gelişme olur’ dedik. Ama onu bile yapmıyorlar. Dosyada savcıyla görüştüğümde kimlerin olduğunu tespit edemediğini söylemişti. O dosyada da olumlu bir karar çıkacağını düşünmüyoruz" diye belirtti.   'Dosyada çok fazla usulsüzlük var'   500 sayfalık bir iddianamenin henüz tek bir tutsağa dahi gönderilmediğini söyleyen Aslıhan, ortak delilleri olan tutanak dosyalarının da mahkeme tarafından ayrı ayrı incelenmediğini dile getirdi. Dosyada usule aykırı çok fazla şeyin yaşandığına dikkat çeken Aslıhan, "Mesela ben kendi müvekkilimin suçunun yer aldığı dosyayı kendi dosyamda değil başka bir müvekkilin dosyasında bulabiliyorum. Aslında mahkemenin burada dosyaları tam anlamıyla incelemediği ortaya çıkıyor. İncelemiş olsa farkına varmış ve dosyaları düzenlemiş olurdu. Dosyalar bu kadar ayrıyken, iddianamede burada her bir müvekkil yönünde bir sayfa. Burada da sadece deliller yazılmış ve delillerin içeriğinde yanlışlıklar var. Mesela benim müvekkilim hakkında 6 kişi teşhiste bulunduğu halde bir sayfalık kağıtta ‘99 kişi teşhiste bulunmuş’ deniliyor. Bu da usule aykırı bir durumdur" dedi.   'Delil olarak gösterilen mühimmatlar savcılık kararıyla imha edilmiş'   Aslıhan, dosyada delil olarak gösterilen ve yasaklı bölgeden çıkarılan mühimmatların savcılık kararıyla imha edildiğini söyledi. Kendilerinin de bu kararı yeni gördüklerine ve mahkemenin bile bundan haberi olmadığına vurgu yapan Aslıhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dosyadaki deliller zaten bilinen teşhisler olduğu için çok fazla eklenecek bir delil de yok. Diğer kişilere emniyet ulaşamadığı için teşhis tutanaklarını hazırlayamamışlar. Önceden tutanaklar hazırlanıp zorla imzalatılmış. Soruşturma en başından beri düzensiz bir şekilde yapılmış. Teşhislerle deliller oluşturulmaya çalışılmış. Ayrıca dosyada farklı bir ayrıntı var. Dönemin savcısı tarafından gömülü halde bulunan silah ve mühimmatlar imha edilmiş. Şimdi bu silahlarla parmak izi incelemesi yapılması gerekiyordu. Ama bulunan tüm silahlar ve teçhizatlar bulunduğu yerde ‘İnceleme sırasında patlayabilir’ denilerek imha edilmiş ve birçok kişinin hatta mahkemenin bile bundan haberi yok. Benim müvekkilimin kimin hayatına kasten öldürmeye teşebbüs ettiği belirtilmezken bunun açığa çıkarılabileceği delillerin olduğu silahlar da imha edildi. Savcılık bu soruşturma aşamasında o silahları imha etmekle bile adil yargılamanın önüne geçti. ‘Adli emanete infilak etmeye beyanen’ imha edildiği söyleniyor. Ama daha önce benzeri dosya çok yapıldı. Bu zorunlu bir incelemedir. Bu aykırılıktan dolayı suç duyurusunda bulunulması gerekiyor. Ama mahkeme bunu dikkate bile almıyor."   'Mahkeme en kısa şekilde bitirilmek isteniyor '   Aslıhan son olarak şunları söyledi: "Her biri ayrı ayrı TCK’nın 302’nci maddesinden ve öldürülen her bir kolluk kuvveti personeli için müebbet hapis cezası ile yargılanıyor. Ama bu istenen cezalara karşı söylenen 19 ayrı suçun hiçbiri için dosyada somut bir delil yok. O süreçte ilçeden çıkarılan patlayıcı maddeler de savcılık tarafından imha edildiği için kime ait olduğunu da bilmiyoruz. Bunlar da tespitli değil. Ama benim müvekkilim ve diğer bütün sanıklar bu maddeleri bulundurmak suçundan yargılanıyor. Toplanmasını istediğimiz birçok delil var. Ama mahkeme bunların hiçbirini toplamıyor. Savcı dosyada henüz savunması alınmayan kişilerin bile mütalaasını önceden hazırladığı için kopyala-yapıştır yapıp bize göndermişti. En somut şekilde anladığımız kadarıyla mahkemeyi en kısa şekilde bitirmek istiyorlar."