‘Kürtaj listesi hasta mahremiyetine müdahaledir’ 2019-09-12 09:06:39   Safiye Alağaş   İSTANBUL - İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'nün soruşturma kapsamında kürtaj yapan kadınların listesini istemesine tepki gösteren kadınlar, “Orada emniyeti ilgilendiren herhangi bir bilgi yok. Hasta mahremiyetine müdahaledir. Şu anda yapılması gereken bu tür verilere ulaşmak değil, kadına dönük geliştirilen her türlü şiddet politikasına karşı güçlü bir tutum almaktır” dedi.   Geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğüne yazı göndererek, 1 Ocak 2017 ile 31 Mayıs 2019 tarihleri arasında kentteki tüm kamu ve özel hastanelerde 30-40 yaş aralığında “polikistik over sendromu” olup, kürtaj yaptıran kadınların listesini istemişti. Emniyetin “ivedi” ve “gizli” ibareleriyle gönderdiği, tepki çeken yazının ardından İl Sağlık Müdürlüğü de ilgili kurumlardan listenin en geç 13 Eylül’e kadar kendilerine ulaştırılmasını talep etti.   Kürtaj olan kadınların listesinin Sağlık Bakanlığı’ndan talep edilmesinin başta hasta haklarına aykırı olduğunu söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şubesi Kadın Örgütlenme Sekreteri İpek Deniz, emniyet müdürlüklerinin böyle bir bilgiyi talep etme hakkının olmadığını söyledi. Kürtajla ilgili yıllardır ciddi problemlerin var olduğunun altını çizen İpek, “Resmi olarak yasaklanmasa da aslında fiilen birçok devlet kurumunda kürtaj yasaklandı. Daha çok korku kültürü yaratarak kadınlara ‘Sizden haberimiz var’ mesajı veriliyor. Kürtaj olduğunuzda ya da bu sebeplerden kaynaklı hastanelere gittiğinizde ‘Biz bunu bileceğiz’ diyorlar. Bu daha çok merdiven altında yapılan kürtaj yöntemlerine yönlendirme olacaktır. Bu tamamen kadın bedenine yönelik bir girişim diye düşünüyorum. Biliyoruz ki siyasi iktidar kürtajı yasaklamayı engellemek için çeşitli girişimlerde bulundu. Emniyetin İl Sağlık Müdürlüğünden böyle bir veri istemek gibi bir hakkı yok. İl Sağlık Müdürlüğünün binlerce kadını kapsayan bu verileri emniyet müdürlüğüne vermek gibi bir hakkı asla olamaz. Bu çok ciddi bir insan hakkı ihlalidir” dedi.   ‘Emniyeti ilgilendiren herhangi bir bilgi yok burada’   Kadınların kürtaj olacağı zaman kimseyi bilgilendirmek zorunda olmadığını ifade eden İpek, burada emniyeti bağlayan herhangi bir bilginin olmadığına dikkat çekti. İpek, bu talebin daha çok korku kültürü yaratmak amacını taşıdığını olduğunu belirtirken, “Kadınlara da otomatik olarak ‘Bizim haberimiz olacak. Siz bunu bilin’ mesajı veriliyor. Bu da kadınları sağlıksız ortamlarda kürtaj olmaya yönlendirecek. Merdiven altı dedikleri yöntemlerin daha çok yaygınlaşmasına yol açacaktır. ‘Çocukları doğurun’ mesajı da içeriyor ya da ‘Hamile kaldınız, evlenin doğrun’ deniliyor. Kadın bedenine müdahaledir. Bunun nedeni de aile politikasıdır. Aileyi güçlendirerek, erkekliğe vurgu yapan bir yerden bakılıyor” diye konuştu.   ‘Hasta mahremiyetine müdahaledir’   Hekimlerin, sağlık çalışanlarının verdiği mesleki yeminler olduğuna işaret eden İpek, şöyle devam etti: “Bu durum sanırım sağlıkçıları veya hekimleri aşan bir yerde duruyor. Çünkü yazışmalar direk İl Sağlık Müdürlüğü ile olacak. Direk hasta mahremiyetine müdahaledir. İş yaparken bizim çok dikkat ettiğimiz bir durum. Direk buna saldırıdır. Kadın açasından ayrı bir yeri var. Bir hasta olarak başvuruyorsunuz. Haklarınız ihlal ediliyor. Sağlık müdürlüğü verileri saklamakla yükümlü. Sadece cinsel suçlarda kişinin onaylaması durumunda savcılığa bilgiler verilebiliyor. Ama bu da herkes için geçerli değil. Sadece adli suçlarda veya cinsel içerikli suçlarda talep edilebilir. Ama bu binlerce kadının verisinin verilmesi anlamına asla gelemez. Tecavüzcüyle evlendirmeyi götürecektir. Ölümlere sebep olacak. Doğurmak istemediklerine kendi kendilerine yöntemler geliştiriyorlar. Bunlar onların ölümüne sebep olacak. Her türlü kadının yaşamını zorlaştıracaktır. Kadınlar kendi hayatları üzerinden kimseye hesap vermek zorunda değil. Bu onların yaşamına müdahaledir.”   Sağlıkta etik kuralların çok net olduğunu belirten İpek, “Kadın bedeni, kadın cinselliği çok ayrı. Daha özel konulardır. Pansuman yapmaktan, röntgen çekmekten daha farklı. Bunun mahremiyetine birkaç kat daha dikkat etmek gerekiyor. Ama artık sınırsızlığın ucu bucağı yok. Bu kadar derin bilgiyi istemek gibi bir lüksleri yok. Emniyete giden bilgilerin başka bir yere sızma riski var. İl Sağlık Müdürlüğü emniyetin istediği bu skandalla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Ben böyle bir gaflete düşeceklerini düşünmek istemiyorum. Umarım vermezler” diye ifade etti.   Kadınların geleneksel kalıplardan kaynaklı baskı altında yaşadığını söyleyen İpek, bunun da kadınların yaşamını daha da zorlaştırdığını vurguladı.   ‘Yapılması gereken kadına şiddete karşı tutum almak’   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu Kadın Meclisi üyesi Döne Gevher Koyun, ise son dönemlerde kadın politikaları konusunda hükümet ve hükümetin tüm yetkili organlarının ciddi skandallara imza attığını söyledi. Bunların mahkemeler, emniyet müdürlükleri,  karakollar olduğuna dikkat çeken Döne, şu değerlendirmelerde bulundu: “Her yerde benzer politikalarla karşılaşıyoruz. Kadını sınırlandıran, kadın bedeni üzerinden politika üretmeye çalışan bir siyaset var. Bu siyasetle kadını aslında güvenlik cenderesine almaya çalışıyor. Kişisel verilerin korunması ve hasta mahremiyetini düşündüğümüz de bunun aslında bir suç olduğu bir gerçek. Kadınlara dönük şiddetin bu kadar belirgin olduğu görülüyor. Son dönem itibariyle gün geçmiyor ki kadına karşı katliam ile karşılaşmayalım. Böyle bir süreçte bu tür politikalar aslında kadını daraltıyor, sınırlandırıyor. Çünkü şiddete uğrasan da ne olursa olsun çocuğunu doğur, evinde otur. İsteyip istememen önemli değil. Bu çocuk vatan için millet için her yer için gerekli şeklinde bir durumla karşı karşıyayız. Bu bir suç. Sağlık örgütleri de bu konuda gerekli girişimlerde bulunuyor. Şu anda yapılması gereken bu tür verilere ulaşmak değil. Kadına dönük geliştirilen her türlü şiddet politikasına karşı güçlü bir tutum almak. Refleks göstermek. Bu refleksi de İstanbul Sözlemesi’ni uygulayarak göstermek gerektiğini düşünüyorum.”