Ankara’dan seslendiler: Bizler eşbaşkanlığa sahip çıkan kadınlarız 2019-09-01 18:22:43   ANKARA - Binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen 1 Eylül mitinginde Ankaralı kadınlar, “Bizler kim miyiz? Halk iradesine karşı düzenlenen darbenin karşısında duran kadınların siyasete katılımı yönünde bir adım olan eşbaşkanlığa sahip çıkan kadınlarız”dedi.   Ankara Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin, Tandoğan Meydanı’nda düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi binlerce kişi katıldı. “İçeride ve dışarıda savaşa hayır” şiarıyla gerçekleşen mitinge Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.    Kayyım pankartları içeri alınmadı   Mitingde Ankara Emek ve Demokrasi Güçlerinin “Kayyımlarla halk egemenliği gasp edilemez” ve HDP Ankara il Örgütü’nün “Savaşa karşı onurlu barış kayyıma karşı birlikte mücadele kazanacak” pankartı polisler tarafından içeri alınmadı. Ayrıca Emek Partisi’nin kayyım karşıtı pankartı polis tarafından yırtıldı.    Eş başkanlık mor çizgimizdir sloganları    Mitingin başladığı Atatürk Kültür Merkezi’nden Tandoğan Meydanı’na kadar kitle dört ayrı arama noktasından geçti. Mitingde kortejin en önünde “Yaşamı barışı eşitliği özgürlüğü emeği doğayı haklarımızı kentlerimizi savunuyoruz” pankartı ile Ankara Kadın Platformu yer aldı. Platform üyesi kadınlar Barış işaretinin yer aldığı barışın simgesi olan beyaz tülbentler takarken’ “Yaşasın barış biji aşiti” ve “Amed, Van Mardin şehrim irademe dokunma”, “Eş başkanlık mor çizgimizdir” sloganları ile yürüyüşe geçti. Kadınlar kayyım politikasına, erkek şiddetine, homofobiye ve kadın katliamlarına dikkat çekti.  Ayrıca mitingde “Yağma talan rant ekonomisine karşı ortak direniş kazanacak, “Birlikte kazandık birlikte kazanacağız” ve “Ülkede demokrasi dünyada barış ” pankartları taşındı.    ‘AKP iktidarı karşısında direnen kadınlarız’   Mitingde ilk olarak Ankara Kadın Platformu’ndan Buse Üçer konuştu.  Erkek şiddetini kadınların karşısına çıkaran AKP iktidarı karşısında kadınların direnişinin varlığına dikkat çeken Buse, “Barış talebini yükseltmek için alanlardayız. Bizler savaştan kaçan, sokaklarda açlıkla mücadele eden ırkçılığa karşı eşitliği savunan göçmen kadınlarız, bizler makbul kadın çizgisinin dışına çıktığı için ayrımcılığa uğrayan intihara sürüklenen lezbiyen, trans biseksüel kadınlarız. Doğayı sermayenin talanına bırakan bir avuç çıkarcıya karşı doğasını savunan kadınlarız. Çocukları istismar edenlere karşı sokakları istismarcılara dar eden yaşam için mücadele eden kadınlarız. Haklarımıza her gün düzenlenen saldırılara karşı haklarını savunan kadınlarız. Bizler kim miyiz? Halk iradesine karşı düzenlenen darbenin karşısında duran kadınların siyasete katılımı yönünde bir adım olan eş başkanlığa sahip çıkan kadınlarız” diye konuştu.    ‘Hayattan vazgeçmeye niyetimiz yok’   Tüm kadınların mücadele ederek kazandığı İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı yasanın savunucuları olduklarını ifade eden Buse, “ Sokaklardan meydanlardan siyasetten hayattan vazgeçmeye niyetimiz yok. Buradayız yan yanayız. Biliyoruz ki umudu barışı eşitliği özgürlüğü örgütleyeceğiz” dedi.   ‘Bölge halkları özgürce kendi kaderini belirlemeli’   Daha sonra emek ve demokrasi güçleri adına Tayfun Görgün açıklamayı okudu. Sömürgeci, emperyalist-kapitalist güçler tarafından Suriye-Irak eksenli Ortadoğu’yu kana bulayan bir savaşın tezgahlandığını vurgulayan Tayfun, “Milyonlarca insan yerlerinden olmuş, yüzbinlerce insan yaşamını yitirmiştir. Bölgesel güçlerin ve iktidarların çetelerle ilişkisi de Suriye topraklarındaki yayılmacı hevesi de devam etmektedir. Ortadoğu’dan emperyalist ve kapitalist devletler derhal elini çekmeli, bölge halkları özgürce kendi kaderini belirlemeli.” .  ‘Savaş çığırtkanlığı kutsanıyor’   Türkiye’de barış sözcüğünün suç olarak görülürken savaş sözcüğü ve savaş çığırtkanlığının kutsandığını ifade eden Tayfun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasal iktidar, kaderini ve geleceğini savaş politikalarına bağlamıştır. Savaş ve çatışma diliyle; milliyetçilik, ırkçılık geliştirilerek, halklar ve emekçiler kutuplaştırılıp, farklılıklar ötekileştirilirken, emekçilerin iş ve can güvenliği ile birlikte tüm demokratik hakları ortadan kaldırılarak tam bir diktatörlük ortamına gidilmektedir.”   ‘Halkın iradesini yok saymaktır’   Yapılan yerel seçimlerden sonra halkın kullandığı yüksek oy oranıyla seçimleri kazanan belediye başkanlarının görevden alınmasının anti demokratik bir uygulama olduğunu ve halkın iradesine bir darbe gerçekleştirildiğini söyleyen Tayfun, “ Yıllardır, “sandık, demokrasinin olmazsa olmazıdır” diyen bu iktidar, artık seçim sonuçlarını kabullenmemekte. Halkın iradesine ya mahkeme ve seçim kurulu yoluyla ya da kayyumlarla darbe vurmaktadır. Herkes bilmelidir ki; Diyarbakır, Mardin ve Van illerine atanan kayyumlar, halkın iradesini, alenen bir defa daha yok saymaktır” diye konuştu.    ‘Kadına yönelik şiddet sıradanlaştı’   Savaş diliyle militarize edilen erkek egemen toplumda kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin sıradanlaştırıldığını vurgulayan Tayfun, “Her gün kadına yönelik şiddet artmakta ve kadınlar katledilmektedir. Devletin, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayan uygulamaları kadınların güvenliğini tehdit etmektedir. Ayrıca cezasızlık politikası ve kadınları korumaktan uzak siyaseti, kadın katillerini cesaretlendirmektedir” ifadelerini kullandı.    ‘Faşizmi mutlaka yeneceğiz’   “Bu gün emek ve demokrasi güçleri olarak, toplumsal muhalefet olarak bir başarının, bir zaferin gururuyla konuşuyoruz. 31 Mart ve 23 Haziranda başardık, yine başaracağız! Faşizmi mutlaka yeneceğiz” diyen Tayfun, yüreği barıştan, eşitlikten ve özgürlükten yana olan tüm yurttaşları yan yana omuz omuza mücadeleye davet etti.    Miting Ankara Müzik Kolektifi Grubunun müzik dinletisi ile son buldu.