‘Halkların ortak değerler etrafında buluştuğu bir gelecek istiyoruz’ 2019-09-01 17:52:45   MARDİN - 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Kızıltepe'de gerçekleştirilen yürüyüşte konuşan Ahmet Türk, “Bu ülkede halkların ortak değerler etrafında buluştuğu bir gelecek istiyoruz” dedi. Kentteki kurumlar adına yapılan ortak basın açıklamasında ise, “Bütün halkların barış içinde ve eşitçe yaşama isteğini kendimize şiar edinerek mücadelemize devam etmekteyiz” denildi.   Yürüyüşün ardından açıklamanın yapıldığı programa kadınlar yöresel kıyafetleri ve dövizleri ile renk kattı.    Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yürüyüş düzenlendi. HDP Mardin Milletvekilleri Pero Dündar,  Ebru Günay,  HDP Batman Milletvekilleri Mehmet Rüştü Tiryaki, Necdet İpekyüz, kentte bulunan sivil toplum kuruluşları, ilçe belediye eşbaşkanları, HDP ve DBP il ve ilçe yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi ve HDP Gençlik Meclisi’nin de katıldığı yürüyüş Öğretmenevi’nin önünde başladı. Kortej şeklinde başlayan yürüyüşe kadınlar ulusal kıyafetleri ve erbaneleri ile katıldı.    Yürüyüşte "Onurlu bir barış için sen de ayağa kalk", "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir", "Faşizme, darbelere ve savaşa karşı onurlu bir barış istiyoruz"  ve "Gençlik kayyım zihniyetini söküp atacak" yazılı pankartlar ile  "Hak hukuk adalet", "Anneler ağlamasın barış hemen şimdi", "Kadınlar barış istiyor", "Kadın kazanımlarımıza dokunmayın", " Mêrdîn ya me ye", "Barış için sen de ayağa kalk" ve "Kadın cinayetleri politiktir" yazılı dövizler taşındı.   Yürüyüşe zılgıtlarla destek   Yürüyüş boyunca kitleye yoldan geçen araçlar korna çalarak, evlerdeki yurttaşlar ise alkış ve zılgıtlar ile destek verdi. Kitle yürüyüş boyunca "Jin jiyan azadî", " Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Mêrdîn ya me ye, şaredarî ya me ye" ve "Direne direne kazanacağız" sloganları atarak ilerledi. Yürüyüş Özgürlük Meydanı’nda sonlandırılırken, burada Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk de etkinliğe katıldı.   'Linç politikası yürütüldü'   Yürüyüş sonrasında konuşan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, “Biz halkımıza ve direnişimize inanıyoruz. Bu kirli siyaseti bu gücümüz ve inancımızla yerle bir edeceğiz. Bugün Dünya Barış Günü ama ne yazık ki ırkçı, faşist anlayışlar halkları karşı karşıya getirecek politikalar inşa etti. Bugün halklar olarak biz bunun acısını çekiyoruz. İktidar halkı sindirmek için yalanlarla bu halkın iradesini yok etmeye ve gasp etmeye çalışıyor. Bizi en çok üzen iftiralardır. Hizmet için kullanılan paraların nerelere gittiğini açığa çıkardık. Ama bunlara karşı bizi linç etmeye çalışan bir politika yürütüldü" dedi.    'Demokratik değerler etrafında birleşmeliyiz'   Tüm dünyanın Diyarbakır, Van ve Mardin’de ne yapıldığını bildiğine işaret eden Ahmet, konuşmasında şunlara dikkat çekti: “Eğer biz tehditlere boyun eğseydik şu an çok farklı yerlerde olurduk. Bugün demokrasi, adalet ve eşitlik mücadelesi veriyoruz. Biz bu ülkede halkların kardeşliğini istiyoruz. Bu ülkede halkların ortak değerler etrafında buluştuğu bir gelecek istiyoruz. Ama Kürtleri tehdit gören siyasete karşı her zaman sesimiz yüksek çıkacaktır. Bugün ırkçı, milliyetçi anlayışlar herkesi hain göstererek diğer kesimi kendi tekelinde tutmak istiyor. Ancak milliyetçilik ve ırkçılık ile birilerini düşman ilan ederek iktidarlarını devam ettirme çabası içindeler. Bugüne kadar bir arada yaşamış kadim bir ilişkisi olan Kürt ve Türk halkı arasında bir düşmanlık yok. Bu düşmanlığa da izin vermeyiz. Ancak ortak bir demokratik değerler etrafında insanlarımızı birleştirebiliriz.”   'Dayanışma içinde çözümün yolunu aydınlatabiliriz'   Daha sonra kentteki STK'lerin ortak hazırladığı basın metni okundu.  Açıklama metnini KESK Dönem Sözcüsü Özgür Bilek okudu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bizler kayyım politikasını, geçen dönem HDP belediyelerine kayyım atanması sürecinde yaşanan kadın merkezlerinin kapatılması ve kadınlara yönelik çalışmaların durdurulması, 653 kişiyi haksız yere işten atarken zevk aldığını söyleyecek kadar insanlıktan çıkan kişilerin yönetici olarak atanması ve tek anlayışları belediye kaynaklarını sömürmek olan yandaşların belediyelerde cirit atması gibi gerçekliklerden iyi biliyoruz. İzlenen bu politika belediyeleri rant yeri olarak gören belli yandaş kesimler dışında toplumun vicdanında karşılık bulmamış ve iradesine, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak için Anayasal zeminde demokratik eylem hakkını kullananlara müdahale edilerek, şiddet ve gözaltılarla süreç kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Halkın seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesi rejimlerin iktidarlarını korumak için cazip bir seçenek olsa da demokrasiyi ve hukuku savunanlar nezdinde kesinlikle kabul edilmemiştir. Halkın 31 Mart seçimlerinde kayyım politikasını kabul etmediğini beyan etmesine rağmen, siyasi iktidarın bu politikada ısrar etmesi hiçbir suretle toplumsal barışa hizmet etmemektedir. Halkın seçimlere, sandığa, demokrasiye, hak, hukuk ve adalete olan inancını sarsmak toplumsal sorunları daha da derinleştirmekte ve çözümsüz bir hale getirmektedir.   Diğer taraftan yürütülen politikaları desteklemediğini beyan eden muhalif kesimler 'hain ve terörist' ilan edilerek terörize edilmekte ve her türlü baskıya maruz bırakılmaktadır. Bu politikaların getirilerine en fazla maruz kalan grupların ise başta kadın ve çocuklar olmak üzere işçiler, emekçiler, akademisyenler ve bir bütünen yoksul halk olduğu gerçeği ile de karşı karşıyayız. Nitekim bir yandan kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, ev içi emeğin sömürüsü artarken, diğer yandan yaşamın her alanında ben varım diyen, mücadele eden, siyaset yürüten kadınlar devlet şiddetinin öncelikli hedefi haline gelmişlerdir. Bugün yüzlerce kadın siyasetçi, cezaevlerinde rehin tutulmaktadır. Yüzlerce çocuk cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalmaktadır. Ayrıca yüzbinlerce kamu emekçisi, akademisyen barış istediği için savaş suçuna ortak olmayacağını beyan ettiği için işlerinden atılmış, haklarında davalar açılmış, cezaevlerine konulmuş ve bu anlamda mağdur edilmiştir.   Ancak bizler barıştan, kardeşlikten, eşitlikten, özgürlükten, adaletten yana tutumumuzu ve bu konudaki mücadelemizi bugün de olduğu gibi her zaman sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki savaş demek insan kıyımı, ekonomik kriz ve yoksulluk demektir, kadın ve çocukların sömürülmesi demektir. Bugün savaş isteyen otoriter, tekçi rejimlere karşı yükselteceğimiz barış mücadelesi, yerleştirilmek istenen nefret ve ayrışma siyasetine karşı halkların bir arada yaşama istencini çoğaltacak ve gelecekte barış içinde bir toplum olabilmenin koşullarını sağlayacaktır. Bizler bütün halkların bir arada barış içinde ve eşitçe yaşama isteğini kendimize şiar edinerek bu mücadelenin yürütücüsü olmak için mücadelemize devam etmekteyiz.”   Ortak basın açıklamasının ardından Hakların Demokratik Partisi( HDP) Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki kayyımdan sonra Mardin'de yaşanan süreçle ilgili kısa bir konuşma yaptı.    Program konuşmaların ardından alkış ve " Hak hukuk adalet direnerek gelecek" sloganı ile sona erdi.