Gülsüm Ağaoğlu: 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne savaşla giriliyor 2019-08-31 09:04:42   İZMİR - Türkiye’nin barışın tesisinde kötü bir karneye sahip olduğunu ifade eden HDP’li Gülsüm Ağaoğlu, AKP-MHP iktidarının Türk ve Kürtlerin bir arada yaşayabileceği onurlu bir barışa karşı olduklarını söyledi. Gülsüm, “1 Eylül Dünya Barış Günü’ne savaşla giriliyor” dedi.    1 Eylül Dünya Barış Günü yaklaşırken, Türkiye’nin zayıf olan insan hakları ve barış mücadelesi karnesini Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göçmen ve Mülteci Komisyonu üyesi Gülsüm Ağaoğlu değerlendirdi.    AKP-MHP iktidarının Kürtlerin her türden kazanımına saldırdığını belirten Gülsüm, Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine atanan kayyımlara değindi. İçeride ve dışarıda güç kaybı yaşayan AKP-MHP iktidarının, “örtme yöntemi” olarak bu yola başvurduğunu kaydeden Gülsüm, kayyımın sadece bölgeye özgü bir durum gibi gösterilerek sorunu buraya hapsedip yalıtmaya dair bir yönelim olduğunu söyledi.    ‘Kayyımın Suriye savaşı ile ilgisi büyük’   Gülsüm, “Her gün kayyımların bir demokratikleşme sorunu olduğunu söyleyerek, herkesi bir arada olmaya çağırdık. Kayyımın Suriye savaşı ile ilgisi büyük. Türkiye’nin güvenlikçi politikaları, bir şeyleri örtmek veya güçlendirmek için kullanıyor. Kayyım atamaları esnasında ‘Pençe Operasyonu’ başladı. Suriye için ABD ile yaptığı görüşmelerde istedikleri oranda gelişmediğini gördüler. Amaçları 2011’de gelen mültecileri bu ‘barış koridoru’ diye adlandırdığı bölgeye yerleştirip selefi kemer oluşturmak, Rojava’yı Kürtsüzleştirmek olduğunu da biliyoruz” dedi.   ‘Mülteciler pazarlık konusu oluyor’   Türkiye’nin ayrıca göçmenler konusunda kötü bir karnesi olduğunu ifade eden Gülsüm, İçişleri Bakanı’nın geçici koruma statüsündeki Suriyeli göçmenlerin yaşamalarına izin verilen yerlere geri dönmelerini, aksi takdirde sınır dışı edileceklerini söylediğini hatırlattı. Gülsüm, mültecilerin her daim bir pazarlık konusu olarak kullanıldığını ifade ederek, “İŞİD kontrolündeki bölgelere göndereceği için uluslararası hiçbir kişiyi yaşam tehlikesi yaşadığı ülkesine gönderemez. Türkiye’de bu tür sınır dışı edilme, sınır dışı edilene kadar da geri gönderme merkezlerinde inanılmaz koşullarda tutulduğu bilgisi de ulaşıyor” diye konuştu.    ‘Onurlu bir barış için birlikte hareket edilmeli’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın son görüşmelerde ilk olarak anayasaya gönderme yaparak onurlu barış çağrısının Türk ve Kürtlerin bir arada yaşama koşullarının sağlamasıyla gelişebileceğini dile getiren Gülsüm, sınır dışı operasyonlar gibi kayyımların da Kürt halkının kazanımlarına dönük olduğunu söyledi. Kayyımın eşit temsiliyeti sağlayan eşbaşkanlık sistemini hedef aldığını belirten Gülsüm, “Öyle bir dönemdeyiz ki Dünya Barış Günü’ne savaşla giriliyor. Savaş uygulamaları, güvenlikçi politikalar devrede. Savaşı yücelten Bahçeli, Perinçek’in HDP’nin kapatılmasına dair açıklamaları var. Çünkü HDP barışın ifadesi. Bir arada yaşamanın ifadesi. 31 Mart’ta ortaya çıkan barış isteğinin bir ifadesidir. Bu ihtimale karşı öfke bulutları yükseltti. HDP olarak yalnızca Kürtlerin değil bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir barış ve demokrasi sorunu olduğunu ifade ediyor, birlikte olmaya çağırıyoruz. Adalet Yürüyüşü için sokaklarda olmayı meşru görenlerin hak arama mücadelesi için sokaklara çıkılmasını yadırgamasını yadırgıyoruz. Savaşa karşı güvenlikçi politikalara hak gasplarına karşı bir arada olma zamanıdır” diye konuştu.    ‘Mülteciliği yaratan koşulların siyasi sorumlularından biri AKP’   Önceki kayyımlar döneminden ortaya çıkarılan usulsüz harcamaların savaşa veya DAİŞ’e aktarılmış olmasının önemli bir ihtimal olduğunu belirten Gülsüm, Türkiye’de sağlık, eğitim için harcanması gereken paraların S-400’lere harcandığını ifade etti. Örtülü ödeneklerin, kaynakların acilen şeffaflaşması gerektiğini vurgulayan Gülsüm, “Savaş, mülteciliği yaratan koşulları besliyor ve bu koşulları yaratan siyasi sorumluların başında da AKP vardır. Mülteciler siyasi pazarlık konusu olarak kullanılmamalıdır. Avrupa kendi güvenliğini korumak adına gerektiğinde mülteciler üzerinden Türkiye ile anlaşabiliyor” ifadelerini kullandı.    ‘Göç Bakanlığı Yasa tasarısı yolda’   Türkiye’nin batısından gelenlere mülteci, doğusundan gelenlere ise geçici koruma statüsünün verilmesini sağlayan uluslararası göçmenlik sözleşmelerinde yer alan “coğrafi çekince” maddesinin kaldırılması için dilekçe verdiklerini söyleyen Gülsüm, sağlık, hukuk, insan hakları ihlalleri, anadilde eğitim gibi çok farklı ihtiyaçların çözülebilmesi için de Göç Bakanlığı kurulması için kanun teklifi hazırladıklarını belirtti. Gülsüm ayrıca, “Ucuz emek gücü olarak kullanılan Türkiye’de, ‘ekmeğimi paylaşıyorsun’ gibi düşmanlaştırıcı politikalar var. Emekçileri ve mültecileri çağıran ‘Gelin çözümleri birlikte üretelim’ söylemimiz var. ‘Mültecilerle aynı denize girmeyelim’ diyen sosyal demokrat belediyeleri teşhir ediyoruz. Birebir başvuran vakaları da izliyoruz. Konunun muhatapları ile mültecilere sağlık, eğitim çalışmaları yürüten sivil toplum kuruluşlarını bir araya getireceğiz” dedi.