Şule Çet Davası’nda uzman raporu sunuldu: Erkek DNA’sı tespit edildi 2019-07-10 13:38:24   ANKARA - Şule Çet Davası’nda Mersin Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nda çalışan Prof. Dr. Hakan Kar, olay yeri keşfi sonrasında hazırladığı raporu mahkeme heyetine sundu. Raporda, vajinal bölgede erkek DNA’sı tespit edildiği ve tırnak altı dokuların tokalaşma ile geçmeyeceğinin altı çizildi. Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 16 Ekim'e erteledi.    Ankara’da cinsel saldırıya maruz bırakıldıktan sonra bir plazanın 20’inci katından atılarak katledilen Şule Çet Davası’nda faillerinin yargılanmasına devam edildi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkeme salonunda görülen 3’üncü duruşmaya sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu yoğun güvenlik önlemleri altında getirildi. Duruşmaya Ankara Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu avukatları, Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyeleri, CHP Milletvekili Alpay Antmen, Gamze Taşçıer, çok sayıda kadın avukat ve kadın kurumu izleyici olarak katıldı. Duruşma salonuna sinevizyon kurulumu gerçekleştirildikten sonra sanık yakınları ve maktul yakınları baba İsmail Çet ve ağabey Şenol Çet duruşma salonuna alındı. Mahkeme başkanı dışında heyette değişiklik yapıldığı ve dava savcısının değiştiği görüldü.    Ortaya çıkan DNA bulgularıyla birlikte sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu hakkında hazırlanan iddianame de “kasten öldürme”, “cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit” suçlarından müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası isteniyor.    Duruşma kimlik tespiti ardından başladı. İlk olarak bir önceki duruşmada Mersin Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nda çalışan Prof. Dr. Hakan Kar, olay yeri keşfi sonrasında hazırladığı raporu mahkeme heyetine sundu.   Hakan Kar: Sorularınızı cevaplamak için buradayım   Ardından beyanda bulunan Adli Tıp Uzmanı Hakan, “Müşteki vekili tarafından tarafıma kurumuma, başvuruldu. Sonrasında uzman mütalaası hazırladım. Verdiğim uzman mütalaası ile ilgili soruları cevaplamak için buradayım. Otopsi, olay yeri ve ölü muayene tutanakları üzerinden inceleme yaptım. Otopsi bulguları ölüm bulguları üzerine. Olay yeri görüntü ve fotoğrafları otopsi videosu ayrı zamanda Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporlar ışığında bir rapor hazırladım. Sorularınızı cevaplamak için buradayım” dedi.    ‘Vajinal bölgede erkek DNA’sı tespit edildi’   Hakan şu açıklamalarda bulundu: “Tespit ettiğim sonuçlara göre maktulün anal bölgesinde ekimoz, sıyrık, ve noktasal erkek prostat sıvısı ve emilaz tespit ettim. Vajinal bölgede bir erkeğe ait DNA olduğunu gördüm. Hyroid kemiğinde kırık gördüm. Boynunda elle kırılma dair bir bulguya rastladık. Genital bölgelerde tespit edilen lezyon bulundu. Vajinal bölgede parmak yada erkek organ DNA bulgularına rastlandı. Vajinal bölgede herhangi bir yıkanma olmasa DNA çok uzun süre kalabilir. Cinsel ve genital bölgede gelişen lezyonlar yüksekten düşme ile mümkün değil. DNA’nın canlı kalması süresi yok. Vajinal bölgede 0-13,048 saat arasında prostat sıvısı tespit edebiliyoruz.”   ‘Tırnak altı dokuları tokalaşma ile geçmez’   Müşteki avukatı Onur Tatar, Hakan’a  “Dosya kapsamında maktul Şule Çet’in 9 parmağı altında dokuya rastlandı. 7 parmakta birden fazla, iki parmakta ise Berk Akand’a ait olduğu ortaya çıkmıştır. Doku geçişleri nasıl olur?” diye sordu.  Uzman Hakan ise cevabında “Tokalaşma ya da ten temasına sadece avuç içinde DNA rastlanılabilir. Tırnak altına geçebilecek dokular, tırnak altı dokuları hassas olduğu için ya sıklıkla mücadele de yada tırmalamayla geçer. Tokalaşmaya geçmez” dedi.    ‘Anal bölgedeki kanama yüksekten düşme ile mümkün değil’   Müşteki avukatı Onur, anal bölgede oluşan ekimozlar ve noktasal kanamaların yüksekten düşüp düşmeyeceğine dair bilgilendirme talep etmesi üzerine söz alan Hakan, “Anal bölgede tespit edilen noktasal kanama ve sıyrıklar yüksekten düşme ile mümkün değil. Ancak oraya travmatik müdahale edildiğinde ortaya çıkar. Cinsel müdahale de ortaya çıkar. Zorlama olduğunu ortaya çıkar. Anal yoldan cinsel saldırı bulgusu olduğunu gösterir. Cinsel ilişkinin somut delilleri olduğunu düşünüyoruz” ifadelerinde bulundu.     ‘Kadife yastıkta şüpheli lekeler tespit ettik’   Adli Tıp Uzmanı Hakan, olay yeri keşfi sonrasında tespit ettikleri bulgulara dair de mahkeme de bilgilendirme yaptı. Hakan, şunları söyledi: “Olay yeri incelemelerinde değişik dalga boyunda ışık veren cihazlarla yapılan araştırmalarda fotoğraflar çektik. Halı fleks üzerindeki bazı lekelerin kurumuş halde orada bulunduğunu gördük. Bu lekelerin olay yaşandıktan sonra halı üzerinde ve duvar üzerinde tespit edilen lekeler olduğunu olay yeri videolarından da tespit ettik. Analiz yapılmadan sadece biyolojik leke diyebiliriz ve kanepede ki kadife yastıkta şüpheli lekeler tespit ettik bunları ek olarak incelenmesi gerekiyor. Lekelerden örnek alınmasını önerdim. Dinleme odasındaki yastık ve duvarda şüpheli biyolojik lekeler tespit ettim. Örnekler alınarak, DNA’ların tespit edilmesi gerekir.”    Boyun kemiği kırığına dair de Hakan şu bilgileri paylaştı: “Adli Tıp literatüründe yüksekten düşme ve boğma vakalarında hyroid kemiği kırığı (boyun kemiği kırığı) görülüyor.  Yüksekten düşme vakalarında yüzde 5-7, elle boğma vakalarında yüzde 60 boyun kırığı görülür. “   Sanık avukatın mütalaa tahammülsüzlüğü   Sanık avukatları uzman mütalaası sunan Hakan’a  “Doku örneği geçişinin sert müdahale, boğuşma halinde geçtiğini söylediniz. Berk Akand’da çizik yok. Benim müvekkilim fotoğrafını çekiyor. Karşılıklı bir boğuşma halinde zorla tecavüz edildiğinde sanıkta iz olması gerekmez mi? Yüksekten düşmelerde boyun kırığı az diyorsunuz? Bu araştırma kaç metre yüksekten düşme sonucu oluşan oran mı? Farklı bir şey mi var?” sorularını yöneltti. Sanık avukatlarının sorularına mahkeme salonunda kadınlar tarafından tepki gösterildi.    Uzman soruları cevapladı   Mahkeme heyetinin salonun susturması sonrasında konuşan Hakan, sanık avukatlarının sorularını şöyle cevapladı: “Öncelikle raporların birinde bir parmak kırığı mevcut. Derinin en üstün de yer alan epidermis geçişinden bile DNA geçişi mümkündür. Sadece tırnak altına doku geçecek kadar olan dokularda geçiyor. Hyroid kırığının yüzde 5 ile yüzde 10 arasında düşme olduğunda, boğulma da yüzde 60 kırık görüldüğünü ifade ediyorum. Birbirine paralel arklar şeklinde ısırık iziyle uyumlu olabilecek lezyon dedim. Cinsel saldırı ile ilgili delillendirmem de yan delil. Isırık izi olabilir.”   Anal bölgede ekimoslar, noktasal sıyrık, noktasal kanama olduğunu bir kez daha ifade eden uzman Hakan, “Anal içerisinde sıyrıklar var. Otopsi de çıktı” dedi.     Şule’nin arkadaşı dinlendi   Sonrasında Şule’nin üniversite arkadaşı tanık olarak dinlendi. Şule’nin arkadaşının beyanı şöyle: “Şule 4 sene okuldan arkadaşım, aynı bölümdeyiz. İkinci sınıfta iken babasının rahatsızlığından kaynaklı bir dönem okulu bırakarak, Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın yanında çalıştı.  Şule ölümünün gerçekleştiği gün içeride kalan parasını almak için onların yanına gitti. Sonraki gün doğum günü olduğu için farklı bir plan yapıyorduk. Şule’nin yükseklik korkusu vardı.  Psikolojik bir sıkıntısı yoktu. Psikolojik bir tedavi gördüğünü zannetmiyorum. 10 gün önce yeni bir eve taşındı. Kemal diye ortak bir arkadaşımız var. Çağatay’ın ona karşı bir his olduğunu söyledi. Net bir şekilde davranışı var demedi. Berk Akand’dan hiç söz etmedi.”    Söz alan sanık Çağatay Aksu, tanığın söylemlerine karşı Şule’nin sosyal medya paylaşımlarını öne sürdü. Sonrasında ise sanık Berk Akand’ın arkadaşı Gözde Berk tanık olarak dinlendi.    Gülümser Aksu hakkında suç duyurusunda bulunulması istendi    Ardından müşteki avukatı Onur Tatar söz alarak, şunları söyledi: “Maktul Şule Çet bu yıl mezun olacaktı. Çağatay Aksu hakkında dolandırıcılık ve uyuşturucu kullandığına dair bilgi var. Sanık Çağatay Aksu hakkında zamanında bir hastaneye yatma durumu var. Sanık profili var. Yeminsiz dinlenen sanık Çağatay Aksu’nun annesi Gülümser Aksu tanık olarak dinlendi. Oğlunu çıkarmak için para verdiğini ve dolandırıldığını söyledi. Suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.”   Mahkemeye olay yeri raporu sunuldu    Müşteki avukatı Ferhat Demir de keşif günü olay yerinde inceleme yapan Erciyes Üniversitesi akademisyeni Prof. Dr. Çağlar Özdemir’in hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Avukat Ferhat, düşme anına dair sanıkların iddiaları ve olasılıkların yer aldığı animasyon filmini izletti. Olay yeri keşfi yapıldığı gün tutanağa imza atan polis memurunun da keşfe geldiği ve perdeleri onların açıp, açmadığına dair soru yönelttiklerini söyleyen avukat Ferhat, “Kolluk kuvvetleri olay yerinde dokunulmadığını ve olay yerine inceleme gelene kadar bekledikleri söylendi” diye belirtti.    Animasyonlar düşme iddiasını çürüttü   Sonrasında animasyon üzerinden anlatım yapan avukat Ferhat, “Sanık Aksu, Şule’nin elinin yarısının dışarıda olduğunu ifade ediyor. Maktül ile odanın kapısı arasındaki mesafe 4 metredir. Bedenini yarıya kadar sarkıtan birini yani düşmeye ramak kalmış bir kişiye 4 metreyi kat edeceksiniz ve akabinin de cam ve sehpa arasına gireceksiniz sesinizi duyurmak için camı tekmeleyeceksiniz.  Raporda 4, 50 metre de  koşarak, maktulü tutamayacağı yazılıyor. Raporda maktulüm kişi ve kişilerce atılacağı yer alıyor. Kapı ve pencere arasında 4,50 metre ara var. Sanık Çağatay Aksu minyon tipli bir kişi. Ayak mesafesi cam ve sehpa arasındaki mesafenin arası fazla. 42 numara giyen bir insan sehpanın gerisinde kalıyor. Şule’nin düşüş pozisyonunda söz edildi. Şule’nin önce kafasına daha sonra sırtının yere düştüğü belirtildi. Ama yere düşüş pozisyonu ise bunu yalanlar noktada. Şule’nin ayakkabısı Şule’den sonra düşüyor. Ayakkabıyı önce attılar sağ dirseğini altında kalması. Bunun en büyük bulgusudur. Şule’nin kafası yere çarptığı zaman doku parçaları çok açık görülüyor. Ayakkabıyı sonradan attılar yada maktulün ayağından çıktı. Çorabının bir var diğeri halan yok” diye anlattı.    ‘Cinsel saldırı ihtimali yüksek’   Ferhat, Şule’nin üzerinde yer alan kazağında içe bükümlü olduğunu animasyonda göstererek, buna dair de şu ifadeleri kullandı: “Şule düştükten sonra göbeğine doğru kazağının katlandığı görülüyor. Şule atılmadan önce kazağı hızlı bir şekilde giydirilmeye çalışılmış muhtemelen. Şule’nin kazağının içeriye doğru katlanması serbest düşme ile olmayacağı için bir cinsel saldırısı olma ihtimali yüksektir. Serbest düşme ile alacağı pozisyonun binadan 4 metre öteye gitmesi imkanı yok. İvmelendirmeden oraya düşmesi mümkünatı yok. Sol ayakkabısı Şule’den önce sağ ayakkabısı Şule düştükten sonra atıldı. Hiçbir cinayet kusursuz değildir.”   Ardından sanık Çağatay Aksu söz aldı. Çağatay, uzman raporlarını yalanlayarak kendini savunmaya çalıştı.     Barolardan davaya müdahillik talebi   Daha sonra Kocaeli, Antalya, Düzce Baro başkanları davaya müdahil olma talebinde bulundu. Müşteki avukatı Umur Yıldırım, “Birinci celsede sanıkların telefonlarına el konuldu. Verilen telefonda Berk Akan’dın telefonu Samsung olduğunu söyledi ama Huawai olduğu ortaya çıktı. Delileri hala gizliyorlar. Bize aranan numaralar üzerinden konuştuk bir de aranmayan numaralar var 155 gibi numaralar aranmadı. Çağatay Aksu tecavüz sanığı. Sanık olay günü yardım amaçlı kimseyi aramadı. Biz sanıkların kaçma şüphesi olmasından kaynaklı tutukluluk halinin devamını istiyoruz” diye belirtti.    Sanık yakınları ve duruşmaya gelen kişiler arasında alkışlı gerginlik çıktı. Mahkeme başkanının salonu uyarması sonrasında sessizlik yeniden sağlandı.    Sanık avukatları müvekkillerini savundu   Sanık avukatı Levent Ekmen, müvekkili Çağatay Aksu’nun olay yaşandığı günden bu yana ifadesini değiştirmediğini öne sürerek “İlk günden beri Şule beline kader sarkmıştı diyor. Düşmeden kaynaklı ayak bileğinde yaralama var. Sadece ön ve arka yüzünde değil, ancak tutmaya olabilecek bir morluk var. Morluğun karşılığı Çağatay Aksu’nun kendini zorlaması ve dokunun geçmesidir” diye konuştu. Hiçbir delil karartılmadığını öne süren Levent, “Bu delilerle iki insanın bir yıldır tutuklu kalmasını anlamıyoruz. Hiç bir çelişki hiç bir durum yokken tutuklu. Olaydan sonra cinayet masası polisleri sanıkları bir kez daha ifade işlemine aldı ve sanıklar işkence gördü” iddialarında bulundu.    Sanık Berk Akand’ın avukatı İskender Fatih Balkış, şöyle konuştu: “Biz burada delilerle konuşurken, katılan vekilleri her şeye rağmen özel rapor, uzman mütalaası getiriyorlar. Ayakkabısının kolunun altına olması kadar normal ne var. 66 metrelik bir düşmeden intihar mı cinayet mi çözülmeye çalışılıyor. Şule Çet’in iç çamaşırlarının nerde olduğu soruldu. Fakat Şule’nin iki yıl birlikte olduğu sevgilisi olaya ilişkin bir beyanı yok. Sanıkların tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum.”   Sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi   Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu’nun tutukluluk halinin devamına, İstanbul Adli Tıp Kurumu 5’inci İhtisas Kurumu’ndan yeniden rapor oluşturulmasına, Şule’nin psikolojik durumunun tespiti için rapor alınmasına karar vererek, duruşmayı 16 Ekim tarihine erteledi.    Mahkeme heyetinin karar altına aldığı ara kararlar şöyle: “Maktülün olay günü videolarında uzman bilirkişi tarafından dudak okumasının yapılması, maktülün psikolojik durumuna dair rapor alınmasına, sanık ve maktulün telefon kayıtlarının çözümü için emniyete yazılan müzakere yazısına cevabın beklenmesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu 5’inci İhtisas Kurumu’nda yeniden rapor oluşturulması, Erciyes Üniversitesi akademisyeni Prof. Dr. Çağlar Özdemir’in hazırladığı raporun dava dosyasına eklenmesine, Olay günü maktülü ev arkadaşı ile yaptığı görüşmenin silinmesine dair tanığın yeniden dinlenmesine, Prof. Dr. Hakan Kar’ın olay mahallinde yaptığı ışıklı tarama sonrasında tespit elverişli biyolojik lekelerin uzman bilirkişi tarafından plazadan 17 Temmuz’da alınmasına ve bilirkişi raporu hazırlanmasına karar olunur.”   16 Ekim’de Sıhhiye Adliyesi’ndeyiz   Karar ardından kadınlar “Şule İçin Adalet İstiyoruz”, “Kadınlar Susmayacak”, “Erkek Adalet Değil, Gerçek Adalet “ sloganlarıyla adliye binasından çıktı. Kadınlar Şule Çet’in ailesi ve avukatlarıyla Adliye binası önünde açıklama yaparak, 16 Ekim’de de adalet için yine Ankara’da Sıhhiye Adliyesi’nde olacaklarını belirtti.