“Yargı Reformu’ kadınlar açısından yorumlandı: Adalete erişimden söz edilirken haklar gasp ediliyor 2019-06-18 09:04:42   Dilan Babat    ANKARA - “Yargı Reformu”nun Türkiye’deki geçeklikle ve uygulamalarla örtüşmediğini bu nedenle de şüpheyle baktıklarını belirten Avukat Sevinç Hocaoğulları, aile hukukunda "arabuluculuk" düzenlemesini eleştirdi. Sevinç, “Kadınların adalete erişiminden, kadın-erkek eşitliğinden söz ederken kazanımlara yoğun bir saldırı yapıldığını ve gasp etmeye çalışıldığını biliyoruz” dedi.    Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı 2019 Yargı Reformu Strateji Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kısmen açıklandı. Avukat Sevinç Hocaoğulları, 9 ana başlıktan oluşan ve önümüzdeki süreçlerde yargı alanında yaklaşık 70 hedefi sıralayan yargı reformunu değerlendirdi.   ‘Bugüne kadar yaptıkları ağır ihlallerdir’   Sevinç, yargı reformu paketinin temel haklar ve özgürlükler anlamında çok fazla parlatılmaya çalışıldığını ancak gerçeklikle uyuşmadığını belirtti.  Türkiye’de çok ağır hukuksuz bir sürecin yaşandığını ifade eden Sevinç, “Yargı bağımsızlığının sağlanması, yargı düzeninin, insan haklarının, hakim ve savcıların bağımsızlığının güvence altına alınması. Bunlar Türkiye’de çok uzun süredir tartışılan konular. Türkiye’de çok ağır bir hukuksuz süreci yaşıyoruz. Olağanüstü Hal (OHAL) kalktı ama fiilen devam ettiği bir süreçten geçiyoruz. Yargının kendisinden OHAL sürecinin devamı olan kararlar çıkıyor. ‘Stratejik belge’ diyorlarsa bugüne kadar yaptıklarının karşılığı ağır bedellerin ödenmesidir. Bu anlamda bir belirsizlik var” dedi.     ‘İktidarın yargı alanında yaşadığı krizin belgesi’   2019 Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin kimler tarafından, kimlerle hazırlandığını soran Sevinç, paketin demokratik kamuoyunun dışında hazırlandığına dikkat çekti. Sevinç, “Kadınlar ile ilgili düzenlenme oluyor kadın örgütü sürecin dışında, çocuklar ile ilgili yasa oluşuyor çocuk örgütlerinin dışında oluşturuluyor. Hakim ve savcıların düzenlemelerinden söz ediliyor ama sonraki süreçte sürgün yasası ile açığa çıkıyor. Bu anlamda çok güvenilir olduğunu söylemek mümkün değil. Bununla birlikte bir krizin de göstergesiyle bir şeyler açıklamak zorundaydılar. Türkiye’de bütün kesimler açısından adalete olan inanç sarsılmış durumda. Bunu da iktidarın yargı alanında yaşadığı krizin farkında olduğunu gösteren bir belge olarak düşünüyorum” diye konuştu.   ‘Düzenlemenin nasıl uygulanacağını göreceğiz’   Yargı kurallarının işleyiş itibariyle de eril bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Sevinç, “Yargı Reformu Stratejik Belgesi’nin bu alana getirdiği durumlardan biri de hakim, savcı ve personel alanında kadın-erkek eşitliği gözeteceği. Bunları gördükten sonra geçen sene Yargıtay 100 atama yapıldığı zaman bu atamaların içerisinde yalnızca iki tane kadın vardı. Eşitlik çok kolay söylenen bir söz.  Strateji belgesinde de eşit atamalarından söz edildi.  Bunun uygulamada nasıl olacağını göreceğiz. Adalete erişim kadınlar açısından çok sıkıntılı. Adalete erişimde kadına yönelik pozitif düzenlenmeler getirileceği ve bunda İstanbul Sözleşmesi’nin esas alınacağı belirtiliyor. Bunların nasıl uygulanacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı.     ‘Pozitif ayrımcılıklarda soru işaretleri oluşturuyor’   Kadınların adalete erişim noktasında çektiği zorluklara değinen Sevinç, şöyle dedi:  “6284 yasaya ilişkin yapılan tartışmalarda kadınların mesai saatleri içerisinde karakollara başvurmaması adliyelere gidip şikayet edilmesi durumu vardı. Biz bu düzenlemeyi de çokça eleştirmiştik. Bunlarla nasıl bir pozitif ayrımcılık yapılacağı akıllarda soru işaretlerini uyandırıyor. Şimdi ‘aile arabuluculuğuna’ da yer verilmiş. ‘Aile ile ilgili sorunların çözümünde uzlaşma olsun, mahkemelere taşınmasın’ durumu var. Burada da İstanbul Sözleşmesi’nin esas alınacağı belirtilmiş ama daha öncede çokça eleştirilen bir durumdu. İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddet benzeri durumlarda zorunlu uzlaşma ve arabuluculuk alanlarının genişletilemeyeceği yönünde düzenleme var. Aile arabuluculuğu tarafların eşit olmadığı durumlarda, zorunlu aile arabuluculuğu olmasa bile kadınlar açısından sorunlu durumlar oluyor. Bakanlığın da aile arabuluculuğu üzerinden kimi düzenlemeler yaptığını da biliyoruz.”    ‘Gerekli adımlar atılmadığında güdük düzenlemeler olarak kalıyor’   Yargı paketinde bulunan “adli görüşme odalarının sağlanacağı” maddesinin çok fazla oturulmadığını dile getiren Sevinç, daha önce pilot bölge olarak Ankara Adliyesi’nde bu durumu deneyimlediklerini söyledi. Sevinç, “İki ay önce bir çocuğa yönelik cinsel istismar dosyasında mağdurun ifadesinin adli görüşme odasında alınmasını talep ettik ve kabul edildi. Mahkeme bile adli görüşme odasının ne olduğunu, nerede olduğunu sordu. Biz yaklaşık yarım gün boyunca adli görüşme odasını aramaya başladık, oturmuş bir sistem yoktur. Burada bazı şeyleri stratejik belgelerine yazmak ve hedef olarak açıklamak kolay olabiliyor ama hayatın gerçekliğine baktığımızda kadınları, çocukları gözeten bir sistem olarak kurmayı ön görmemişsek, buna uygun adımlar atmıyorsak karşımıza bir takım güdük düzenlemeler çıkıyor” dedi.   ‘Şüphe ile bakılması gereken bir belge’   Bu nedenle Yargı Paketi Strateji Belgesi’ne şüphe ile bakılması gerektiğine dikkat çeken Sevinç, “Kadınların adalete erişimi, kadın erkek eşitliğinden söz ederken, kadınların kazanımlarına yoğun bir saldırı yapıldığını ve gasp etmeye çalışıldığını biliyoruz. Bu belge şüphe ile yaklaşılacak bir belgedir. ‘İstanbul Sözleşmesi’ni gözeteceğiz’ denilmesi kadın örgütlerinin yaptığı bir basınçtır. Bu basıncı devam ettirdiğimiz sürece var olan haklardan geri adım atılmayacak, haklarımızı genişleteceğimizi düşünüyorum” dedi.