25 yıllık bir direniş öyküsü: Xemê Akdoğan 2019-06-08 09:06:03   Zeynep Turgut   VAN - Açlık grevleri sürecinde sokakları terk etmeyen beyaz tülbentli annelerin yaşamları barışı talep ederek geçti. 25 yıldır alanlarda olan Xemê Akdoğan, bu sürede değişmeyen tek şeyin devletin Kürt’e bakışı olduğunu belirterek, “Bu direnişi büyütmek boynumuzun borcuydu ve bu sorumluluğumuzu yerine getirdik. Çocuklarımız 6 ay direndiler ve anneleri ile beraber kazandılar” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan mutlak tecridin kaldırılması için binlerce kişinin başlattığı açlık grevi ve 30 tutsağın girdiği ölüm orucu eylemleri sürecinde, tüm saldırılara rağmen sokakları terk etmeyen anneler, tarihi bir rol oynadı. Beyaz tülbentli anneler, çocuklarının özgürlük ve barış mücadelesine inanarak, büyük bir zihniyet devrimiyle kendilerini de kadın özgürlüğü ve barış mücadelesine adadı. Annelerin ilk direnişi de bununla sınırlı değildi elbet.    1996 yılında Kürt sorununun barışçıl çözümü için Barış Anneleri bir araya gelip beyaz tülbentleriyle Ankara’ya yürüdüler. Bu yürüyüş o dönemin ses getiren eylemlerden biri oldu. Ardından annelerin eylemleri devam etti. Van’da 1997’den bu yana alanları terk etmeyen Barış Annesi Xemê Akdoğan, bu tarihin tanıklarından. Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinden olan Xemê’nin köyü askerler tarafından 1990’larda boşaltılıp, yakılır. Daha sonra Hakkari’ye bağlı Yüksekova ilçesine yerleşen Xemê, burada ciddi bir asker baskısı ve tehdidiyle karşılaşır. Xemê, 1994 yılında Van’a göç etmek zorunda bırakılır. Xemê bütün zulüm, imha ve inkar politikalarına rağmen bir karar alır ve 1996 yılında Van’da Barış Anneleri İnsiyatifi’nde yer alır. Tecride karşı açlık grevi ve ölüm orucunda olanların sesine ses olmak için sokağa çıkan beyaz tülbentli annelerinden olan Xanê, bu eylemlerde de en ön sırada yer aldı.   ‘Devlet zulüm etmeye kararlıydı’    90’lı yıllarda devlet şiddeti ve zulmünün en üst seviyede olduğunu belirten Xemê, “O yıllarda köyler boşaltılıp, yakılıyordu. Bizim köyümüzde asker zoruyla boşatılıp yakılan köylerden. Biz çaresizlikten yönümüzü Yüksekova’ya verdik. Her zorluğa ve olumsuzluğa karşı Yüksekova’da yeni bir yaşam örebileceğimizi düşündük ama her gün evimiz basılırdı ve hakaret ederlerdi, tehdit edilirdik.  Yaşamı bize haram ettiler. Devlet bir karar vermişti ve Kürt’e zulmü ve göç ettirmeyi farz bilmişti. Bu hakaretlere ve baskılara karşı biz çok öfkeliydik. Zaten fazla kalmadık ve 1994 yılında Van’a göç ettik. 25 yıla yakındır Van’da yaşıyoruz. Devletin bütün zulüm ve yok sayma politikasına rağmen hiçbir zaman bir anne olarak kin, nefret ya da düşmanlık beslemedim. Ben bir anne olarak Kürtlere karşı bu düşmanlığın ilacının barış olduğuna inanıyordum. Ancak barış bu düşmanlığı bitirebilirdi. Biz Van’a geldikten sonra kararımı verdim ve 1997 yılında barış mücadelesi vermek için Barış Anneleri’nin içinde yerimi aldım. 1997 yılından beridir barışı haykırıyorum, barışı istiyorum ve barış için mücadele ediyorum umutla inançla” dedi.   ‘Barış artık rüya değil gerçek olmalıdır’   Xemê gece gündüz barış çalışmalarında yer aldığını belirterek, şunları anlattı: “Ben 23 yıldır mücadele ediyorum. Bu yaşıma kadar çok şeye şahitlik ettim ama ilginç olan şuydu ki ömür tükendi ama devlet hiç değişmedi, devlet hep aynı kaldı. Hep aynı yöntem ve politika ile ülkeyi yönetti. Savaşı derinleştirip barışı boğazlıyor. Ben umutluyum ve inançlıyım. Ben ömrümün sonuna kadar barış için mücadele edeceğim. Barış artık anneler için rüya değil gerçek olmalıdır. 80 yaşındayım, umutlarım var. İnançlıyım ve inanıyorum bu ülkeye barışı getirecek olan direnen beyaz tülbentli anneler olacaktır.”   ‘Bizi hiçbir güç durduramazdı’   “25 yıldır hiçbir yılı bu yıl kadar uzun ve dolu geçmemişti” diyen Xemê, “İradeli olmanın tarihi yazılıyordu. Bu direnişi çocuklarımız başlattı ve biz destek verdik. Biz anneler bu sese ses olmak zorundaydık. Çünkü yıllardır annelerin talebi bu talepti. Anneler sokaklara akın etti. Bize vurdular, hakaret ettiler, yerlerde sürüklediler ve gözaltına aldılar ama kararımızı vermiştik ve bizi hiçbir güç durduramazdı. Devlet direniş karşısında daha fazla duramadı. Bu direnişi büyütmek boynumuzun borcuydu ve bu sorumluluğumuzu yerine getirdik. Çocuklarımız büyük bir irade göstererek 6 ay direndiler ve anneleri ile beraber kazandılar” dedi.    ‘Çocuklarımıza sözümüz var barışı getireceğiz’   Xemê, hiçbir zaman zulme sessiz kalmadıklarını belirterek, “Davamız barış ve özgürlük davasıdır. Bedenimiz de tek bir damla kan kalana dek direneceğiz. Devlet ne yaparsa yapsın, bizler çocuklarımıza barışı getireceğiz. Bizim çocuklarımıza sözümüz var, biz bu ülkeye barışı getireceğiz” dedi.