8 yıl önce tecride karşı bedenini ateşe veren tutsak 108 gündür grevde 2019-05-22 09:09:14   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Tutsak anneleri, tüm yasak ve engellemelere rağmen çocuklarının yaşaması için direniyor. “Çocuklarımız direndikçe biz de direneceğiz” diyen Hızal Yıldırım, 108 gündür açlık grevinde olan oğlu Mehmet Yıldırm’ın Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bulunduğu 2011 yılında tecride karşı bedenini ateşe verdiğini, 8 yıl içerisinde 4 kez açlık grevine girdiğini belirtti.    Açlık grevleri ve ölüm oruçları devam ederken, ailelerin tedirginlikleri de artıyor. Çocuklarının ölmesini istemeyen anneler, 22 gündür kendilerine yasak olan Koşuyolu Parkı çevresinde eylem yapıyor. Seslerini duyurmak isteyen anneler, polislerin tüm baskı ve yıldırma politikalarına rağmen bıkmadan usanmadan her gün saat 12.00’da bir araya geliyor. “Birlik olursak başarırız” felsefesiyle hareket eden annelerin sayısı da her geçen gün artıyor.    Annelerin tek istediği çocuklarının yaşaması   Yapılan eylemlerde annelerin sesini bastırmak için her yol denendi. Buna rağmen anneler taleplerini dile getirmekten ve sesini yükseltmekten geri durmadı. Her gün daha gür haykıran annelerin tek isteği ise tecridin kalkması ve çocuklarının yaşaması. 22 gündür sokakta direnen tutsak annelerinden Hızal Yıldırım’ın oğlu Mehmet Yıldırım’da 4 Şubat’tan bu yana açlık grevinde. Hükümetin sessizlik politikasının bilinçli olduğunu belirten Hızal, hükümetin istediği takdirde tecridi kaldırabileceğine vurgu yaptı.   17 yaşında 16 yıl hapis cezası   Hızal, 2009 yılında tutuklanan oğlu Mehmet’e 16 yıl hapis cezası verildiğini aktardı. Mehmet’in Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bulunduğu 2011 yılında tecride karşı bedenini ateşe verdiğini ve ardından Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildiğini kaydeden Hızal, oğlunun hala orada tutulduğunu ve 8 yıl içerisinde 4 kez açlık grevine girdiğini söyledi. Oğlunun 17 yaşındayken yaşı kadar hapis cezasına hükmedildiğini dile getiren Hızal, Kürt çocuklarının henüz küçük yaşta direnmeyi öğrendiğini belirtti.    Hızal, "Yıllardır katliamlar, sürgünler dışında bir şey yaşamadı bu halk. Devlet vurdu Kürt halkı direndi. Hep böyleydi. Şimdi yine öyle. Kürt gençleri canlarıyla direniyorlar. Ne için? Devlet, Kürt halkının önderi olarak gördüğü Abdullah Öcalan'ı tecrit ettiği için. Neden bu zulüm? Biz tecrit kalksın istiyoruz. Benim oğlum daha 17 yaşındaydı, alıp götürdüklerinde. 'Bırakacağız' diye götürdüler, 16 yıl ceza aldı. Elle tutulur hiçbir şey yoktu dosyada ama yine de verdiler cezayı. Kürdistan'da binlerce anne ya çocuğunun yolunu gözlüyor ya görüş sıralarında bekliyor ya da toprağını okşuyor. Bizim çocuklarımız suç işlemediler, çocuklarımız dilleri, tarihleri, inançları için mücadele ettiler ve etmeye devam ediyorlar" diye konuştu.    ‘Çocuklarımız direndikçe biz de direneceğiz’   "Ben sadece Mehmet'in annesi değilim. Kürdistan'da dünyaya gelmiş, Kürdistan uğruna can vermiş, bedel ödemiş tüm gençlerin, çocukların annesiyim" diyen Hızal, şöyle devam etti: "Oğlum Amed'de olduğu süreçte bedenini ateşe verdi. Arkadaşları bulmasa şehit düşecekti. Oğlum bedenini ateşe verdikten sonra hastanede tedavisi bile bitmeden cezaevine götürüldü. Oradan da Bafra'ya sürgün edildi. Oğlum durmadı, hiç vazgeçmedi. Ben de onun anası olarak durmayacağım, susmayacağım. Her gün çıkacağım. Evde olsam ne olacak? Ev üstüme üstüme geliyor. Nefes alamıyorum. Bu dert sadece Hızal'ın derdi değil bu dert tüm Kürdistan analarının, gençlerinin derdidir. Eğer tecrit kalkmazsa çocuklarımız ölecek. Çocuklarımız ölürse biz yaşasak ne olur? Her gün engelliyorlar, her gün saldırıyorlar. TOMA'larla etrafımızı sarıyorlar. Geri adım atmayacağız. Çocuklarımız direndikçe biz de direneceğiz. Bu zulüm elbet bitecek, o zaman nasıl bakacaklar yüzümüze? Hakkımızı helal etmiyoruz. Bizim canımızı yakanların da canı yansın."