Semra Güzel: Hiç kimse halkın direnişi karşısında duramaz 2019-05-18 09:01:50   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Devletin kimi manevralarla tutsakların ve annelerin direnişini kırma yönünde girişimleri olduğunu belirten HDP’li Semra Güzel, “Anneler her gün ablukaya alınıyor ve eylemleri engelleniyor. Annelere yapılan da bir tecrit uygulamasıdır. Şu iyi bilinmelidir; hiç kimse halkın direnişi karşısında duramaz. Direnişimizle önce tecridi kırabilir sonra da bu ülkeye barışı getirebiliriz” dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 192’inci gününde sürerken, cezaevlerinde ise farklı tarihlerde açlık grevine başlayan tutsakların durumu kritikleşiyor. Eylemlerin ulusal ve uluslararası kamuoyunun gündeme girmesiyle Asrın Hukuk Bürosu avukatları 8 yıl aradan sonra müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2 Mayıs’ta İmralı’da bir görüşme sağlamış ve Abdullah Öcalan demokratik müzakere çağrılarında bulunmuştu. Görüşme ile ilgili tartışmalar devam ederken, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından önceki gün yapılan açıklama ile İmralı’da uygulanan görüşme yasağının kaldırıldığı belirtildi.   HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, avukatların Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeyi ve açlık grevi direnişlerini değerlendirdi.    ‘Açlık grevlerinin talepleri açık ve nettir’   Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevlerinin 6 ayı aşkın süredir devam ettiğini belirten Semra, “Leyla’nın ardından cezaevlerinde binlerce tutsağın başlattığı açlık grevleri de devam ediyor. Açlık grevlerinin talepleri açık ve nettir. Hükümet, Anayasaya uysun, tecrit son bulsun istiyorlar. Her tutsağın haklarından faydalanmak istiyorlar” dedi. İmralı’da yıllardır devam eden bir tecrit politikası olduğunu dile getiren Semra, “İmralı’daki tecridin topluma yayıldığı ve toplumu da tecrit eden bir yönü var. Bugün açlık grevindeki tutsaklar da bunu belirterek tecridin kaldırılması gerektiğini söylüyorlar. Tüm halklar üzerindeki tecridin son bulması için İmralı tecridi son bulmalıdır” diye belirtti.    ‘Tutsakların ve annelerin direnişini kırmak istediler’   Açlık grevlerinin tecridin son bulması için başvurulan bir yol olduğunu vurgulayan Semra, “Bu direnişin devam edeceğini gören devletin kimi manevralarla direnişi kırma yönünde girişimleri oldu. Ailesinden Mehmet Öcalan ile kısa süreli 15 dakika süren bir görüşme yaptırılması, 2016 yılında da yaşanan benzer bir durumu hatırlattı. Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gitmesinin ardından Leyla Güven’in tahliye edilmesi ve son olarak avukatların görüştürülmesi toplumda algı yaratmaya çalışmaktı. ‘Ailesi görüştü, Leyla bırakıldı, avukatlar görüştü. Neden hala grevler devam ediyor’ soruları akla getirildi ve farklı bir gündem oluşturulmaya çalışıldı. Hem zindanlardaki hem de dışarıda annelerin sürdürdüğü direnişi kırmak istediler” ifadelerini kullandı.     ‘Ölümlere tanık olmak istemiyoruz’   Avukatların Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin her yerde yankı bulduğunu ifade eden Semra, “1 saatlik görüşmenin yarattığı etki bile bu ülkenin demokrasiye ve barışa ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterdi. Bu görüşmeler devam ederse barış kaçınılmaz olur” diye belirtti. Bu görüşme yapılmadan önce bir grubun, görüşmeden sonra da başka bir grubun ölüm orucuna girdiğini hatırlatan Semra, “Çözümsüzlük devam ederse cezaevlerinden ölüm haberleri alacağız. Hiç birimiz böyle bir sonuçla karşılaşmak ve tanık olmak istemeyiz. Ölüm orucunda olan tutsakların durumu oldukça kritik. Açlık grevinde olan tutsaklar da öyle. Tutsaklar bu görüşmelerin direnişi kırmaya dönük olduğunu söyleyerek ‘tecrit bütünen kırılmadıkça biz geri adım atmayacağız’ dediler. Tutsaklar kararlı bir şekilde eylemini sürdürüyor” dedi.     ‘Koşuyolu Parkı haftalardır ablukada’   Tutsaklara destek vermek ve seslerini duyurmak için annelerin de haftalardır sokakta direndiğini aktaran Semra, barış isteyen annelere bile saldırıldığını dile getirdi. Semra, annelerin eyleminin her gün engellendiğini ve annelerin ablukaya alındığını belirterek, şöyle dedi: “Annelere yapılan da bir tecrit uygulamasıdır. Koşuyolu Parkı haftalardır ablukada. Avukatlarla yapılan yürüyüşe polis müdahalesi oldu ve hem avukat arkadaşımız hem de bir annemiz yaralandı. Daha önceki eylemlerde anneleri darp ederek gözaltına almaya çalıştılar. Buna rağmen anneler onlara karşı da iyimser ve onların da ölmesini istemiyorlar, onlar için de barış istiyorlar. Anneler ‘bizim evlatlarımız ölürken biz evde oturamayız, yüreğimiz dayanmıyor’ deyip sokağa çıkıyorlar. Vicdanen kendilerini suçluyorlar ve yeterince ses veremediklerini düşünüyorlar.”    ‘Tecrit toplumsal bir sorundur’   “Bu direniş sadece tutsakların ve annelerin direnişi değil, bugün tecrit tüm halka uygulanıyor” diyen Semra, “Tecrit toplumsal bir sorundur ve toplumun tüm kesimleri buna itiraz edebilmelidir. Hepimiz şuan tecrit altındayız ve eğer bugün bir şey yapmazsak yarın bir şeyler yapmak için çok geç olacak. Bu tecridi bitirecek olan biziz. Bu mücadele toplumsal bir mücadeledir. Bugün eğer annelerle beraber durmazsak yarın annelerin yüzüne bakacak yüzümüz kalmayacak. Şu iyi bilinmelidir, hiç kimse halkın direnişi karşısında duramaz. Direnişimizle önce tecridi kırabilir sonra da bu ülkeye barışı getirebiliriz. Tüm toplumun bu bilinçle hareket etmesi gerekiyor” diye konuştu.