TMMOB İstanbul Kadın Koordinasyonu: Uluslararası sözleşmelere uyun 2019-05-11 15:48:38   İSTANBUL - TMMOB İstanbul Kadın Koordinasyonu, açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin yaptıkları çağrıda, “İnsan yaşamından daha değerli bir şey olamaz. Temel insan hakları yasalarının uygulanması, sürecin sonlanması için yeterlidir. Hükümeti, anayasayı, yasaları, bağlı olduğu uluslararası sözleşmeleri uygulamaya çağırıyoruz” dedi.    Türk Mimarlar Mühendisler Odalar Birliği (TMMOB) İstanbul Kadın Koordinasyonu, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in cezaevindeyken başladığı ve tahliye edildikten sonra evinde sürdürdüğü, aynı zamanda Türkiye ve bölgede çok sayıda cezaevinde tutsakların devam ettiği açlık grevi eylemlerine dikkat çekti.    Hükümete çağrı   Açıklamada, “Leyla güven 185. günü, ilk gruplar 155. günü geride bıraktı. 30 Nisan’dan bu yana 4 hapishanede 15 mahpus, 10 Mayıs tarihinden itibaren de 5 hapishanede 15 mahpus olmak üzere toplam 30 mahpus sürdürdükleri açlık grevini ölüm orucuna dönüştürdüklerini ifade ederek, deyim yerindeyse, anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesini gözetmekten vazgeçen hükümete çağrı yaparak talepleri kabul edilmezse ölünceye kadar açlık grevi ve ölüm oruçlarını sürdürme kararlılığında olduğunu söylemişlerdir” diye belirtildi.    ‘Tecrit insanlık suçudur’   Binlerce tutsağın tek bir talep için açlık grevinde olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Uzun zamandır demokrasi, hukuk ilkeleri ve evrensel insan hakları bağlamından oldukça uzaklaşmış olan mevcut iktidara; yasalarda da bulunan bir gerekliliği hatırlatmak için bu çağrıları. Tecrit insanlık suçudur! Açlık grevleri geri dönülemez bir noktaya gelmişken ve temel bir hak talep edilirken iktidarın ve toplumun sessizliği kaygı vericidir. Kadınlar olarak, bizler yaşamı savunuyoruz ve kimsenin bu süreçte hayatını kaybetmemesini ve toplum vicdanında yeni yaralar açılmamasını istiyoruz” diye kaydedildi.    ‘AKP’nin makbul annelik beklentisi var’   Açlık grevindeki tutsak ailelerinin Batman, Diyarbakır, Gebze, Bakırköy ve daha bir çok yerde seslerini duyurmaya çalıştığına yer verilen açıklamada şunlar belirtildi: “Kadınlar beyaz tülbentleri ile çocuklarının yaşaması, bu hukuksuzluğun son bulması için çabalarken maruz kaldıkları şiddet tüm toplumun vicdanını yaralamıştır, yaralamalıdır. Demokratik eylemlere dahi tahammülün olmadığını ve kolluk güçleri tarafından Kürt annelerine yapılan bu şiddeti görmezden gelmek kabul edilebilir değildir. Gerçekleşen bu saldırıların erkek egemen devletin savaş ve şiddet yaklaşımının bir parçası olduğunu biliyoruz. Mevcut iktidar annelik güzellemeleri ve hatta dayatması yaparken, dahası kadınlara 3-5 ve daha fazlasını doğurmasını salık verip doğurmayan kadınları ‘yarım’ addederken; mücadele eden kadınlara şiddet uygulamakta beis görmemektedir. Makbul kadınlık beklentisi gibi, AKP rejiminin makbul annelik beklentisi vardır! Devletin ikiyüzlü annelik politikası bu saldırılar ile yeniden gözler önüne serilmiştir.”   ‘Hukuk ayaklar altına alınıyor’   PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2 Mayıs günü avukatlarının yaptığı görüşmeye değinilen açıklamada, “2 Mayıs 2019 tarihinde yapılan görüşme de gösteriyor ki; tecridin kaldırılması talebinin yerine getirilmesi için hukuki hiçbir engel bulunmadığı halde, hukuk ayaklar altına alınarak, bu durum keyfi olarak devam ettiriliyor” ifadeleri kullanıldı.    ‘Disiplin ve iletişim yasakları getiriliyor’   Açlık grevi ve ölüm orucunda olan tutsakların ciddi bir yaşam tehdidi ve geri dönülemeyecek sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Açlık grevleri izleme heyetlerinin vermiş olduğu bilgilere göre, birçok hapishanede mahpuslara alması gereken vitaminler verilmemekte, disiplin soruşturmaları açılmakta ve hukuk dışı bir şekilde iletişim yasakları getirilmektedir” diye kaydedildi.   ‘İnsan yaşamından daha değerli bir şey olamaz’    Açıklamada son olarak siyasetçilere ve kamuoyuna çağrıda bulunularak şöyle denildi: “İnsan yaşamından daha değerli bir şey olamaz. Temel insan hakları yasalarının uygulanması, sürecin sonlanması için yeterlidir. Hükümeti, anayasayı, yasaları, bağlı olduğu uluslararası sözleşmeleri uygulamaya çağırıyoruz. Açlık grevlerinin ve ölüm oruçlarının geldiği bu kritik aşamada, tecridin sona ermesi için gerekli duyarlılığın gösterilmesi ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Bir saatin bile ne kadar önemli olduğunu bilerek devlete, topluma, tüm duyarlı kesimlere çağrıda bulunuyoruz.”