‘Çocuklarımız açlık grevinde olduğu sürece sokaklarda olacağız’ 2019-05-11 09:14:52   DİYARBAKIR - Çocukları açlık grevinde olan kadınlar, tecrit devam ettiği sürece direnmeye devam edeceklerinin altını çizerek, “Çocuklarımızın bedeni eriyor. Bizi yerlerde de sürükleseler, kolumuzu da kırsalar sokaklarda olacağız. Vazgeçmeyeceğiz” dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde başlattığı ve tahliyesi ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 185’inci gününe girdi. Leyla öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri devam ederken, 15 tutsak 30 Nisan’da, 15 tutsak ise 10 Mayıs itibariyle ölüm orucuna başladı.   Dışarıda ise haftalardır direnen kadınlar, çocukları için cezaevi kapılarında bekliyor. Her türlü saldırı ve baskıya maruz kalan beyaz tülbentli annelerin tek talebi tecridin kaldırılması ve açlık grevlerinin son bulması.    ‘Ben nasıl oturayım?’   Diyarbakır’da yaptıkları eylem sırasında polis saldırısına maruz kalan ve darp edilen annelerden Aysel Ateş, ne olursa olsun her gün sokağa çıkmaya devam edeceğini söyledi. Aysel, açlık grevleri bitmeden durmayacaklarını yineleyerek, “Hiçbir yerde sokağa çıkmamıza izin vermiyorlar. Tek gittiğimiz yer Koşuyolu Parkı onu da her gün engelliyorlar. Kadın polis gelip bana ‘sizin yüzünüzden çocuklarımla zaman geçiremiyorum’ diyor. Peki, ben ne yapayım? Benim çocuğum aylardır aç, aylardır direniyor. Ben nasıl durayım? Ben nasıl oturayım? Benim çocuğum ne olacak? Asla durmayacağım, asla geri adım atmayacağım. O nasıl anneyse, o nasıl çocuğunu özlüyorsa ben de anneyim ben de çocuğumu özlüyorum. Çocuklarımız ölüyor, çocuklarımız aç. Dünya görsün bunu artık, dünya duysun bunu. Yeter artık, yeter” diyerek tepkisini dile getirdi.    ‘Dilim sussa yüreğim susmaz’   Adalet Bakanı ve yetkililere çözüm için çağrıda bulanan Aysel, “Tecrit kalksın, çocuklarımız eylemden çıksın istiyoruz. Çocuklarımızın ölmesine nasıl göz yumalım, nasıl susalım? Dilim sussa yüreğim susmayacak. Gece uyku girmiyor gözüme, yemek yiyemiyorum, boğazımdan su bile geçmiyor. Çocuklarımız orada canlarıyla direnirken ben asla durmayacağım, her yerde olacağım. Dövseler, itseler, sürükleseler de vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.     ‘İşkence de etseler sokakları terk etmeyeceğiz’   “Tecrit insanlık suçudur, tecrit insanlığın ölmesidir” diyen Behiye Sevim’in de iki oğlu tutsak. Biri Trabzon Cezaevi’nde diğeri ise Diyarbakır Cezaevi’nde tutulan çocukları için CPT ve insan hakları savunucularına seslenen Behiye, şöyle dedi: “Herkes kulağını tıkamış ve sesimizi duymak istemiyor. Tecrit insanlık suçudur, herkesin artık bunu kabul etmesi lazım. Biz bu kanı durduracağız. Biz başka kimse ağlamasın, başka gençler ölmesin diye direniyoruz. Bize işkence de yapsalar sokakları bırakıp gitmeyeceğiz. Çocuklarımızı panzer arkalarına bağlayıp yerlerde sürüklüyorlar. Biz hangi askere, polise bunu yaptık. Biz anneyiz. Biz artık zulmü kabul etmiyoruz.     ‘Değil kolumu kafamı da kırsalar vazgeçmeyeceğim’   Yeter Kürtleri katledip, zulüm ettikleri. Biz kimsenin evini, köyünü yakmıyoruz. Onlar bizim köylerimizi, evlerimizi bile yakmışlar. İki oğlum da hiçbir gerekçesi olmadığı halde daha küçük yaşlarda girdiler cezaevine. Çocuklarımız açlık grevinde olduğu sürece biz de sokaklarda olacağız. Tecrit kaldırılana kadar durmayacağız. Çocuklarımızın bedenleri eriyor, kan kusuyorlar, kör oluyor, yürüyemiyorlar. Kürtlere yaptıkları zulüm bitmiyor. Değil kolumu, kafamı da kırsalar vazgeçmeyeceğim.”