İHD ve TİHV’den açlık grevlerine ilişkin açıklama 2019-05-10 13:26:02   ANKARA - İHD ve TİHV, yaptıkları ortak açıklama ile PKK Lideri Abdullah Öcalan'la 2 Mayıs'ta gerçekleşen görüşmenin tecridin bugüne kadar keyfi olarak sürdürüldüğünü açıkça gösterdiğine dikkat çekerek, bu nedenle başta siyasal iktidar olmak üzere herkese "İnsanın sahip olduğu onur ve değere saygı gösterin, yaşama ses verin" çağrısında bulundu.   İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevleri ve ölüm oruçlarına dair “Yaşama Ses Ver” başlığıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada, İmralı Cezaevi’nde kalan PKK Lideri Abdullah Öcalan  ve diğer 3 ismin, uzun süredir mektup, avukat ve aile görüşü, telefon vb. iletişim haklarından yararlandırılmayarak tecrit edildiğinin altı çizildi.   ‘Keyfi sebepler gerekçe gösterilerek reddediliyordu’   Abdullah Öcalan’ın 27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatlarıyla görüştürülmediğinin hatırlatıldığı açıklamada, şunlara yer verildi: “Avukatlarının müvekkilleri ile görüşmek için yaptığı başvurular 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 59. maddesindeki hükümlülerin avukatlarıyla görüşebilmesine dair açık hükme rağmen keyfi sebepler gerekçe gösterilerek sürekli reddedilmekteydi. OHAL ilanından sonra 3 Ekim 2016 tarihli 676 KHK ile 5275 sayılı kanunu 59. maddesine ek fıkralar eklenerek, çeşitli somut durumlar nedeni ile avukat görüş yasağı getirilmiştir. Bu tarihten sonra da İnfaz Hakimliği kararı ile yasaklama sürdürülmüştür.   ‘Tecrit, ülkemizin temel bir gündemi’   İnsan haklarına saygılı, çağdaş ceza infaz anlayışına göre tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden sağlıklarını korumaları, savunma haklarını kullanabilmeleri için aile ve avukat görüşü yapmaları mutlak bir zorunluluktur. Kaldı ki, dış uyaranlardan yoksunluk anlamına gelen ve bu nedenle insan sağlığına doğrudan zararlı olduğu tüm bilimsel çalışmalarda kanıtlanmış olan mahpuslara yönelik tecrit uygulamalarının sonlandırılması gereği uzun yıllardır ülkemiz için temel bir gündem maddesi olmuştur."    Açıklamada, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018’den bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olduğu üzerinde de duruldu. Açıklamada ayrıca şu bilgilere yer verildi: “22 Nisan 2019 tarihi itibarıyla Türkiye genelinde 90 hapishanede aralarında milletvekillerinin de olduğu 2983 mahpus süresiz ve dönüşümüz açlık grevi eylemi yapmaktadır. 30 Nisan 2019 tarihinden itibaren 4 hapishanede toplam 15 mahpus, 10 Mayıs 2019 tarihinden itibaren de 5 hapishanede daha 15 mahpus olmak üzere toplam 30 mahpus sürdürdükleri açlık grevini kendi ifadeleri ile ‘ölüm orucuna’ dönüştürdüklerini, bir başka deyiş ile talepleri kabul edilmezse ölünceye kadar açlık grevini sürdüreceklerini açıklamışlardır.”   Açıklamanın devamı ise şu şekilde:     “Gelişmelerin vardığı bu kaygı verici aşamada hapishanelerde açlık grevinde bulunan mahpusların anneleri, çocuklarının yaşamsal açıdan tehlikeli durumlarını kamuoyunun ve yetkililerin gündemine taşımak amacıyla basın açıklaması, oturma eylemi vb. etkinlikler yapmaktadır. Adeta bir çığlık şeklinde yapılan bu demokratik içerikli eylemlere dahi tahammülsüzlük gösterilmekte, anneler kolluk güçlerinin yoğun şiddetine maruz kalmaktadırlar. Toplanma ve gösteri hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının pervasızca çiğnendiği, kamu vicdanında derin yaralar açan bu durum kesinlikle kabul edilemez.    ‘Avukatların görüş yasağı hukuken kaldırılmış’   Hal böyle iken avukatların Bursa 1. İnfaz Hâkimliği’nin aldığı İmralı Hapishanesi’ndeki mahpuslara yönelik görüş yasağı kararına karşı yaptıkları itiraz 17 Nisan 2019 tarihinde Bursa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve hukuken yasak kaldırılmıştır. Buna karşın avukatları Abdullah Öcalan ile ancak 2 Mayıs 2019 tarihinde görüş yapabilmiştir. Bu görüşmenin ardından Abdullah Öcalan ve İmralı Hapishanesi’nde kalan diğer 3 mahpusun ortak olarak kaleme almış oldukları bir mektup bizzat devlet görevlileri tarafından avukatlara ulaştırılmıştır. Avukatlar da söz konusu mektubu 6 Mayıs 2019 tarihinde kamuoyu ile paylaşmıştır.   ‘Uygulama keyfi’   Başta anneler olmak üzere açlık grevleri konusunda duyarlılığı olan kesimlerde açlık grevi sürecinin olumlu sonuçlanacağı umuduna yol açan bu görüşme ve mektup, tecridin kaldırılması önünde hukuki hiçbir engelin bulunmadığını, bugüne kadar sürdürülen uygulamanın keyfi olduğunu bir kez daha açıkça göstermiştir.      ‘Eylemlerin süreceği açıklandı’   Açlık grevini sürdüren mahpuslar ise temsilcileri aracılığı ile bir defalık avukat görüşünün tecridin kalktığı anlamına gelmediğini ve bu görüşmelerin rutin olarak yapılacağına dair Adalet Bakanlığı açıklaması olmadığı için açlık grevi eylemlerinin sürdüreceklerini açıklamışlardır. Aynı şekilde Leyla Güven ve dışarıda açlık grevi yapan milletvekilleri de eylemlerini sürdüreceklerini açıklamışlardır.   ‘Geri dönülemez sağlık sorunları ile karşı karşıyalar’    Geçmiş deneyimlerden çok iyi bilmekteyiz ki gelinen aşamada açlık grevini sürdüren mahpuslar çok ağır ve ciddi bir yaşam tehdidi altındadırlar, geri dönülemeyecek sağlık sorunları ile karşı karşıyadırlar. Yukarıda aktarılan kitlenme ve çözümsüzlük hali kaygı vericidir. Toplumun vicdanında derin ve onarılmaz yaralar açacak olumsuz hiçbir gelişmeye izin verilemez. Bir an önce hukuku ve insanı esas alan bir çözüm ortamı oluşturularak açlık grevlerinin sonlandırılması sağlanmalıdır.   Bu nedenle başta siyasal iktidar olmak üzere istisnasız herkese sesleniyoruz: İnsanın sahip olduğu onur ve değere saygı gösterin, yaşama ses verin. Hiçbir şey insan yaşamından daha değerli değildir.”