Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi’nden Meclis’e öneriler 2019-04-29 13:44:53   DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda düşünülen değişikliklere ilişkin endişelerini dile getirerek, Meclis’te tartışılan yasa tasarısına ilişkin önerilerde bulundu.    Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi,  hayvanlara karşı işlenen suçları ve hayvan hakları ihlallerine ilişkin baronun adli yardım binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Baro Başkanı Cihan Aydın ve çok sayıda avukat katıldı. Açıklamayı yapan Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Ayten Özan, Türkiye’de 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun yetersiz kaldığını belirterek, kanun içeriğinin değişikliğine dair Meclis gündeminde olan Yasa Tasarısı’nın içeriğinin mevcut kanundan daha geri olduğuna dair endişelerini dile getirdi.    ‘Ortak bir yaşam anlayışı olmalı’   Hukuk kurallarının daima insan merkezli olup geriye kalan her şeyin de insana göre düzenlendiğine dikkat çeken Ayten, “Doğanın döngüsüne sık sık müdahale ederek onu değiştiren insanlar, çoğu şuan diğer canlılara yaşam alanı bırakmamış, dünyanın her yerinde canlı yaşamına ağır zararlar vermiştir. Ancak insan merkezli dünya anlayışı günümüzde ahlaki, insani ve hukuki ilkeler ışığında terk edilmeli, yerine diğer canlıların yaşamına saygı duyan ortak bir yaşam anlayışı ikame edilmelidir” diye belirtti.   5199 Sayılı Kanun’un, hayvan haklarını tanıyıp koruma anlamında son derece yetersiz olduğunu vurgulayan Ayten, “Hayvanlara karşı işlenen en vahim eylemlere bile basit idari para cezaları dışında bir yaptırım öngörülmüyor. Yasanın bazı maddeleri göstermelik işletilen, bazıları ise hiç işletilmeyen, çağın gerisinde kalmış ve hayvanların uğradıkları haksızlıklara çare olmayan bir yasadır” diye konuştu.     Eleştiri ve talepler   Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi Genel Sekreteri Yasemin Kan ise, yasa tasarısına ilişkin eleştiri ve talerlerini şu şekilde sıraladı:   “*Öncelikle yasa değişikliği çalışmaları konunun tüm paydaşları ile beraber yürütülmeli;  baroların hayvan hakları merkezleri ve komisyonları, bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri, veteriner fakülteleri, akademisyenler, ilgili meslek odaları ve Meclisteki tüm partiler sürece katılmalıdır. Ayrıca tasarı hazırlanırken doğanın dengesi, sokağın gerçekliği ve vicdani kriterler gözetilmelidir.   *Mevcut yasadaki hayvanların kısırlaştırılıp aşılanarak rehabilite edildikten sonra alındığı yere bırakılmasını öngören 6. Madde korunmalıdır. Bilimsel, hukuki ve ahlaki kriterlere uyan bu hüküm ortadan kaldırılmak bir yana, aksine daha etkin bir şekilde işletilmelidir.   *Mevcut kanundaki hayvanların tasnif yöntemi değiştirilmeli, hayvanlar hukukun bir süjesi haline getirilmeli, bu temelde başta yaşama olmak üzere saygı görme, barınma, beslenme gibi hakları güvenceye alınmalı ve bundan sonra bilimsel ilkeler ışığında bir sınıflandırma yapılmalıdır.   *Hayvanlara karşı şiddet, eziyet, tecavüz, öldürme gibi fiiller suç kapsamına alınmalı; caydırıcı hapis ve para cezaları getirilmeli ve bu doğrultuda kamu davası açılmasına olanak sağlanarak şikayete bağlılık şartı ortadan kaldırılmalıdır.   *Hayvanlara karşı işlenen yasak eylemlerin yasal takibinin yapılmasında sahipli-sahipsiz hayvan farkı ortadan kaldırılmalı, şayet bu eylemler şikayete bağlı ise şikayet hakkı tüm vatandaşlarda olmalı, sahibin rızası aranmamalıdır.   * *Özellikle yerel yönetimlerin hayvan hakları konusundaki görevleri yoruma yer bırakmayacak şekilde net olarak belirlenerek yasada yer almalı ve bu görevlerin yerine getirilmesinde etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır.   *Hayvanat bahçeleri, yunus parkları, sirkler tamamen kapatılmalı ve bu yerlerin birer eğlence mekanı olduğu algısını ortadan kaldıracak eğitim faaliyetleri yürütülmelidir.   *Kara Avcılığı Kanunu'nda değişiklikler yapılarak avcılığın bir spor dalı, hobi yahut olağan bir aktivite olduğu algısını ortadan kaldıracak ve hayvanların yaşama hakkı temelinde bir anlayış inşa edilmelidir.   *Toplumsal açıdan hassas bir dengenin gözetilmesini mecbur kılan kurban, mezbahalarda hayvan kesimi, besi hayvanı yetiştirilmesi gibi konularda; şayet hayvanların yaşama hakları temelinden tasarrufta bulunmak olanaklı değilse hayvan refahı sağlanmalı ve hayvanlara en az acı çektirecek yöntemler uygulanmalıdır.”