Leyla ile üç mevsim direniş ve umut... 2019-04-29 09:01:25 Şehriban Aslan DİYARBAKIR - Sonbahar, kış, ilkbahar... Üç mevsimi “yaşamak ve yaşatmak” için direnişle karşılayan Leyla’nın buram buram umut, inanç ve kararlılık yayan evine konuk olduk. O’nun bir gününe tanıklık ederken Leyla’nın güzel yüzüne yansıyan direniş ve umut duygusunun bulaşıcı etkisini de yakından görme şansına eriştik.   “Aç mısınız? Mideniz gurulduyor mu?” Bu soruları gün içerisinde birçok kez sorarız birbirimize. Ama bazılarımız mevsimleri umutla ve inançla doyuruyor. O kadar büyük bir umut ve inanç ki bu, 173 gündür bir kez olsun “acıktım” cümlesini söyletmiyor. Sonbahar, kış, ilkbahar, 6 aya yakındır karnını umutla, inançla, direnişle, mücadeleyle, özgürlükle ve barış heyecanıyla doyuran Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in evine misafir oluyoruz. 100’üncü gününde de evine misafir olduğumuz Leyla’nın bu kez sözlerinden çok durumunu merak ediyoruz.   Buram buram umut ve direniş kokan evin etkisi   Leyla, 25 Ocak’ta eyleminin 79’uncu gününde tahliye oldu ve o gün itibariyle Diyarbakır Bağcılar Semti’nde bulunan evinde eylemini sürdürüyor. 173 gündür direnirken, bizde 170’inci gününde kapısını çalıyoruz. Öyle ki kapıyı çalıp içeri girdiğimizde istemsizce gözlerimiz onun olduğu odaya odaklanıyor. İlk olarak ayaklarımıza galoşları geçiriyor ardından elimizi dezenfekte ediyoruz. Leyla, yapılan ziyaretler sırasında enfeksiyon kapmış ve ağzının içerisindeki yaralar bünyesinin zayıflaması nedeniyle iyileşmiyor. Bünyesi zayıflamasına rağmen yüreğindeki direncin yüzünde dönüştüğü kocaman gülümsemeyle karşılıyor bizi. Temas kuramadığımız için kapı girişinde gülümseyerek selamlaşıp yan odaya geçiyoruz.   Oda da aylardır Leyla’nın hem direnişine hem de her gün eriyen bedenine tanıklık eden Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Figen Ekti ve KHK ile ihraç edilen sağlıkçı Zelal Bilgin bize eşlik ediyor. Dışarıdan eylemi takip eden basın çalışanları olmamız nedeniyle daha fazla kaygılı bir haldeyiz ama karşımızdaki iki kadın da Leyla’dan aldıkları güçten olmalı ki umutla gözlerimizin içine bakıp gülümsüyor. O an aklımızdan kadınların birbirlerinden aldığı gücün bulaşıcı etkisi geçiyor. Başta kaygılı olarak girdiğimiz ev buram buram umut, inanç ve direniş kokuyor. Etkisi o denli büyülü olmalı ki yüzümüzden bir an olsun gülümseme eksik olmuyor.    İnanç, umut ve dayanışmanın büyüsü!   Figen, bizlere dünyanın dört bir yanından Leyla ile dayanışan kadınların getirdiği hediyeleri ve cezaevlerinden gönderilen binleri aşkın mektubu göstermeye başlıyor. Sadece mektuplar da değil, şiir kitapları, romanlar, el emeği çok sayıda defter ve hediyeler… Arjantin'in Plaza de Mayo Anneleri, Soma’daki maden faciasında yaşamını yitirenlerin anneleri, Cumartesi Anneleri ve daha onlarca annenin el emeğiyle yaptığı hediyeler, Leyla’nın odasında yerini alıyor. Figen, Leyla’nın bunları büyük bir özenle sakladığını sözlerine ekleyerek konuşmaya başlarken, tek tek gelen hediyelerin hikayesini de bizlerle paylaşıyor. Gelen hediyelerin hikayesini ise şu sözlerle paylaşıyor: “Bu odada gördüğünüz şeyler tüm dünyadaki dayanışmanın simge olarak buraya yansımasıdır. Bu oda Arjantin’den tutalım İsviçre Filistin ve Yeni Zellanda’ya kadar gelen karma heyetlerin dayanışma ruhunu yansıtıyor. Leyla arkadaşın en önemsediği şey kadın dayanışmasıdır. Bu nedenle gelen tüm kadınlar ve heyetler Leyla arkadaşın direnişçi ruhundan etkilenerek ve aldıkları mesaj ile duyguyla bu evden ayrıldılar. Çünkü kesin ama kesin kazanacağına inanan bir Leyla gerçekliğiyle karşılaştılar. Belki bu süreç bizleri duygusal olarak çok etkiliyor ancak inanç, umut ve başarma duygusu bu evde daha büyük.   Eriyen bedene inat büyüyen inanç ve kararlılık   Leyla için komşuları dahi el emeği hediyeler getirmiş. Yine cezaevlerinde eylemlerini sürdüren binlerce kişi, Leyla için el emeği hediyelerin yanı sıra şiir ve yazılar kaleme almış. Onlardan biri de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski eşbaşkanı Gültan Kışanak. Yani Leyla’ya gelen tüm hediyelerin direnişle bir bağı var ve bu insanların ruhu, dayanışması, bu evde başta Leyla Güven’e ardından bize büyük bir güç veriyor. Eriyen bedene inat büyüyen inanç ve başarı duygusuna tanıklık ediyoruz. Ve bu kararlık özgür, aydınlık yarınlar için hepimize umut saçıyor.   Diyarbakır E Tipi’nden anlamlı hediyeler   Leyla’ya gelen en dikkat çekici armağanlardan biri de Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden gelen hediye. Oluşturulan küçük bir not defterinin kapağına PKK kadrolarından ve Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız’ın kadın arkadaşlarıyla çektiği fotoğraf yapıştırılmış. Sayfalar çevrildikçe içerisinde Leyla’nın direnişine ortaklık eden tutsak kadınların düştüğü notlar dikkat çekiyor. Her notun altına ya da üstüne Sakine Cansız’ın farklı alanlarda kadınlarla dayanışmasını yansıtan fotoğraflara yer verilmiş. Diğer önemli hediye ise, Mazlum Doğanların, Kemal Pirlerin ve Sakine Cansızların direnişine tanıklık eden Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nin geçmişten bugüne duvar sıvalarının koparılıp küçük bir karton zeminde bir araya getirilip kitap ayracına dönüştürülmesi. Leyla için bu iki hediyenin ayrıca önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Figen, “Bu hediyeye sadece bir defter olarak bakmıyoruz. İçerisinde bir tarihi barındıran ve geleceğe taşıyacak olan bir armağan olarak bakıyoruz. Bunlar Leyla arkadaş içinde önemli parçalar. Bu nedenle göz nuru gidi saklayıp, güç alıyor” diye kaydediyor.   Leyla ile buluşma anı   Dünyanın dört bir yanından gelen hediyelerin ve hikayelerin ardından mutfağa geçiyoruz. Zelal, Leyla’nın tansiyonunu ölçmek için hazırlanıyor. Arkasından odaya geçiyoruz. Leyla uyuyor. Solgun yüzü tıpkı bedeni gibi zayıflamış ve küçülmüş. Zelal, Leyla’nın yanına yaklaşıp koluna tansiyon ölçeri yerleştiriyor. Leyla gözlerini açıp bize gülümseyerek “tekrardan hoş geldiniz” diye ekliyor. Konuşmakta zorlanıyor sorulan sorulara genelde ya başını sallayarak ya da gözlerini yumarak cevap veriyor. Zelal sağlık kontrollerini yaptıktan sonra çayını ve şekerini hazırlamak için mutfağa geçiyor. Çayı geldiğinde Leyla doğrulmak için kendisini düzeltmeye çalışsa da yalnız başına bunu başaramadığından iki kadın yoldaşı kollarından kavrayarak yardımcı oluyor. Çayını içtikten sonra yine Zelal ve Figen’in yardımıyla televizyonun olduğu odaya geçiyor. Son gelişmeleri kaçırmak istememesinin yanı sıra sürekli aynı pozisyonda kalması vücudunda yaraların oluşmasına neden olacağından bunu engellemek adına yer değişimi yapılıyor.   Leyla: Herkes inansın bu direniş zaferle sonuçlanacak   Leyla, kanepeye otururken kemiklerinin vücuduna batması nedeniyle altına yumuşak bir minder de konuluyor. Gülümsemesini yüzünden eksik etmeyen Leyla’nın ağrıları yüz mimiklerine istemsizce yansıyor. Çok yormak istemediğimiz Leyla’nın ağzından zorda olsa dökülen cümleler, “Biliyorum kazanacağız. Annelerin verdiği direniş bu eylemselliği zafere ulaştıracak ve mutlaka kazanacağız. Buna yüreğimle, kalbimle ruhumla inanıyorum” oluyor. Zelal, bu sırada saat 16.00’da verilmesi gereken B1 ve B12 vitaminlerini getirip Leyla’ya içiriyor. Her su yudumunda dinlenmek zorunda kalan Leyla, parlayan gözlerini bize dikerek, “Yoldaşlarım direniyor, ben direniyorum. Herkes inansın bu direniş zaferle sonuçlanacak” diye ekliyor.   Evden ayrılırken Leyla, Zelal ve Figen’e “Bu çiçeği JİNNEWS’e hediye edin. Çok zor koşullarda emek vermekten vazgeçmeyen kadın arkadaşlara benden bir hediye olsun” diyor ve gülen gözleriyle zafer işareti yaparak el sallıyor. Evden ayrılırken kaygımızın yerini Leyla’nın heyecanı, umudu ve direnci alıyor. Leyla’nın evindeki direniş, umut ve başarı kokusu artık Diyarbakır’ın tüm sokaklarında dolaşıyor.