Tutsak annesi: Oğlum açken nasıl tok olabilirim 2019-04-26 09:10:16   Rengin Azizoğlu   DİYARBAKIR - Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 57 gündür açlık grevi eyleminde olan Hamza Yıldız'ın annesi Türkan Yıldız, "Oğlum açken nasıl tok olabilirim? Çocuklarımızın ne güçleri kaldı ne de gözlerinde ışık. Yürüyecek enerjileri yok. Hiç iyi değiller onun için acele etmeliyiz. Herkes birlik olmalı beraber dur demeli. Saklanarak bu savaşı bitiremeyiz" dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in 8 Kasım 2081 tarihinde başlattığı açlık grevi eylemi 7 bini aşkın tutsağın da katılımıyla sürüyor. 1 Mart'ta aynı taleple açlık grevine başlayan Hamza Yıldız da bu tutsaklardan biri. 1999 Silvan doğumlu olan Hamza Yıldız, açlık grevini 57’nci gününde Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde sürdürüyor.   17 yaşında tutuklandı    Silvan’da ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından başlayan çatışmalarda oğlu Hamza’nın 2 yıl kaçak yaşadığını anlatan anne Türkan Yıldız, Hamza'nın “fotoğrafı çekilmiş” gerekçesiyle arandığını söyledi. Hamza'nın evinde rahat uyuyabilmesine hasret olduklarını kaydeden Türkan, "Ne Hamza'yı ne bizi uyutmadılar. Buradaki olaylarda çok duygulanmıştı, psikolojik rahatsızlık yaşadı. Hepimiz aynı durumdaydık. Silah sesleri güzel bir anı bırakmaz insanda. Sonra biz de göç ettik. Olaylar bitince geri döndük ama Hamza dönmedi. Arkadaşının acısı vardı onda. Şimdi bile en ufak bir patlama sesinde 'Yine savaş mı oldu?' diye korkuyla kulak kabartıyoruz. 4 yıl önce oğlum bostanda iş yapmaya gidiyordu, tesadüfen eyleme rast gelince orda tutuklandı. Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne götürüldü. Hamza'nın daha 17 yaşında olması tutuklanmasına engel olmadı. 20 gün orada kaldıktan sonra 6 yıl 7 ay ceza verdiler" diye konuştu.   ‘Oğlum açken nasıl tok olabilirim’   Hamza'nın Aralık'ta 10 günlük dönüşümlü açlık grevine girdiğini ifade eden Türkan, "1 Mart'ta da süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladı. Bize, tecridi kırmak için açlık grevine girdiğini söyledi. Duyunca ağlamak bile gelmedi içimden tutuldum. Görüşten eve gelince yemek hazırlanmıştı ama ne ben ne babası yiyemedik, boğazımızdan geçmedi. Oğlum açken nasıl ben tok olabilirdim. Daha yeni yeni kabulleniyorum ve gözyaşlarım dökülüyor. Buz tutmuş tenimden sıcak gözyaşları aktı, o kadar aktı ki iz bıraktı bende. O gencecik bedenlere acımıyorlarsa, onları o kadar zorlukla büyütmüş annelere acısınlar" dedi.   ‘Saklanarak bu savaşı bitiremeyiz’   Ne savaşların olmasını ne de kanın dökülmesini istemediklerini kaydeden Türkan, istedikleri tek şeyin barış ve kardeşlik olduğu vurgusu yaptı. Türkan, şöyle devam etti: "Hiçbir ana ağlamasın artık diye buna ‘dur’ demeliyiz. Herkes birlik olmalı beraber ‘dur’ demeli. Saklanarak bu savaşı bitiremeyiz. Çocuklarımızın ne güçleri kaldı ne de gözlerinde ışık. Yürüyecek enerjileri yok. Hiç iyi değiller onun için acele etmeliyiz. Benim Hamzam 8-9 kilo vermiş, eriyor göz göre göre. Oğlum ‘ben kötüyüm’ demiyor ama biz biliyoruz iyi olmadığını. Bize moral veriyor, iyi olduğunu direneceklerini söylüyor. Bu tecrit son bulmadan biz de grevi ölüme kadar götüreceğiz. Abdullah Öcalan'ın da her insan gibi haklarının verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Nasıl biz oğlumuzla görüşüyorsak onun da ailesiyle görüşmesi gerekiyor. Bu insani bir durumdur. Bu isteğimiz yerine getirilsin ki çocuklarımız ölmesin. Bizim tek isteğimiz barıştır, başka bir şey değil."