‘Tecridi sonlandıracak güç halktır, biziz’ 2019-04-25 09:14:15   DİYARBAKIR - Tecridin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden tüm topluma dayatıldığının altını çizen HDP Genç Kadın Meclisi üyesi Hülya Ertaş, “Türkiye kendi Anayasası’nı yok sayıyor. Devleti hiçbir zaman sorunların çözüm gücü olarak görmedik Tecridi sonlandıracak olan güç de halktır, biziz, biz başarabiliriz” dedi.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde başlattığı ve tahliyesi ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 169’uncu gününe girdi. HDP Gençlik Meclisi Üyesi Hülya Ertaş, tecridin gençler üzerindeki etkisini ve açlık grevi eylemlerine karşı sürdürülen sessizliği değerlendirdi.   ‘Cezaevlerinde nüfus patlaması yaşanıyor’   Tecritten tüm toplumun etkilendiğini ve bir ülke sorunu haline geldiğini ifade eden Hülya, “Evet, bugün belki tecrit Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanıyor ama bugün gelinen aşamada özellikle son birkaç yıl içerisinde tecrit bir bütünen halklara uygulanan bir politika haline dönüştü. Kürdistan’da bu politika soykırım ve asimilasyon şeklinde karşımıza çıkarken, kültürümüze, doğamıza, tarihimize dönük her türlü saldırı gerçekleşiyor. Tecrit kadın politikalarına da yansıyor. Özellikle Sayın Öcalan’ın kadın özgürlüğünü esas aldığı paradigmasına karşı kadın katliamlarını esas alan bir politika geliştiriliyor. Kadınlar eve mahkûm ediliyor, ekonomik krizle halk terbiye ediliyor, iktidara karşı çıkan kim varsa hapsediliyor. Cezaevlerinde nüfus patlaması yaşanıyor. 7’sinden 90’ına herkes cezaevinde” diye konuştu.    ‘Tecridin kalkmasını isteyen herkes tecrit ediliyor’   Gebze ve Kızıltepe’de tutsak annelerine yönelik polis şiddetine değinen Hülya, bunun dahi tecridin bir fotoğrafı olduğunun altını çizdi. Hülya, “Bugün bu iktidarın polisleri Kürt annelerini itip kakarak, yerde sürükleme cesaretini buluyor kendinde. Biz her süreçte 90’lar dönemini örnek veren ailelere sahiptik fakat artık ailelerimiz, büyüklerimiz 90’ları anlatmıyorlar. Çünkü biz şu an 90’lar döneminin tüm vahşetini, baskısını, saldırılarını, katliamlarını birebir yaşıyoruz” dedi. Türkiye ve bölgede yeniden yaşanabilir bir toplum için tecridin kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Hülya, “Tecridin kalkması demek barış ve demokrasinin gelmesi demektir. Tecridin kalkması demek özgürlük demektir. Bu taleplerde bulunan herkes tecrit ediliyor” ifadelerini kullandı.    ‘Türkiye kendi Anayasası’nı yok sayıyor’   Tecridi güçlü bir direnişin kırabileceğini vurgulayan Hülya, Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevine de böyle bakılması gerektiğine dikkat çekti. Hülya, şöyle devam etti: “Leyla arkadaş ve tutsaklar yalnızca İmralı tecridinin kalkması için değil, İmralı tecridi şahsında tüm toplum üzerindeki baskının kırılması, kadının özgürleşmesi, toplumun özgürleşmesi talebi için açlık grevindeler. Bir bütünen ülkenin demokratikleşmesi için İmralı kapılarının açılması gerekiyor. İktidarın baskı uyguladığı ve tecrit ettiği bir diğer kesim de gençlerdir, genç kadınlardır. Gençliğin gücünden korkan iktidar, tecrit uygulamaları ile gençliğin gücünü bastırmaya çalışıyor. Türkiye kendi Anayasası’nı yok sayıyor ve herkesin buna göz yummasını bekliyor.   ‘Tecridi sonlandıracak güç biziz’   Devleti hiçbir zaman sorunların çözüm gücü olarak görmedik, açlık grevlerini çözecek güç olarak da devleti görmüyoruz. Devlet bir çözüm bulacaksa bile bu devletin değil, Leyla’nın ve tutsakların direnişinin sonucudur. Devleti bu çözüme zorlayacak olan diğer bir etken ise halktır. Halkın direnmesi ve dayatması gerekiyor. Halkın göstereceği direniş karşısında devlet geri adım atabilir ve tecridi hemen akşamında bile kaldırabilir. Halkın direnişi Leyla Güven’in talebini daha görünür de kılacaktır. Devlet zaten bu mücadeleyi görmüyor değildir, yalnızca 3 maymunu oynayarak Kürt düşmanlığı yürütüyorlar. İmralı’da tecridi ağırlaştırarak Kürdistan’da halkı bastıracağını düşünüyor ama bu hep tersine çıkıyor. Bizler, gençler olarak halkla beraber alanlarda olacağız. Leyla’nın ve tutsakların taleplerini en gür sesimizle haykıracağız. Bu tecridi sonlandıracak olan güç biziz. Biz başarabiliriz.”