İHD Kadın Komisyonu: Kolluk kuvvetleri yetkilerini keyfi şekilde kullanıyor 2019-04-22 13:59:43   DİYARBAKIR - Gebze’de tutsak ailelerine dönük yapılan saldırıya ilişkin İHD Kadın Komisyonu tarafından yapılan basın toplantısında, “Suç teşkil eden fiillerin sürekli cezasız kalması, kolluk kuvvetlerini yetkilerini hukuk dışı ve keyfi bir şekilde kullanma hususunda cesaretlendirmiştir” dedi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Kadın Komisyonu, Diyarbakır Şubesi’nde, Gebze’deki tutsak ailelerine yönelik saldırıya ilişkin şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasını okuyan İHD Kadın Komisyonu üyesi Derya Yıldırım, yaşananların hak ihlali olduğunu ve polis Türkiye’nin tarafı olduğu sözleşmelere aykırı biçimde bir saldırı gerçekleştirdiğine dikkat çekti.   ‘İnsan hakları ihlalidir’   Derya, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan ağırlaştırılmış tecrit uygulamaları nedeniyle, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 166 gündür açlık grevinde olduğunu hatılattı. Derya, “Hükümlü mahpus statüsünde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ve aynı hapishanede bulunan 3 siyasi mahpusun avukatları ve aileleriyle görüştürülmemesi insan hakları ihlalidir. Leyla Güven başta olmak üzere hapishanelerde siyasi mahpuslarının tamamına yakını, farklı tarihlerde başlamak üzere, İmralı hapishanesinde uygulanan tecrit politikalarını protesto etmek amacıyla süresiz ve dönüşümsüz olarak açlık grevleri eylemlerine başlamışlardır” dedi.      ‘Annelerin sesleri şiddetle bastırılmaya çalışıldı’   Açlık grevinde bulunan siyasi tutsakların anneleri ve yakınları bulunduğu cezaevi önlerinde endişe içerisinde beklediklerini kaydeden Derya, bu annelerin çatışmalı ortam nedeniyle evlerini, topraklarını, anılarını, umutlarını ve en çokta çocuklarını yitirmek istemediklerine dikkat çekti. Derya, tutsak yakınlarının canlarının gittiğini ve ‘ölümcül sessizliğin’ devam ettiğine işaret etti. Derya, “İşte bu nedenle sessizliğe karşı ses olmak dileğiyle Gebze Cezaevi önünde, kimseyi rahatsız etmeden barışçıl bir eylem yapıyorlar. 19 Nisan günü Gebze cezaevi önünde çocukları ölmesin diye sessizce oturan annelere, polis Türkiye’nin tarafa olduğu sözleşmelere aykırı biçimde bir saldırı gerçekleştirdi. Anneler, coplarla itildi, taciz içeren küfür ve tehditlere, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldılar. Olaydan bir gün sonra polis, aynı saldırıyı Kızıltepe’de gerçekleştirdi. Böylece bir kez daha bir 'anne sesi' şiddetle bastırıldı” ifadelerini kullandı.     ‘Polisler annelere cinsel tacizde bulundu’   Türkiye’nin 2014 yılında Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacı devleti olduğunu söyleyen Derya, bu sözleşmenin yaşamın her alanında ‘Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınlara yönelik şiddetin faillerin yargılanması ve cezalandırılması' görevini tüm imzacı devletlere yüklediğini hatırlattı. Derya, “19 ve 20 Nisan 2019 tarihlerinde, Gebze ve Kızıltepe'de kolluk kuvvetlerinin annelere, kadınlara karşı suç işlemiştir. Kadınlar darp edilmiş, fiziksel şiddet uygulayıp, 'hızlanın sizde enerji çok' diyerek açıkça cinsel taciz söyleminde bulunmuştur. Yasal değişiklerle kolluğa verilen yetkilerin sürekli genişletilmesi, yine haklarında etkin soruşturma yapılmaması ve suç teşkil eden fiillerin sürekli cezasız kalması, kolluk kuvvetlerini yetkilerini hukuk dışı ve keyfi bir şekilde kullanma hususunda cesaretlendirmiştir” diye vurguladı.    ‘İçişleri Bakanlığını istifaya davet ediyoruz’   Derya son olarak, “Bizler insan hakları savunucusu kadınlar olarak; Türkiye’nin altına imza attığı sözleşmelere uygun davranmasını talep ediyoruz. Amaçları sadece çocuklarının ölmesini engellemek, onların taleplerini dile getirmek olan annelere yapılan polis saldırısını kınıyor ve İçişleri Bakanını yaşanan bunca şiddet olayının ardından istifaya davet ediyoruz? Adli ve idari mercileri de sorumlular hakkında etkili bir soruşturma yürütmeye çağırıyoruz” diye seslendi.   ‘Anneler ve insan hakları savunucularına müdahale ediliyor’   Ardından konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Bataray da, Gebze ve Kızıltepe'de tutsak ailelerinin darp edilerek gözaltına alınmasını protesto etmek ve cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla avukat ve hak savunucularının Kızılay'da yapmak istenen açıklamaya polis saldırısına dikkat çekti. Rahşan, “Ankara’da bulunan arkadaşlarımız da aynen Gebze’de ki anneler gibi müdahaleye maruz kaldılar. Adalet Bakanlığı ve siyasi partiler ile görüşmeler yapılacaktı. Bu görüşmeler reddedildiği gibi insan hakları savunucularının Ankara’da yapmak istediği basın açıklaması da sert bir müdahale ile karşılaştı. Aldığımız bilgilere göre dört avukat arkadaşımız gözaltında, bazıları ise yaralı. Bu gidişat maalesef her gün yeni bir olay ve müdahale ile karşılaşıyor” dedi.   ‘Gidişat kaygı vericidir’   Uzun süredir toplumsal gösterilere ve basın açıklamalarına dönük müdahalelerin kaygı verici olduğunun altını çizen Rahşan, son bir haftadır gidişatın daha da kötüye gittiğinin altını çizdi. Rahşan, son olarak şunları kaydetti: “Yıllardır bu siyasi ve çatışmalı süreçlerde hep barış için çalışan ve demokratik mücadele veren anneler ve insan hakları savunucuları olmuştur. Onlarında bu kadar sert müdahaleye maruz kalmaları sadece güvenlik güçlerinin aldığı kararlar değil bir yerden yürütüldüğü ve siyasi iktidarın bu konuda niyeti bizi ciddi anlamda endişelendiriyor. Toplum büyük bir kutuplaşmaya doğru götürülüyor. Mahpusların açlık grevi taleplerine ses verilmesi gerekiyor.”