KESK'ten 'Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır' kampanyası 2019-04-19 12:53:22   ANKARA - "Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır" kampanyasının startını veren KESK, güvencesiz işsizliğe karşı  24 Mayıs'a kadar Türkiye'nin bir çok  yerinde eylem ve etkinlik yapacaklarını belirterek, kampanyalarını halka duyuracaklarını belirtti.     Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK)  başlattıkları "Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır" kampanyasına ilişkin KESK binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısının yapılacağı odaya, "Güvenceli İş, Güvenli gelecek" pankartı asıldı. Toplantıya,  Kamu Personeli Seçme Sınavı(KPSS) birincisi ve güvenlik soruşturmasından dolayı işe alınmayan Deniz Eren Demir, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimler Fakültesi  akademisyeni Nejla Kurul ve çok sayıda KESK üyesi katıldı. Açıklamayı KESK Eş Genel Başkanı  Aysun Gezen okudu.     'Son çıkan paket halkın vergi yükünü daha da artırdı'   Neoliberal politikaların hakim olduğu Türkiye'de emek ve yaşam mücadelesi veren milyonların sorunlarla 1 Mayıs'a gideceğini belirten Aysun, Türkiye'nin işsizlikte rekor üstüne rekor kırdığını söyledi. Aysun, "Enflasyona, düşüşe geçen büyümeden, üretime kadar tüm veriler ülkede yaşanan ekonomik krizin gittikçe derinleştiğini gösteriyor. Son olarak 10 gün önce açıklanan paketten halkın üzerindeki vergi yükünü daha da artıran, bu vergileri ve işçilerden emekçilerden zorla kesilen BES'i,  Kıdem Tazminatı, İşsizlik Fonu birikimlerini,  Hazine ve Maliye Bakanı'nın tabiriyle sermayeye-patronlara 'kanalize' etmeyi hedefleyen acı bir reçete daha çıkmıştır" dedi.     'Sendikalar bu yakıcı ihtiyaca cevap verme sorumluluğundadır'   IMF programı ile uyumlu paket, hem de hükümet çevrelerinde yapılan "Seçimden sonra ilk işimiz personel reformu olacak" beyanatlarının kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesi ve sosyal güvenlik olmak üzere son haklarının da tamamen ortadan kaldırılacak bir tehlikenin yaklaştığını belirten Aysun, "Yaşanan bu saldırı dalgası işçilerin ve emekçilerin birliğine, dayanışmasına, ortak talepleri için omuz omuza mücadele etmesine olan ihtiyacı her zamankinden daha yakıcı hale getirmiştir.  Dolayısıyla işçilerin ve emekçilerin haklarını koruma ve geliştirmekle görevli tüm konfederasyonların, sendikaların bu yakıcı ihtiyaca cevap verme görev ve sorumluluğu da artmıştır" diye konuştu.     Aysun, 24 Mayıs tarihine kadar sürecek olan,  "Güvencesizliğe son, Güvenceli İş, Güvenli Gelecek Haktır!" kampanyasının içeriğini, şöyle aktardı:   "*Bugünden itibaren konfederasyon ve sendika MYK üyelerinin katılımı ile kamu emekçilerinin yoğun olduğu illerden başlamak üzere işyeri ağırlıklı bir çalışma yürüteceğiz.   *Geniş katılımı iş yeri toplantıları, basın toplantıları düzenleyerek kamu emekçilerini kapımıza dayanan tehlikeye karşı göreve çağıracağız.   *Sadece kamu emekçilerini değil, kamu hizmeti alma hakkı tamamen ortadan kaldırılmak istenen başta dar gelirli yurttaşlarımız olmak üzere tüm halka ulaşmaya çalışacağız. Bunun için semt pazarlarından, kent meydanlarına kadar kampanyamızı anlatmaya, paneller, forumlar düzenlemeye çalışacağız.    *24 Mayıs 2019 Cuma günü Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı önünde yapacağımız kitlesel basın açıklaması ile kampanyamıza nokta değil, noktalı virgül koyacağız. "   'Atanmadan suçlu damgası yedik'   Ardından söz alan  KPSS birincisi Deniz Eren Demir,  Türkiye'de eğitim sisteminin sürekli tartışmalı olduğuna dikkat çekti. Deniz, "KPSS'de çok iyi olmanız veya çok iyi puan almanız bir şey değiştirmiyor. Önünüze üç kişi gelerek, sizlerin öğretmen olup olamayacağınızı belirliyor. Her gün bir  uygulama ile geleceğimizi görmememize neden oluyorlar. KPPS sistemine karşı çıkarken önümüze mülakat sistemi  geldi.  Ona karşı çıkarken de kendimizi dışarda bulduk.  Neyle suçlandığımızı bilemediğimiz halde atanmadan suçlu damgası yedik. Ama bunlara rağmen mücadelemizden vazgeçmedik" ifadelerinde bulundu.     'Yeniden umutlar filizlendi'   Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimler  Fakültesi'nden  KHK ile ihraç edilen Nejla Kurul da " Zor bir dönemden geçiyoruz. Gerçekten suçlu olduğumuz için değil de, keyfi suçlamalarla karşı karşıyayız. Zor bir dönem ve kötücül bir dönem yaşıyoruz.  Çok sayıda gazeteci, vekil, çocuk ve öğretmen cezaevinde.  Açlık grevleri yayılıyor, Kamuoyu  göremediği için yaşamı sorgulamayan bir eyleme girebiliyorlar.  Bunların etrafından kendimiz ve  hepimizi düşünmeye itiyor.  Bir nihilizmin içerisine sürükleniyoruz.  Demokrasi demeden, kızmadan birbirimizi dinlemek ve anlamaya çalışmak demektir. Gözlerimiz iyi görmüyor bu ülkenin  vatandaşı olarak.  Kutuplaşmadan dolayı  birbirimizi  göremiyoruz.  Ama bunları  seçimler ile  birlikte tersini çıkardık, birbirini gören insanların olduğunu fark ettik. Yeniden umutlar filizlendi" şeklinde konuştu.      Toplantı yapılan açıklamaların ardından son buldu.