‘Cezaevlerine ses verilmeli’ 2019-04-11 17:54:39   İZMİR - İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü Nehir Bilece, "Yaşama Ses Ver" sloganıyla gerçekleştirdikleri nöbet eylemi ile kritik aşamayı aşan açlık grevindeki tutsakların durumuna dikkat çekmeyi amaçladıklarını söyledi. Nehir, “Bağımsız bir heyet cezaevlerini ziyaret etmeli ve cezaevlerine ses verilmelidir” dedi.   İnsan Hakları Derneği’nin birçok kentte bulunan şube binalarında eş zamanlı başlattığı “Yaşama Ses Ver” sloganıyla gerçekleştirdiği nöbet eylemi devam ediyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in ve cezaevlerindeki tutsakların devam ettiği açlık grevlerine dikkat çekmek için yapılan nöbet eylemine ilişkin konuşan İHD Hapishane Komisyonu Sözcüsü Nehir Bilece Adalet Bakanlığı’nı altına imza atılan uluslararası sözleşmelere uymaya davet etti.   ‘Ege cezaevlerinde 435 tutsak açlık grevinde’   Nehir, Ege Bölgesinde bulunan Şakran, Ödemiş, Kırıklar, Bandırma, Kepsut, Denizli, Manisa, Akhisar, Menemen ve Muğla cezaevlerinde 35 kadın olmak üzere 435 kişinin açlık grevinde olduğunu ve birçoğunun kritik aşamayı aştığını söyledi. Açlık grevi eyleminin bırakılması halinde Vernike Korsekof ve benzeri hastalıkların oluşabileceğine dikkat çeken Nehir, İHD olarak yaşamı savunduklarını ve daha kötü sonuçlar olmaması için yetkilileri hukuka uymaya davet etti. Nehir, STK, dernek ve yurttaşlara çağrı niteliği taşıyan eylemin aslında herkese açık bir ortak nöbet olduğunu kaydetti. Nehir, Adalet Bakanlığı, Ceza Tevkif Evleri, cezaevi müdürleri, hak örgütleri ve STK’lerle görüşmelere devam edeceklerini ifade etti.    ‘Bir hak ihlali olan tecrit kaldırılmalıdır’   Nehir devamında şunları dile getirdi: “Mahpuslar ne kadar özgürlüğünden kısıtlanmış olarak tutulsa da insan olarak birçok hakkı var. Yaşam hakkı, görüşme hakkı, sosyal faaliyet hakkı gibi. Bu hakların yoğun olarak ihlal edilmesinden dolayı gerekli kurumlarla görüşmeye çalışıyor. Köklü bir kurum olduğu için devlet nezdinde de dikkate alınan bir kurum İHD. Bu sürecin en az risk ve hasarla atlatılması gerekiyor.”    ‘Türkiye birçok sözleşmeyi çiğnedi’   İHD’nin Euro-Med, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH), Human Rigt Watch (HRW) gibi birçok dernek ve kuruluşla temaslarının bulunduğunu belirten Nehir, Türkiye’nin imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHM) gibi birçok sözleşmeyi çiğnediğini söyledi.     ‘B-1 vitamini kompleks halde veriliyor’   Açlık grevleri sürecinde B-1 vitaminin saf halde verilmesi gerekirken kompleks halde verildiğini ve açlık grevinin başlarında da hiç verilmediğini kaydeden Nehir, bu nedenle hafıza kaybı, çift görme gibi rahatsızlıkların daha erken görüldüğünü sözlerine ekledi. Nehir, “Özellikle Bandırma’da Selda Taşkın ve Ekrem Gür’ün B vitamini kompleksine alerjisi var ve tüketemiyor. Dışardan alım gerçekleştirilmiyor. Akhisar Cezaevi’nde 12-13’den itibaren saf B-1 vitaminini kesti. Sonrasında da fahiş fiyata verdiği için alınamadı” dedi.   'İşkence ve kötü muameleden vazgeçilmeli'   İnsan hakları savunucuları olarak ÇHD, ÖHD, TİHV ve TTB gibi kurumlardan oluşan bağımsız bir heyetin Adalet Bakanlığı’nın bir yol açmasıyla cezaevlerine girmesini sağlaması gerektiğini üzerinde duran Nehir, “Gerek açlık grevi sürecinde hem hapishanelerin hem de mahpusların durumlarının tespiti belirlensin istiyoruz. Özellikle hekimlerin Malta ve Tokyo Bildirgelerine uymalarını hapishane idarelerini özellikle uluslararası sözleşmelere uymalarını, AİHS işkence ve kötü muamele yasağına uymaları göz önünde bulundurmalarını gerekiyor. Açlık grevindeki mahpuslara yoğun cezalar veriliyor, faaliyetlerini daraltıyorlar ve yaşamdan bağlarını koparmaya çalışıyorlar. Bunlar işkence ve kötü muameledir bunlardan vazgeçmelidirler” dedi.