‘Yaşama Ses Ver’ nöbeti başladı 2019-04-11 11:53:05   HABER MERKEZİ - İHD’nin tüm şubelerinde açlık grevlerine dikkat çekmek için eş zamanlı gerçekleştirilen “Yaşama Ses Ver” nöbeti başladı. Hak savunucuları ve tutsak yakınları tecridin kaldırılması için ellerinden geleni yapacaklarının altını çizdi.     İnsan Hakları Derneği (İHD), tutsak yakınları ile birlikte PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek için birçok şubesinde “Yaşama Ses Ver” sloganıyla eş zamanlı bir gün süreli nöbet eylemine başladı.    İzmir   İHD İzmir Şubesi’nde yapılan eylem  09.00 ile 21.00 saatleri arasında sürecek. Nöbet eylemini birçok sivil toplum kuruluşunun da gün boyu ziyaret etmesi bekleniyor.    ‘Yetkililer hukuka uymalı’   Nöbet öncesi konuşan İHD İzmir Şube Sekreteri Ahmet Çiçek, amaçlarının açlık grevinin 155’inci gününde olan Leyla Güven ve cezaevinde açlık grevinde olan tutsakların taleplerinin karşılanması olduğunu belirterek tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Açlık grevindeki binlerce tutsağın kritik aşamada olduğunu ve ölümlerin yaşanmasını istemediklerini söyleyen Ahmet yetkilileri görevlerini yerine getirmeye ve hukuka uymaya çağırdı.   ‘Sorumlu Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanlığı’   Tecride karşı 3 kez açlık grevine giren tutuklu Özkan Yaşar’ın annesi Hazal Yaşar ise açlık grevindeki tutsakların gün be gün eridiğini, cezaevinden bir cenazenin daha çıkması durumunda sorumlunun Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı olacağını kaydetti. Hazal, “Oğlum diyor ‘Öcalan üzerindeki tecrit kalkmayana kadar bırakmayacağız’ Adalet Bakanlığı tutukluların haklarını versin. Çocuklarımıza bir şey olursa ellerimiz yakanızda olacaktır” dedi.   Diyarbakır   İHD Diyarbakır Şubesi'nde de nöbet eylemi başlatıldı. Nöbette basın açıklaması yapılırken Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı destek amaçlı katıldı. Açıklamayı İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun yaptı.    ‘Tecridin kaldırılması için her türlü girişimler yapılmaktadır’   Açıklamada, İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan ve diğer 3 tutsak üzerindeki tecridin kaldırılması amacı ile 8 Kasım 2018 günü Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven tarafından başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemine Türkiye’de 100’ün üzerindeki cezaevinde binlerce tutsak tarafından sürdürüldüğü kaydedildi. İmralı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacı ile yaşamına son verenlerin toplumda üzüntü ile kaşılandığının ifade edildiği açıklamada, “Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki yaşam kutsaldır. İnsan hakları savunucuları olarak her koşulda yaşama hakkını savunuruz. Mahpusların sesi duyulmuştur. Demokratik kamuoyunun daha fazla duyarlı olması için gereken çalışmalar da yapılmaktadır. Dolayısıyla mahpusların tecridin sona erdirilmesi ile ilgili taleplerinin karşılık bulacağı bir noktaya elbette gelineceğini belirtmek isteriz” denildi.    ‘Bağımsız heyetlerin cezaevine girişine izin verilmelidir’   Tecrit gibi başta Bileşmiş Milletler (BM) Mandela kuralları olmak üzere Türkiye yasalarına bile aykırı uygulamaların son bulmasını gerektiğine dikkat çekilen açıklamanın devamında, siyasi iktidarın bir an önce sorumlu davranarak cezaevlerindeki tecridi kaldırmaya davet edildi. Açıklamada, “Gerek açlık grevcilerinin sağlık durumlarının izlenmesi, gerekse de taleplerin demokratik kamuoyu tarafından duyulduğunun ortaya konabilmesi için bağımsız heyetlerin ve bağımsız hekimlerinin cezaevlerine girmesine izin verilmelidir. Siyasi iktidar bu husustaki sorumluluğunu görmeli ve bir an önce bu talepleri karşılamalıdır.  Ayrıca uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda girişimlerde bulunmaya devam ettiğimizi, kısacası açlık grevinde bulunanların zarar görmemesi ve tecridin kaldırılması konusunda elimizden gelen tüm çabayı gösterdiğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak isteriz” ifadeleri kullanıldı.    İnsan hakları savunucuları saat 21.00’a kadar nöbet eylemlerini sürdürecek.    İstanbul   İstanbul’da da İHD Şube binasında bir araya gelen tutsak yakınları ve hak savunucuları nöbet eylemine başladı. “Nöbetteyiz yaşama ses ver, tecridi kaldır” pankartının asıldığı eylemde ilk olarak açıklama yapıldı. Açıklamayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Bugün yaşama ses vermek için buradayız. Hapishanedeki açlık grevleri kritik aşamaları geçti. Pek çok mahpus bugün yaşam hakkının ortadan kalkacağı kritik günler yaşamakta. Oysa bizler yaşam hakkının korunmasının devletin sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Buna ilişkin bugüne kadar yaptığımız pek çok girişimden, pek çok çağrıdan maalesef net bir cevap alamadık. Genel olarak hem hükümet yetkililerinde bir sessizlik var. Bu konuya dair bir duyarsızlık gözlemliyoruz” dedi.    Herkese eşit uygulama çağrısı   Toplumda da bir sessizlik olduğunu ifade eden Gülseren, “Biliyoruz ki bu hapishanelerde ciddi bir moral bozukluğu oluşturdu. Bu yüzden biz bugün hem hükümet yetkililerine hem de devlete sessimizi daha güçlü duyurmak istiyoruz. Açlık grevinin talebi olan hukukun bu ülkede eşit uygulanması noktasında, tecridin kaldırılması noktasında, bu talebin karşılanabilir olduğunu söylemek istiyoruz. Hapishanelerde yaşanan ve özellikle yaşama son verme eylemleri olarak karşımıza çıkan eylemlerin son bulması açısından da bu güçlü karşı duruşun önemli olduğunu düşüyoruz” diyerek hükümete yaşam hakkını koruma sorumluluğunu yerine getirme, tecridi kaldırma ve anayasayı herkese eşit uygulama çağrısı yaptı.   ‘Buna acil bir çare bulmalarını istiyoruz’   Ardından 1 Mart tarihinden bu yana açlık grevinde olan gazeteci Tuğba Bulut’un annesi Ayneta Bulut, kızı Tuğba ile birlikte oğlu Serhat Bulut’unda açlık grevinde olduğunu bilgisi verdi. Ayneta, çocukların sürekli kendilerine iyi olduklarını söylediklerini ifade ederek, “Onlar iyi olduğunu söylüyorlar. Ama biz hiç iyi değiliz. Buna acil bir çare bulmalarını istiyoruz. Biz evde yemek yapamıyoruz. O kadar genç açlık grevinde, gözlerini açamıyorlar, ben nasıl yemek pişireyim” diye konuştu. Ayneta, herkese seslenerek, kim elinden ne gelirse onu yapsın diye çağrı yaptı.   ‘Her hafta görüşlerine gidiyoruz’   Oğlu Ozan Hebun Sümeli açlık grevinde olan Naci Sümeli, açlık grevinde olan kimi tutsakların durumunun kötüleştiğini ifade ederek, “Her hafta görüşlerine gidiyoruz. Onlar şunu söylüyor; ‘yaşamak için bedenlerini açlığa yatırdık. Türkiye’nin kritik bir sorunun var ve devam ediyor. Buna dikkat çekmek için biz bu eylemi yapıyoruz ve amacımız bizim bu soruna dikkat çekmek. İçimizden herhangi birisinin ölmesi ya da sakat kalması gibi bir niyetimiz yok” dedi. Açlık grevinde olan tutsakların giderlerinin hepsini kendi karşıladığını söyleyen Naci, tutsakların maddi dayanışmaya ihtiyacının olduğunu söyleyerek bu konuda destek çağrısı yaptı.   21.00’a kadar sürecek olan nöbet eylemine ziyaretler devam ediyor. HDP İstanbul İl Eş Başkanı Cengiz Çiçek ve HDP’liler de nöbet eylemine bir ziyaret gerçekleştirdi.   Ankara    İHD Ankara Şubesi de “Yaşama ses ver” sloganıyla nöbet eylemine başladı. Eyleme, Sincan Kadın Kapalı Caezaevi’nde 107 gündür açlık grevinde olan Süheyla Taş’ın annesi Nezahat Taş, Barış annesi ve tutsak yakını Münübe Koç,  İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Tükdoğan, HDP Ankara İl Eşbaşkanı Hüseyin Gevher, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUHAD-FED) temsilcisi Mehmet Baytekin ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.   Nöbet devam ederken İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan tutsak yakınları ve kurum temsilcileri adına açıklama yaptı. Türkiye’de devam eden tecrit sorununu uzun süredir gündemde tutmaya çalıştıklarını belirten Öztürk, “Tabi tecrit söz konusu olduğu zaman İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit daha belirgin. F tipi hapishanelerindeki tecridi hepimiz biliyoruz; ama İmralı Hapishanesi’ndeki tecritten daha fazlası. Bir izolasyon.  Bu uzun zamandır bir sorundu. Bu soruna dikkat çekmek amacıyla hepinizin bildiği 8 Kasım’da Leyla Güven bir açlık grevi eylemi başlattı ve bu eylem hâla devam ediyor“ dedi.    ‘İnsani ve hukuki bir talep’   Açlık grevi eylemine başlayan ilk gurubun eylemlerinin 100 günü geride bıraktığına dikkat çeken Öztürk, bu durumun kendilerini kaygılandırdığını belirterek, şunları söyledi: “Açlık grevindekiler hükümete şunu söylüyor: Kendi kanunlarınıza uyun, infaz yasasına uyun, Mandela Kurallarına uyun ve tecridi kaldırın diyorlar. Buradaki talep insan hakları hukuku bağlamında ele alırsak insani ve hukuki bir talep. Ve elbette bu konun siyasi bir yanı vardır. Abdullah Öcalan’dan bahsediyoruz. Kürt siyasi hareketinin kendisini temsil ettiği bir kişiden Kürtler bakımından önemli bir şahsiyetten bahsediyoruz. Bu ülkenin yeniden barışa ihtiyacı var. Ve barışı yeniden konuşabilmek için bu tip ağır insan hakları ihlallerinin ve tecridin kaldırılması gerekiyor. Çok sayıda mahpus yaşamına son verdi. Buna karşı açıklamalar yaptık. Hiç bir mahpusun yaşamına son vermemesi gerektiğini ifade ettik. Bugün tekrar yeniliyoruz. Umarım sesimiz hapishanelere ulaşır.”   ‘Bir Kürt vekil açlık grevi yaptığında neden durumu konuşulmaz’   Açlık grevlerine ilişkin Bakanlık bürokratları ve Kamu Baş denetçileri ile görüştükleri bilgisini paylaşan Öztürk, siyasi iktidara sürekli olarak seslendiklerini ve çözüm önerisinde bulunduklarını kaydetti. Öztürk, “ Baskının ciddi derecede yaşandığı bir ortamda demokratik kamuoyu bunu yeterince dile getirmiyor olabilir. Bizler ‘yaşama ses ver’ nöbetini gerçekleştirerek  bu taleplerin konuşulmasını istiyoruz. Türkiye kamuoyunun artık bunu gündemine alması gerekiyor. Karşı da olabilirsiniz. Keşke, Leyla Güven Filistin milletvekili olsaydı. TBMM’deki vekillere sesleniyorum: Gerçekten Filistin vekili olması mı gerekir. Leyla Güven’i konuşabilme için. Bir Kürt vekil açlık grevi yaptığında diğerleri niçin onun durumunu konuşmaz. Sadece HDP’nin mi konuşması gerekiyor. CHP’liler, İYİ Partililer, AKP’liler niçin konuşmaz. Bakın şu anda 4 vekil açlık grevinde. Bir parlemento düşünün; 4 üyesi açlık grevinde hele bir tanesi kritik aşamada. Onun durumu konuşulmuyor. Bunu kabul edemeyiz. Bu ülkede gündeme gelmek için herhalde başka etnik ve inanç gruplarında olmak gerekiyor” İfadelerini kullandı.    ‘Kardeşim açlık grevi gündem olmazsa ölüm orucuna başlayacağını söyledi’   Ardından tutuklu yakınları ve kurum temsilcileri söz aldı. İlk olarak kardeşi Patnos Cezaevi’nde  47 gündür açlık grevinde olan Barış Annesi Münübe Koç konuştu.  Kardeşinin kalp hastası olduğunu söyleyen Münübe, kardeşinin son görüşmede kendisine açlık grevinin gündeme gelmemesi durumunda ölüm orucuna başlayacağını söylediğini aktardı.  Münübe, “Çok zayıflamıştı. Ayakta duracak halleri yoktu. Ses çıkarsınlar diyorlar. Biz sadece tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Talebimiz nettir’ dedi. Onların talebi bizimde talebimizdir” şeklinde konuştu.    ‘Süreç böyle devam ederse cenazeler çıkmaya devam edecek’   TUHAD- FED temsilci Mehmet Baytekin’de cezaevindeki tutsakların kendi kişisel talepleri için açlık grevinde olmadıklarına dikkat çekerek, “Türkiye’nin uluslararası yasalara uyması gerekiyor. Bu devlet hukuk devleti ise sosyal adaleti paylaşıyorsa, Kürtlere de bu adalet gereklidir. Bizim en büyük derdimiz seçim sürecinde açlık grevini gündemleştirememek oldu. 2012’de de açlık grevleri vardı. Ancak biz sokak sokak bunu gündemleştiriyorduk. Ama ne yazık ki; ülkemizde şu an olağanüstü şartlar uygulanmaktadır. Bu baskı ve zulme karşı ve normalleş bir an yaşanması için tecridin kaldırılması gerekiyor. Bu süreç böyle devam ederse cenazeler almaya devam edeceğiz“ dedi.    ‘Artık birleşik olarak ses çıkarılması gerekiyor’   HDP Ankara İl EşBaşkanı Hüseyin Gevher ise bütün cezaevlerinde ve Avrupa’da açlık grevi eylemlerinin devam ettiğini hatırlattı. Seçim sürecinde HDP olarak hemen hemen tüm etkinliklerde açlık grevlerinin seçim gölgesinde kalmaması adına gündemleştirdiklerine dikkat çeken Hüseyin, “Mevcut AKP-MHP Ergenekon iktidarı bu konuda oldukça ketum davranıyor. Hala bir işaret vermiyor. Ancak tüm demokratik kurumların ahlaki politik özellik taşıyan tüm kesimlerin vicdanına ses vererek ‘artık yeter’ demesi gerekiyor. En ufak bir tepkimiz şiddetin de ötesinde bir saldırı ile bastırıldığı bir süreçte başta ezilen Kürt toplumun buna sessiz kaldığı anlamına gelmemelidir. Bunca direnişten sonra ne isteniyor?. Açlık grevlerinin geldiği bu aşamadan sonra hala ne bekleniyor? Sözün bittiği noktadayız. Artık tepkilerin bütün demokratik kurumlarca birleşik olarak verilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.    Konuşmaların ardından nöbet eylemi basına kapalı olarak devam ediyor. Gün boyu İHD’ye birçok kurumun ziyaret etmesi bekleniyor.    Van   İHD Van Şubesi'nde de "Yaşama Ses Ver" sloganıyla bir günlük nöbet eylemine başlandı. Nöbet eylemi öncesi ortak basın açıklamasını okuyan Şube Yöneticisi Servet Ertak, tecrit ve açlık grevlerini hatırlatarak "Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki yaşam kutsaldır. İnsan hakları savunucuları olarak her koşulda yaşama hakkını savunuyoruz. Halen yüzün üzerindeki hapishanede binlerce kişi tarafından devam ettirilen süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinde gelinen aşama oldukça ciddidir. Gerek açlık grevcilerinin sağlık durumlarının izlenmesi, gerekse de taleplerin demokratik kamuoyu tarafından duyulduğunun ortaya konabilmesi için bağımsız heyetlerin ve bağımsız hekimlerinin cezaevlerine girmesine izin verilmelidir. Siyasi iktidar bu husustaki sorumluluğunu görmeli ve bir an önce bu talepleri karşılamalıdır"dedi.    Açıklamada, hak savunucuları olarak açlık grevi direnişçilerinin taleplerinin karşılanması için her türlü çaba içerisinde olunduğunun da altı çizildi.    Açıklamanın ardından nöbet eylemine geçildi.