Tutsak yakını: Halkımızdan ricam çocuklarımızın seslerini alanlara taşımaları 2019-03-25 09:08:15   DİYARBAKIR - Açlık grevi eyleminde olan oğlu Abdurrahman Kaynar’dan sonra evde yemek pişmediğini belirten baba Haşim Kaynar, oğlunun yaşamından endişe ettiğini belirterek, “Halkımızdan tek ricam, açlık grevlerine duyarsız kalmamaları ve başka ölümler olmadan çocuklarımızın seslerini alanlara taşımalarıdır” dedi.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle tutsak bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 8 Kasım 2018 tarihinde başlattığı ve tahliyesinin ardından evinde sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 138'inci gününe girdi. Aynı taleple Federe Kürdistan Bölgesi'nin Hewlêr kentinde HDP üyesi Nasır Yağız'ın eylemi 125, Strasburg'da 14 kişi ve Galler'de İmam Şiş'in eylemi 99, Mexmur'da İştar Meclisi üyesi Fadile Tok'un eylemi 65, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve HDP önceki dönem Hakkari Milletvekili Selma Irmak'ın eylemi 69, Kanada'nın Toronto kentinde Yusuf İba'nın eylemi 72, cezaevlerinde ise 16 Aralık'ta başlayan ilk grup tutsakların eylemi 100 gündür devam ederken, eylem 1 Mart itibariyle tüm cezaevlerine yayıldı.   Son 10 günde ise Tekirdağ 2 Nolu Cezaevi’nde Zülküf Gezen, Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde Ayten Beçet ve Ezurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde Zehra Sağlam yaşamına son vererek tecridi protesto etti.    ‘Çocuklarımızın talepleri alanlara taşınmalı’   Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak bulunan oğlu Abdurrahman Kaynar’ın 30 arkadaşı ile birlikte 1 Mart tarihinden bu yana açlık grevinde olduğunu belirten Haşim Kaynar, eylemcilere destek vermenin tek yolunun alanlar olduğunu vurguladı. Haşim, “Oğlum 4 yıl önce herhangi bir suç işlemeden hüküm giydi. Oğlumun yaptığı tek şey Kürt olmaktı. Oğlum Kürtçe eğitimciydi. Kürtçe yazdığı için tutuklandı.1 Mart’tan bu yana ise Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 30 arkadaşı ile birlikte açlık grevi eylemini sürdürüyor. Bini aşkın tutsağın başlattığı açlık grevine ses olmaya çalışıyorlar. Tek talepleri ise geç olmadan taleplerinin yerine getirilmesi. Oğlum açlık grevine girdiği günden bu yana evimizde yemek pişmiyor. Halkımızdan tek ricam, açlık grevlerine duyarsız kalmamaları ve başka ölümler olmadan çocuklarımızın seslerini alanlara taşımalarıdır” dedi.    ‘Açlık grevi eylemcilerinin durumu kritik’   Oğluyla 19 Mart’ta açık görüşte görüşen Haşim, cezaevi yönetiminin tutsaklara ve ailelere yönelik sert tutumuna değindi. Oğlunun sağlık durumunun ise kötü olduğunu gözlemlediğini dile getiren Haşim, şunları aktardı: “Sabah saatlerinde oğlumun görüşüne gittim. Cezaevi girişinde sıkı bir aramadan geçirildik. Her yerimizi didik didik aradılar. Tutumları sert ve vicdansızdı. Oğlum ise halsiz bir durumda görüş yerine geldi. Oğlum normalde her zaman iradeli ve güçlü dururdu yanımızda. Bu kez gözlerini hüzün bürümüştü. Benim üzülmeme de ayrıca üzüldüğünü görüyorum. Ama ben her hafta oğlumdan büyük güç alarak cezaevinden ayrılıyorum. Oğlum görüş boyunca arkadaşlarından bahsetti. Arkadaşlarının sağlık durumunun iyi olmadığını, kimi arkadaşlarının açlık grevi eyleminin 100’üncü gününde olmalarından kaynaklı ağız ve burunlarından kan aktığını, mide bulantılarının olduğunu, su, tuz ve limon haricinde hiçbir şey tüketmediklerini söyledi. Oğlum ayrıca dışarı ile iletişimlerinin kesildiğini, gazete ve TV gibi iletişim olanaklarının olmadığını da aktardı.”   ‘Kazanacağımıza dair olan umudumuz sonsuzdur’   Taleplerin alanlara taşınması gerektiğini vurgulayan Haşim, “Ben uykudan ve yemekten kesildim. Ne uyuyabiliyorum, ne yiyip içebiliyorum artık. Halkımız ayağa kalkmalı, bizlere sahip çıkmalılar. Sesimize ses olup taleplerimizi destek çıkmalılar. İçeri de çocuklarımız, dışarı da biz ebeveynler talepler yerine getirilinceye dek direnmeye devam edeceğiz. Kazanacağımıza dair olan umudumuz sonsuzdur” diye konuştu.