‘Tecridin kaldırılması toprağın yeşermesidir’ 2019-03-19 09:13:03 Rengin Azizoğlu  İSTANBUL- Tecride karşı başlatılan açlık grevlerinin, antidemokratik uygulamalara karşı bir direniş olduğunu ve herkesin sahiplenmesi gerektiğini belirten kadınlar, “Leyla Güven faşizme karşı buzkıran rolündedir. Tecridin kalkması toprağın yeşermesidir, Newroz’un gelmesidir. Barışın, insanlığın, eşitliğin, özgürlüğün anahtarı Sayın Öcalan’ın elindedir” dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi eylemi 132 gündür devam ediyor. Açlık grevi tüm cezaevlerine ve birçok ülkeye yayılırken, Diyarbakır’da HDP’li vekillerin de aralarında bulunduğu grup da eylemini sürdürüyor.   Tekirdağ Cezaevi’nde tutsak bulunan Zülküf Gezen ise tecridi protesto etmek amacıyla önceki gün yaşamına son verdi.    ‘Tecridin en yakın fotoğrafı Feminist Gece Yürüyüşü idi’   Tecridin sadece İmralı’da değil tüm Türkiye halklarına yönelik uygulandığını ifade eden Zübeyde İnce, “Topluma yaşatılan tecridin en yakın fotoğrafı 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü oldu. Taksim’e giden tüm yollar kapatılarak cezaevine çevrildi. Bu kadar baskı ve zulüm bir yerde patlayacak. Kimse demesin ki ‘İnsanları korkuttuk, sindirdik.’ Hiçbir canlı çırpınmadan can vermez. Bu suskunluğun arkasında büyük bir direniş olacaktır. Hiçbir zalim saltanatını sonuna kadar sürdürememiştir. Bugünün zalimleri de bir gün hak ettiği cezayı alacaktır. Tüm halklar, sıra kendilerine gelmeden bu zulme karşı dursunlar. Ucunda ölüm de olsa herkes onuruna sahip çıksın” dedi.    ‘Tecridin kalkması toprağın yeşermesidir’   Tecridin Türkiye’de yaşanan tüm sorunların temeli ve ana kaynağı olduğunu vurgulayan Aylin Karataş, “Sayın Öcalan, Ortadoğu’daki tüm halkların temsiliyetidir. Onun tecrit edilmesi bizlerin tecrit edilmesi, faşizm altında ezilmesi anlamına geliyor. Tecridin kalkması toprağın yeşermesidir, Newroz’un gelmesidir. Barışın, insanlığın, eşitliğin, özgürlüğün anahtarı Sayın Öcalan’ın elindedir. Açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiğinin bilincinde olmalıyız. Destek vermeli insanlara anlatmalıyız” diye konuştu.   ‘Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz’   Kürt halkının 40 yıldır çok fazla bedel ödediğini dile getiren Ferda Güneş de, yeni ölümler istemediklerini söyledi. Alevi, Hristiyan, Türk, Kürt,  Ermeni tüm halkların bir arada yaşamak istediğini belirten Ferda, “Devlet demek teklik demek değildir. Hem demografik hem inançsal anlamda farklılıkları göz önünde bulunduran bir iktidarla tanışmak istiyoruz. Var olmak istiyoruz. Bir süre önce Abdullah Öcalan’ın yanına kalan tutsakların telefon hakkına dair karar alındı. Tecrit, Anayasal sistemin kendisini inkar eden bir pozisyondadır. ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir’ ibaresi anlamını yitirmiş durumdadır. Bu kabul edilebilir olmayan uygulamalara karşı seslerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bir an önce kanalların açılmasını Leyla’nın taleplerinin gerçekleştirilmesini istiyoruz. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Leyla Güven faşizme karşı buzkıran rolü oynuyor’   Leyla Güven’in eylemini barışa olan özlem ve kararlılıkla okumak gerektiğini vurgulayan Pınar Türk ise, Kürt halkının hem bu topraklarda hem de Kuzey ve Doğu Suriye’de faşizme karşı verdiği mücadelenin barış için olduğunu kaydetti. Pınar, “Leyla Güven faşizme karşı bir buzkıran rolü oynuyor. İçeriden binlerce siyasi tutsak bu mücadeleye ses vermeye çalışıyor. Bize düşen ise bedenini açlığa yatıran yoldaşlarımıza daha güçlü ses vermek ve mücadelelerine ortak olabilmektir” dedi.