Beyazıt ve Halepçe anmasına polis saldırdı: Çok sayıda gözaltı 2019-03-15 16:13:37   İSTANBUL - Beyazıt ve Halepçe Katliamları için anma düzenleyen öğrenciler, zihniyetin değişmediğini ve faillerin korunduğunu belirtti. Açıklamadan sonra öğrencilere biber gazı ile saldıran polis, çok sayıda kişiyi darp ederek gözaltına aldı.    Beyazıt'ta bulunan İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde  16 Mart 1978 günü gerçekleşen bombalı saldırıda 7 öğrenci katledildiği Beyazıt Katliamı ile 16 Mart 1988'de gerçekleşen Halepçe Katliamı protesto edildi. Eczacılık Fakültesi önünde yapılan anmaya 78'liler Girişimi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Gençlik Örgütleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Anma 16 Mart'ta yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı.    'Yılmadık, yılmayacağız'   İlk olarak konuşan 78'liler Girişimi'nden Hüseyin Soylu, o gün verilen mücadeleyi dünyaya duyurmak için toplandıklarını söyleyerek o gün tek suçlarının ülkelerini sevmek ve ülkedeki gizli işgale karşı mücadele etmek olduğunu vurguladı. Hüseyin, "1947'de itibaren ülke gizli işgal altına girmiştir. Bu gizli işgal en son 15 Temmuz'da bizim o gün mücadele ettiğimiz Fettullah denilen çete ve onun sürüleri darbe yöntemiyle açık işgale dönüştürmek istemiştir. Ülkenin direnen insanlarıyla birlikte emperyalistler ve işbirlikçileri suç üstü yakalanmışlardır. Bugün emperyalistler ve işbirlikçileri ülkemizde şekil değiştirmektedir yoksa dünden hiçbir farkları yoktur. Bugün daha gelişkin olarak karşımıza çıkıyorlar. Emperyalistler sadece ülkemizde değil Halepçe'de Kürt vatandaşlarının üzerine bomba atmışlardır. Biz yılmadık, yılmayacağız" diye kaydetti.   'Adalet yoksa devlet çeteden ibarettir'   Ardından Beyazıt Katliamı dava süreci hakkında konuşan Savaş Sertataş da dava boyunca çok büyük engellerle karşılaştıklarını belirtti. Savaş, "Dava boyunca stajyer avukatların bile kimlik tespitlerinin yapılması çok uzun sürdü. İlgili kurumlardan gerekli desteği göremediğimiz için dava zaman aşımıyla sonuçlandı. Failler cezalarını çekmediği sürece bu olay kapanmayacak. Gençler bizden sonra da bu olayın peşini bırakmayacak. Eğer adalet yoksa devlet bir çeteden ibarettir" dedi.   'Mücadele etmeye devam edeceğiz'   ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil ise Beyazıt Katliamı'nın yükselen devrimci mücadelenin önünü kesmek, kitleleri sindirmek ve pasifize etmek isteyen egemen güçler  tarafından organize edildiğini hatırlattı. Kontrgerilla ve MHP'nin öncülüğünde örgütlenen paramiliter silahlı güçleri kullanıldığı katliamda 7 öğrencinin hayatını kaybettiğini söyleyen Gökmen, katliamdan 41 yıl geçmesine rağmen belli olan  faillerin  korunduğunu  ve cezasız bırakıldığını vurguladı. Tıpkı 1 Mayıs  1977 ve 12 Mart 1995 Gazi Katliamı gibi 16 Mart Katliamı'nın da sorumlusunun  devlet olduğunu kaydeden Gökmen, "Bu dava halkın vicdanında asla zamanaşımına uğramayacaktır. Bizler Çağdaş Hukukçular Derneği olarak, bir kez daha ilan ediyoruz; halka karşı işlenmiş tüm suçların sorumlularından hesap soruluncaya, kontrgerilla gerçekten ve tamamen tasfiye edilinceye kadar, yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.   'Katliam yapan katillerinizi unutmayız'   Gençlik Örgütleri adına açıklamayı okuyan Melda Karaoğlu,  şunları ifade etti: "Bugün  41 yıl sonra yine Beyazıt'tan, bir zamanlar bizimkilerin geçtiği yollardan ve oturduğu sıralardan haykırıyoruz. Ne katliam yapan katillerinizi unuturuz ne de mücadele etmekten vazgeçeriz. Bugün bu okulun kapısından içeriye giremeyen, geçinemeyip okuyamayan, üniversitede sesi kısılmaya çalışılan sıra arkadaşlarımıza çağrımızdır: kentlerin yağmalanmasına, doğanın talanına, emeğin sömürülmesine, cinsiyetçiliğe, asimilasyona, bilginin metalaşmasına, faşistlerin saldırılarına karşı birlikte mücadele edelim."    Açıklamadan sonra polis saldırdı   Açıklamanın ardından Vezneciler Metro durağına doğru yürüyüş yapmak isteyen öğrencilere polis biber gazı ve plastik mermi sıkarak dağıtmaya çalıştı. Polisin yoğun saldırılarına karşı dağılmayan öğrenciler, İstanbul Üniversitesi ana kampüsüne doğru yürüyüşe geçti. Önlerini kesen polis aralarında gazeteciler Buse Söğütlü ve Taylan Özvarış'ın da olduğu onlarca kişiyi darp ederek gözaltına aldı.