Figen Yüksekdağ: Kadınlar öncülüğündeki direniş özgürlük direnişidir 2019-03-08 12:29:58   HABER MERKEZİ - HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Sadece Leyla Güven’in ya da açlık grevci eylemcilerinin değil bütün Türkiye’nin hayatı tehlikede. Tam da bu nedenle Leyla Güven ve kadınlar öncülüğünde başlayan direniş; barış, demokrasi, özgürlük, kardeşlik direnişidir” dedi.    Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklu bulunduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde mektupla Gazete Karınca’nın sorularını yanıtladı. Türkiye’de kadınların maruz kaldığı baskılar nedeniyle her kadının farklı bir cezaevinde olduğunu belirten Figen, “Biz de duvarlara çarpıp yankılanan sesimizle 8 Mart’a selam duracağız” dedi.    ‘Tüm kötülüklere rağmen hayat her yerde devam ediyor’   Kadınların toplumdan, hayattan, siyasetten silikleştirilmeye çalışıldığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Figen, “Kadına yönelik şiddet, son yıllarda AKP- MHP koalisyonu tarafından tırmandırılan savaş, çatışma, gerilim ve kutuplaştırma siyasetine paralel olarak yükseldi. Toplum kaba zorla, baskı, yasak, tutuklama operasyonlarıyla ve her gün kışkırtılan nefretle yönetiliyor, ayrıştırılıyor. Şovenist, faşist saldırıların, algı yönetiminin bu denli tırmandırıldığı, demokratik dinamiklerin hapsedildiği bir süreçte kadına dönük baskı ve saldırılar da hız kesmiyor. Erkek ve devlet şiddetinin iç-içe geçtiği, birbirini kollayıp beslediği, kadın için karanlık bir dönem yaşanıyor” diye kaydetti.    ‘Leyla Güven, tarihi bir adım attı’   Leyla Güven’in başlattığı ve şu anda hem cezaevlerinde hem de yurt dışında çok sayıda ismin sürdürdüğü açlık grevi eylemlerine de değinen Figen, “Sevgili Leyla Güven Türkiye’de barışın yolunun açılması, ölüm siyasetine son verilmesi için çok tarihi bir öncü adım attı. Oturdukları rahat koltuklarında, şatafatlı, zengin saraylarda, iktidar sefası sürmek için halkları savaşa ve ölüme gönderen erkek siyasetçilerin yapmayacağını yaptı; kendi canını ortaya koyarak savaşa, acılara, şiddete, ölümlere yol açan tecridin kaldırılması için sorumluluk üstlendi. Onun ardından ayak izlerine basan hapishanedeki kadın tutsaklar, dünyanın dört bir yanından açlık grevi başlatanlar ve son olarak Türkiye’deki tüm cezaevlerinden sayısı bini aşan yeni katılımlarla Leyla Güven’in direnişi, kitlesel, uluslararası bir mücadele dalgasına dönüştü” şeklinde konuştu.    ‘Sadece Leyla değil Türkiye’nin hayatı tehlikede’   “Sadece Leyla Güven’in ya da açlık grevci eylemcilerinin değil bütün Türkiye’nin hayatı tehlikede” diyen Figen, “İmralı’daki tecrit kaldırılarak barışın, çatışmasızlığın önü açılmadığı, Kürtlere karşı inkar imha politikasına son verilmediği müddetçe, ülkede kriz, kutuplaşma, adaletsizlik ve ölüm bitmeyecek. Tam da bu nedenle Leyla Güven ve kadınlar öncülüğünde başlayan direniş yaşanabilir bir Türkiye direnişidir; barış, demokrasi, özgürlük, kardeşlik direnişidir” dedi.    ‘Umut, direniş, zafer…’   Figen cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine de dikkat çekerek şöyle devam etti: “Kandıra Hapishanesi’nde de süresiz açlık grevi yeni katılımlarla beraber devam ediyor. Grevci kadınlar arasında tutsak siyasetçiler Selma Irmak ve Sebahat Tuncel de bulunuyor. Sebahat Başkan’la aynı odada kalıyoruz. Ben size bunları yazarken grevde 49. Günü geride bırakıyordu. İnanılmaz gibi görünen bir coşku ve moralle açlık grevinde geçen günlerini ayağında top sektirir gibi sektiriyor. Onun da aklı yüreği Leyla başkan ve diğer grevcilerde. Yine bütün direnişçiler gibi kazanma hedefine kilitlenmiş olarak bizlere, halklarımıza güç ve enerji kaynağı oluyor. Bu arada O’nun, Selma Irmak’ın ve buradaki bütün açlık grevindeki kadınların selam, sevgi ve çağrılarını da ileteyim sizlere.    Umut, direniş, zafer…”   ‘Tek ses tek yürek kadınlar’   Figen tüm kadınların 8 Mart’ını kutlayarak sözlerini şöyle noktaladı: “Bütün kadınlara her gün 8 Mart bilinci, sevinci ve direnciyle güzelleşecek bir yaşam ve gelecek diliyorum. Bütün dünya kadınlarının Rojava’dan Avrupa’ya, Amed’den Amerika’ya tek ses, tek yürek olarak kadının tarihsel ve güncel haklılığının haykırdığı grevle, mücadeleyle yol aldığı 2019 8 Mart’ı, halklarımızın mücadele toprağına cemre düşen andır. Kadın baharını ve büyük insanlık baharını doyasıya yaşayacağımıza inancı hiçbir zaman yitirmeyelim.”