Şebnem Korur Fincancı: Leyla Güven riskli bir süreçte 2019-02-22 09:04:42   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Açlık grevi eyleminin 107’nci gününde olan Leyla Güven’i evinde muayene eden Profesör Doktor ve Akademisyen Şebnem Korur Fincancı, Leyla’nın riskli bir süreçte olduğunun altını çizdi. İnsan yaşamının değerli olduğunu vurgulayan Şebnem, “Taleplerine ses verilmelidir” dedi.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 107’nci gününde sürüyor. İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu'nun en son açıkladığı verilere göre, 60 cezaevinde 321 tutsak süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine devam ediyor. Açlık grevi süreçlerini, kritik aşamalarını ve B1 vitaminin önemini anlatan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, evinde muayene ettiği Leyla’nın durumu ile ilgili de konuştu.   ‘40’tan sonra kritik süreç başlıyor’   1990 ve 2000’li yıllar arasında birçok açlık grevi eylemine tanık olduklarını belirten Şebnem, “Tanık olduğumuz açlık grevlerinde özellikle 40’ıncı gününden sonra sıvı alımı ile ilgili sıkıntılar ile karşılaşmaya başladık. Sıvı alımındaki zorlanmaların kişilerin sağlık durumunu da daha fazla etkiliyordu. Fakat B1 vitamini alındıktan sonra yapılan çalışmalar ile birlikte özellikle sinir dokusu ve beyindeki koruyucu etkisini gördük. 40’lı günler kritik süreçler olmaktan çıktı. B1 vitaminin önemi de burada başlıyor zaten. B1 vitamininin koruyucu özelliğine rağmen kaslarda zayıflama oluyor ve buna bağlı olarak da güç kaybı oluyor. Harekette zorluklar ile karşı karşıya kalınıyor. Hareketsizliğe bağlı bir takım başka sorunlar da ortaya çıkıyor. Örneğin akciğerlerde sıvı birikimi, kalp fonksiyonları ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkıyor, bağırsak hareketleri azalıyor” diye ifade etti.    ‘B1 riskleri ortadan kaldırmıyor’   Tuz kullanımının önemli olduğunu ifade eden Şebnem, mineral açısından zengin tuzların kullanılmaması durumunda mineral eksikliğinin yaşandığını söyledi. Bu risklerle artık daha çok 100’lü günlerden sonra karşılaştıklarını belirten Şebnem, 100’lü günlerden sonra boyun hareketlerinde sorun yaşanmaya başlandığını, boynun başı taşımakta zorlandığını, görme bozukluğunun, göz kuruluklarının, ciltte kuruma, dökülme yaşandığının ve yatmaya bağlı yaraların oluştuğunu aktardı. Şebnem, yatmadan kaynaklı oluşan yaraların önüne geçebilmek için hava alan yatakların kullanılması gerektiğine işaret etti. “100’lü günlerden sonra riskli dönemler olduğunu söyleyebiliriz. En önemlisi ise B1 vitamini kullanılsa dahi sinir dokusunda oluşan hasarlardır. Sinir dokularının hasar görmesi ile yürümede zorluklar yaşanıyor ve bu zorluk düşmeyle sonuçlanabiliyor” diyen Şebnem, B1 vitamininin daha çok sıvı alımını kolaylaştırıcı ve sinir dokularını koruyucu bir özellik taşıdığını fakat riskleri ortadan kaldırmadığının altını çizdi.    ‘Cezaevi hekimlerine çok sorumluluk düşüyor’   Uzun süren açlık grevlerinde B1 vitamini kullanımının riskleri ortadan kaldıramadığını vurgulayan Şebnem, “Her insan biriciktir biliyorsunuz ve buna bağlı olarak herkeste farklı sağlık sorunları ile karşılaşabilinir. Herkeste illa aynı sağlık sorunları olacak diye bir kaide yok. Bu nedenle vücut kitle endekslerinin, tansiyon, şeker kontrollerinin mutlaka düzenli takip edilmesi gerekiyor. Özellikle cezaevi hekimlerine bu konuda çok fazla sorumluluk düşüyor. Yalnızca grev esnasında değil, uzun süreli grevlerin ardından yaşanan hasarlar da takip edilmeli. Örneğin 60’lı günlerden sonra insan vücudunda kalıcı hasarlar da oluşabilir. Dediğim gibi her insanda farklı sağlık sorunları görüldüğü gibi, grev sonrası da her insanda illa hasar kalacak diye bir şey söylemiyorum ama genellikle karşılaştığımız tablo bu oluyor. Düzenli kontroller ve mineral, şeker, sıvı alımının önemi de burada anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.   ‘Leyla için her dönem risk’   Leyla’nın durumu ile ilgili risk sürecinde olduğunu belirten Şebnem,  “Leyla Güven daha önce de açlık grevine girmiş, uzun süre çalışma yürütmesinden dolayı da bünyesi yorgun olan bir kadın ve şuan sağlık sorunları da yaşıyor. Leyla için her dönem risk dönemi. 100 günü geçmiş olmasından kaynaklı da sağlık sorunları yaşıyor. B1 vitamini almasından dolayı koruyuculuğu devam ediyor fakat riskler var. Bir sağlıkçı arkadaşımız düzenli olarak yanında duruyor, sıvılarını hazırlıyor, kasları için hareket ettiriyor. Fakat kaslarda güçsüzlük, tansiyon ve şeker düzensizliği, kan basıncında oynamalar gibi birçok sağlık sorunu yaşıyor” diyerek Leyla’nın riskli bir aşamada olduğuna dikkat çekti.   Şebnem Leyla’nın taleplerine kulak verilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Açlık grevleri ölmek için yapılan eylemler değildir. İntihar eylemi de değildir. Yalnızca sesini duyurmak için insanların başvurduğu bir eylemdir. İnsan yaşamının ne kadar değerli olduğunu bilenlerin duyarlılık göstermesi gerekiyor. Çok değerli bir yaşamın yitirilmesinin önüne geçmek gerekiyor” dedi.