Siyasetçilerden iktidar ve CPT'ye çağrı: Görevinizi yerine getirin 2019-02-11 09:02:37   Dilan Babat    ANKARA - EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan açlık grevlerinin haklı ve meşru olduğunu belirterek, tecride son verilmesi çağrısı yaparken, HDP'li Tülay Hatimoğulları da şu ana kadar CPT'nin sorumluluklarını yerine getirmediğini ve bu yüzden bu sürece gelindiğini söyledi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılmasıyla talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 96'ncı günü geride bıraktı. Leyla Güven ile aynı taleple cezaevlerinde ilk grubun başlattığı açlık grevi eylemi 58, HDP Hewler Temsilcisi Nasır Yağız'ın eylemi 83, Fransa'nın Strasbourg kentindeki 14 eylemcinin 57, Galler'de İmam Şiş'in 57, Maxmur'da iştar Meclis üyesi Fadile Tok'un eylemi 23,DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve HDP eski Hakkari Milletvekili Selma Irmak'ın eylemi 28'inci gününe girdi.    Emek Partisi (EMEP ) Genel Başkanı Selma Gürkan ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Leyla Güven ile birlikte cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ve tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    'Talepler iktidarın suçunu ortaya çıkarıyor'    Taleplerin esasında iktidarın suç teşkil eden uygulamalarına işaret ettiğini belirten Selma, "Şöyle ki hiç bir tutuklu ve hükümlünün, özel uygulamayla tecride mahkum edilmemesi gerekir ve aksi durum suçtur. Anti demokratikliğinden hiç kuşku duymadığımız mevcut Anayasa ve yasalara dahi aykırıdır. Ayrıca imzalanmış uluslararası sözleşmelere de uygun olmayan bir uygulamadır ve aynı zamanda bir insan hak ihlalidir" dedi.    'Tecrit barışçıl çözüm yaklaşımının reddidir'   PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin Kürt sorununa olan yaklaşımın bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Selma, bu uygulamaların siyasi sonuçlarının olduğunu belirtti. Selma, "Suriye politikasıyla ilişkili olarak Hükümet tarafından çözüm masası devrilmiş ve tecrit uygulamasıyla birlikte Kürt siyasetçilere ve seçilmişlerine karşı siyasi yargı süreci işletilmiş ve işletilmeye devam etmektedir. Son olarak Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel'e verilen cezaları bu tutumdan bağımsız ele alamayız. Kürt sorununun çözümünde Öcalan her seferinde barışçıl çözüm için rol alabileceğini ifade etmiştir. Buna rağmen tecrit uygulaması iktidarın barışçıl çözüm yaklaşımının reddini göstermektedir" ifadelerini kullandı.    ‘Açlık grevlerinin talepleri demokrasi mücadelesinin talepleridir’   Açlık grevlerinin kritik bir aşmaya geldiğinin altını çizen Selma, Hükümet’in bir an önce adım atması gerektiğini söyledi. Selma, "Bugün açlık grevlerinin talepleri demokrasi mücadelesinin talepleridir. Bu taleplerin karşılanması için aynı zamanda demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak ele alınmalıdır. Herhangi bir olumsuz sonuçla karşılaşılmadan Hükümet’in, zaten uygulanması suç olan tecridi kaldırması ve hukuksuzluklara, keyfi uygulamalara ve keyfi yargılamalara son vermesi gerekir" diye konuştu.     Yaşam hakkı en önemli haktır’   HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları da, "Türkiye'nin tabi olduğu sözleşmelerde ve kendi Anayasası’nda mevcut olan ilkelere göre, hiçbir insanın savunma hakkı ve avukat görüşme hakkı engellenemez. Fakat Sayın Öcalan'a dönük uzun yıllardır ağırlaştırılmış bir tecrit var. Bu tecridin ortadan kaldırılması için başlatılan açlık grevleri süreci esasen haklılığını koruyor. Yasalara baktığımız zaman bunun bir haklılığı ve meşruluğu vardır. Bu süreçte açlık grevlerinden kaynaklı tabutların çıkmasını istemiyoruz. Yaşam hakkı en önemli haktır. Leyla Güven'i ve onun ardından açlık grevine başlayan bütün arkadaşlarımızı yaşatmalıyız. Bu süreç vicdan sürecidir. Bu konuda Türkiye'deki ve bütün dünyadaki insan hakları savunucularının, demokrasiye ve özgürlüğe önem veren herkesin açlık grevinde olanlara sahip çıkması gerekir. Açlık grevinde olanları yaşatmak hepimizin sorumluluğudur" dedi.    'Biat etmeyen herkese tecrit uygulanıyor'   Tecridin toplumu etkilediğini özellikle de kadınları etkilediğini vurgulayan Tülay, "Türkiye ve Kürt kadın hareketinin çok kazanımları olmuştur. İktidarın bu dönemde kadın kazanımlarını yok etme savaşına girdiğini görüyoruz. Kadınlar üzerinde çok ciddi sokak ve iktidar baskısı var. Bu süreçte özellikle insanların sokağa çıkamadığı en basit bir basın açıklamasının yapılmadığı dönemde kadınlar, Türkiye'nin dört bir yanında sokaklara çıkıp AKP'nin önergesine geri atım attırmıştı. Şimdi AKP istismar yasasını yeniden gündeme getirdi. Başta kadınlar olmak üzere demokrasi güçlerine ve muhalefetin tamamına biat etmeyen her kesime tecrit uygulamaya başladı" diye belirtti.       'CPT görevini yapmış olsaydı bu süreç yaşanmazdı'   Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) tecride ilişkin sessizliğine tepki gösteren Tülay, şöyle dedi: "Faşizmin ağır baskıları ile karşı karşıyayız. İnsanların duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini engelleyen bir süreçten geçiyoruz. Bugün CPT görevini yerine getirmiş olsaydı, daha önce kendisine İmralı ile ilgili gönderilmiş raporlarda sağlıklı bir karar almış olsaydı bu süreç yaşanmazdı. Bu konuda CPT'yi göreve davet ediyoruz. Yüreği barıştan, özgürlükten en önemlisi yaşam hakkını savunan bütün kesimleri Leyla Güven'i ve arkadaşlarını yaşatmaya davet ediyoruz.”