HDK-A: Her kadın bu direnişi daha fazla sahiplenmeli 2019-01-26 11:07:08   HABER MERKEZİ - HDK-A Kadın Meclisleri Girişimi, Leyla Güven'in açlık grevinin 79'uncu gününde tahliye edilmesi ardından yaptığı açıklamada, "Bedenini açlığa yatırarak isyanı ve mücadeleyi büyüten Leyla Güven biz kadınları onure etmiştir. Şimdi artık her bir kadın bu direnişi daha fazla sahiplenme sorumluluğundadır." dedi.   Halkların Demokratik Kongresi- Avrupa (HDK-A) Kadın Meclisleri Girişimi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in tecridin sonlandırılması talebiyle başlattığı açlık grevinin 79'uncu gününde tahliye edilmesinin ardından bir açıklama yaptı.    Cezaevlerinde ve dışarıda açlık grevlerinin çığ gibi büyüdüğü bir direnişin yaşandığı belirtilen açıklamada, "Leyla Güven'in öncülüğünde gerçekleşen bu büyük direniş, AKP faşizminin yasakçı, zorba siyasetini teşhir ederek, geniş kitleleri daha derinden etkileyerek faşizme karşı mücadeleye çekiyor. Kitlesel açlık grevleri, talepleri bakımından net olarak baskıcı faşist rejime ve kirli savaşa karşı tutum almasından besleniyor. DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven'in hapishanede başlattığı süresiz açlık grevi eylemi kuşkusuz böyle bir öncü çıkışta belirleyici düzeyde rol oynadı. Leyla Güven, direnen, eşitlik ve özgürlük isteyen kadınların iradesini ve taleplerini temsilen önemli bir mücadele başlatmıştır" İfadelerine yer verildi.   'Tecrit sona ersin, talepler kabul edilsin'   Leyla’nın sağlık durumunun ciddi ve geri dönülmez bir noktaya ulaştığının belirtildiği açıklamada, "O'nun Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a yönelik 2 yılı aşkın bir zamandır uygulanan tecrit politikasına karşı başlattığı açlık grevi direnişi kritik bir aşamadadır. Her gün biraz daha sağlık durumunun kötüleştiği koşullarda tecridin sona erdirilmesine ilişkin talepleri kabul edilmelidir" diye belirtildi.    'Tahliye kararı tutuklanması gibi politiktir'   Leyla’nın tahliyesinin "direnişin geldiği kritik evre ve yarattığı etkinin basıncı ile" gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Mahkeme sürecinde hiç bir değişiklik olmamasına rağmen tahliye kararının alınması, şimdiye kadar tutuklu olarak tutulması gibi politiktir. Faşist iktidarın geçmiş hükümetlerden devraldığı ve 2000 ölüm orucu direnişlerinden devşirdiği bu devlet politikası Leyla Güven'in direnişini dışarıya taşıma ve sürdürme kararlılığı ile paçavraya çevrilmiştir.    Direnişçiyi salıvererek, direnişi etkisizleştirmek ve ölüm evlerine dönüşen hapishanelerden gelecek bir kötü haberin yaratacağı toplumsal etkiyi kırmak tanıdık bir politikadır. Faşist tek adam rejimine karşı direnişin meşruluğunu kuşanarak harekete geçen Leyla Güven bu kirli devlet politikasına karşı her yeri direniş alanına çevirme anlayışı ile tecridi parçalama kararlılığını sürdürmektedir.”   'Gücümüzü iradeleştirmenin zamanıdır'   Tecrit politikasına karşı direnenlerin selamlandığı açıklama şu ifadelerle son buldu: "Leyla Güven ve zindan direnişçilerinin taleplerini daha fazla sahiplenmek boynumuzun borcudur. Bedenini açlığa yatırarak isyanı ve mücadeleyi büyüten Leyla Güven biz kadınları onure etmiştir. Şimdi artık her bir kadın bu direnişi daha fazla sahiplenme sorumluluğundadır. Bu direnişi büyütmek için daha fazla öne çıkarak eylem gücümüzü iradeleştirmenin zamanıdır."