2 ay 4 gün ve tarihe düşen bir direniş 2019-01-16 10:02:18   HABER MERKEZİ - Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle kendi topraklarında mülteci duruma düşen halklara kucak açan ve güvenli bir liman olan Efrîn’e bombalar yağdıran operasyon birinci yılını dolduruyor. Barışmanın ve uzlaşmanın sembolü olan "zeytin dalı" ilk defa bir savaş operasyonunun adı olurken, Efrînlilerin tarihe düştüğü 58 günlük direnişe ise dünya gözlerini ve kulaklarını kapattı.   Türkiye'nin 20 Ocak 2018'de başlattığı Efrîn operasyonu birinci yılını geride bırakıyor. Savaş nedeniyle kendi ülkelerinde mülteci duruma düşen halklara kucak açan ve güvenli bir liman olan Efrîn’e bombalar yağdıran operasyona ise, barışmanın, uzlaşmanın sembolü olan "zeytin dalı" denildi. Efrînlilerin tarihe düştüğü 58 günlük direnişe ise dünya gözlerini ve kulaklarını kapattı.    Efrîn, bölünmüş Kürt coğrafyasının batı ucunda yer alan, zeytin ağaçları, ırmakları ve etrafını saran Kurmenç dağlarıyla (Cebel-i Ekrad) öne çıkan, tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleriyle tanınan Kürt, Süryani, Ezîdî, Çerkez, Türkmen, Alevi ve Arap halklarının yaşadığı adeta cennetten bir parça. Kurmênç dağları Kuzey Suriye’nin güneybatısında yer alır ve Efrîn'in bütün kasabalarını sur gibi çevreler. Tarih içinde önce Antakya Beyliğine, ardından Kilis’e bağlanan, Suriye kurulduktan sonra da Halep’e bağlı bir yerleşim yeri olan Efrîn, geride kalan 100 yıl içinde önemli gelişmeler sağladı.   Zeytin ticareti ile bölgenin önemli merkezi   Kurmenç dağlarının eteklerinden başlayan ve genişliği bazı yerlerde 10, bazı yerlerde ise 20 kilometreyi bulan Lêçe Ovası, Efrîn’in tarımsal üretiminde önemli bir yeri oldu. Ayrıca zeytin ve ürünlerine dayanan ticaret de bölgenin gelişmesine önemli katkılar sağladı. 2001 yılında Suriye rejiminin yaptığı nüfus sayımına göre Efrîn‘de 417 bin 254 kişi yaşıyordu. Ancak Efrîn, savaş sırasında güvenli bir bölge olması nedeniyle yoğun göç aldı ve kısa bir sürede nüfusu 1 milyonu geçti.     Efrîn’de ayrıca Cindires, Bilbil, Raco, Mabeta, Şera Şerawa, Şiye ilçeleri dışında, 7 kasaba ve 366 köy bulunuyor.   Savaştan, zulümden kaçanlar için güvenli bir liman oldu   Suriye'de yaşanan iç savaştan kaynaklı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi grupların Efrîn'e yönelik saldırıları yıllarca devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de, Efrîn ve Şehba bölgesine yönelik sürekli saldırılar düzenledi. 2012 yılından itibaren Cindirês ilçesi Halep ve Şêx Meqsûd hedef alınmaya başlandı. Tüm saldırılara rağmen 6 yıl boyunca topraklarını terk etmeyen Efrîn halkı, hiçbir bakıya karşı taviz vermedi. Cerablus, Bab, Ezaz, İdlib ve Halep kentlerinde sürekli bir göç durumu yaşanırken, binlerce insan evini barkını terk etme zorunda kalarak Efrîn bölgesine sığındı. Efrîn savaştan, ölümden, zulümden kaçanlar için hep güvenli bir liman oldu. İnsanlar buraya sığındı, Efrîn ise bu insanlara kucak açtı ve tüm kaynaklarını paylaştı.   Bu süre içerisinde Efrîn, kendi ülkesinde mülteci durumuna düşen halklara ev sahipliği yapan ve asayişi sayesinde olabildiğince güvenli, en azından DAİŞ’in nüfuz edemediği bölge oldu.    Barışın simgesi savaş operasyonun adı oldu!   İşte bu Efrîn, 20 Ocak 2018 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve bağlı gruplar tarafından hedef alındı. Gılgamış Destanı'dan 3 büyük semavi kitaplara kadar kutsal metinlerde yer alan Büyük Tufan rivayetlerine göre, Nuh Peygamber tufan biraz durunca, güvertesinden beyaz bir güvercin uçurur. Bu beyaz güvercin bir müddet sonra ağzında bir zeytin dalı ile döner. Böylece Nuh Peygamber, suların çekildiğini ve tufanın bittiğine kanaat getirir. Bundan dolayı beyaz güvercin ve zeytin dalı yıllardan beri evrensel barışın simgesi olarak kabul edilir.   Ancak Anadolu ve Mezopotamya topraklarında 6000 yıldan bu yana var olan, kutsal kitaplarda adı geçen, mabedleri kutsayan, efsanelere konu olan ölümsüz zeytin ağaçları, askeri taarruzlara kurban ediliyor ve dalı savaş operasyonlarının kod adı oldu. Savaşa, öldürmeye giderken, barışmanın, uzlaşmanın sembolü olan "zeytin dalı" denildi.    Bombalar yağdı, halklar Efrîn’i kucaklamak için koştu   Efrîn’de dağlar, yollar, araziler, zeytinlikler, bağ ve bahçeler, evler, barajlar ve tarihi yerler bombalanıyor, Efrîn ise, geri atmıyor ve 58 gün boyunca gösterdiği direnişle tarih sayfalarına geçiyordu. Bu süre zarfında kundaktaki bebekler, yeni yürümeye başlamış çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler ve gençler, canları pahasına Efrîn’i adeta sarıp sarmaladı. Bir zamanlar Efrîn’in kucak açtığı halklar ise, şimdi vefa borcunu ödemek için Şengal, Mexmur, Rakka, Cizir, Minbic, Kobanê ve Halep’den Efrîn’in yardımına koşuyordu.     Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndan yönetildi    Takvim yaprakları 20 Ocak 2018'i gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Efrîn'e yönelik operasyonunun fiilen başladığı duyuruldu. TSK ve hükümet yetkilileri, her fırsatta yaptıkları açıklamalarda Efrîn'e yönelik operasyonunun meşru müdafaa hakkı çerçevesinde gerçekleştirildiğini öne sürdü. Efrîn'e yapılan operasyon ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar tarafından Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki harekat merkezinden yönetildi.    Çatışmaların yaşandığı saatlerde Başbakan Binali Yıldırım ise basın kuruluşlarının yetkililerini bir araya getirerek toplantı gerçekleştirdi. Muhalif basın kuruluşları toplantıya çağrılmazken, ana akım medya kuruluşlarına 15 maddelik bir liste sunularak haberlerin hükümetin istediği çerçevede yapılması istendi. Ayrıca sunulan listede sivil kayıpların verilmemesi ve askerlerin moralini artıracak haberlerin yapılması üzerinde duruldu. Muhalif basın ise Hükümet tarafından basına sansür uygulandığı açıklamalarında bulundu.    Leyla Güven operasyona tepki gösterdi diye tutuklandı   Basına sansür ile yetinmeyen Hükümet, operasyona karşı yapılmak istenen eylem ve etkinlikleri de yasakladı. 21 Ocak'ta operasyona tepki göstermek için İstanbul Kadıköy'de eylem yapan ve gözaltına alınan 13 kişiden 11'i tutuklandı. Bugünlerde PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebi ile açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven de o süreçte operasyona tepki gösterdiği için tutuklanan isimler arasındaydı.    Yine dönemin HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve beraberindeki 17 kişi de "halkı sokağa dökmeye ve çatışma çıkarmaya çalışma" iddiasıyla, Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş ve 12 Halkevleri üyesi, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Türkmen o dönem operasyona karşı çıktıkları için gözaltına alınan kimi isimler oldu.    Tepki gösteren 845 kişi gözaltına alındı   Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi doktorlar da savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu yönünde yazılı bir açıklama yayınladı. Bunun üzerine merkez konsey üyesi doktorların tamamı gözaltına alındı. Doktorlar 6 günlük gözaltının ardından serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, doktorları yaptıkları açıklamalarından ötürü "terör sevicileri" ilan etti.    İçişleri Bakanlığı daha sonra yaptığı açıklamada, Efrîne yönelik operasyon ve sivil ölümlere tepki gösteren 845 kişinin sosyal medya paylaşımları ile "terör propagandası yapma, provokatif söylem, halkı kin ve düşmanlığa itme, dezenformasyon, karşıtlık verme, izinsiz gösteri" suçları işledikleri ve gözaltına alındıklarını, haklarında işlem yapıldığını ve kiminin ise tutuklandığını açıkladı.    Dünya kadınları Avesta Xabur'un adını duydu   Efrîn saldırılarına karşı ise Kürtler bulundukları her mecrada eylemler yaparak uluslararası çağrılar yaptı. Efrîn halkı da, bombardıman altında hemen hemen her gün sokağa çıkarak saldırılara olan tepkilerini dile getirdi. 27 Ocak günü dünya kadınları, Avesta Xabur'un adını Efrîn'de gerçekleştirdiği eylemle duydu. Avesta, Efrîn'in Cindires ilçesine bağlı Hemame köyünde yaşanan şiddetli çatışmalar sırasında yaşamını yitirdi.    Saldırılar altında 8 Mart kutlaması   Efrînli kadınlar, 8 Mart'ı saldırılar altında inatla kutlarken, egemenlere adeta Kürt halkının direnişini resmetti. Kadınlar, kent merkezinde gerçekleştirdikleri kitlesel yürüyüşle tepkilerini haykırdı. Efrîn halkı, saldırlar altında kentlerini korumaya çalışan evlatlarını her gün kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, diğer yandan da görkemli cenaze törenleriyle sonsuzluğa uğurladı.   Saldırıların devam ettiği günlerde yine Kuzey Suriye kentlerinden yüzlerce kişi Efrîn'e doğru yürüyüşe geçerek canlı kalkan oldu. Halkın ellerinde zeytin dalı ile yaptıkları eylemlere Türkiye'den ise barış eli yerine daha ağır saldırılarla cevap geldi.     257 sivil katledildi   Türkiye'nin ÖSO ile birlikte hareket ettiği ve adına "Zeytin Dalı” denilen operasyon, 18 Mart'ta Efrin kent merkezi, 24 Mart'ta ise ilçelerinin kontrolünün ele geçirilmesi ile sona erdi. Peki saldırılar sonucu ne mi oldu? Efrîn Sağlık Meclisi'nin verilerine göre, saldırılar süresince 257 sivil katledildi, 742 sivil ise yaralandı. Yaşamını yitiren sivillerden 37'sinin kadın, 45'inin ise çocuk olduğu tespit edildi. Yaralanan sivillerden ise 113'ünün çocuk olduğu açıklandı. Heyva Sor A Kurd da, sivil ölümlerin yüzde 90'ından fazlasının savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.    Tarihi yerler bombalandı   Yine operasyon süresince Efrîn'de bulunan birçok tarihi yer savaş uçakları ile bombalandı. Nebi Huri Kalesi, Endarê Tepesi ve Tapınağı, İki Kapılı Mağara, Elbiske Dağları ve tarihi Beradê Köyü, büyük hasar gördü.  Kent merkezine girilen gün ise Demirci Kava heykeli ÖSO tarafından yıkıldı.    Sivillerin tedavi edildiği hastane bombalandı   Operasyonun son günlerinde ise 16 Mart günü kentte yaralıların tedavi edildiği Avrin Hastanesi savaş uçakları ile vuruldu. TSK yapılan saldırıyı yalanlasa da, kentte bulunan gazetecilerin çektiği görüntülerde hastanenin vurulduğu ve bir kısmının yerle bir edildiği belgelendi. Hastanede tedavi gören sivil ve yeni doğan bebeklerin, saldırılar sonucu halkın kendi imkanları ile güvenli bölgelere taşındığı daha sonra Efrîn Kantonu yetkilileri tarafından açıklandı.     Saldırılara uluslararası sessizlik   Efrîn operasyonuna başta Rusya destek sunarken, Amerika ise sessizliğe büründü. Fransa, saldırıların durdurulması çağrısı yapsa da cılız bir sesle yapılan çağrı havada kaldı. Hollanda'da önce operasyonunun durdurulması çağrısı yaptı ardından ise Türkiye'nin yaptığının meşru olduğunu savunarak operasyonunun arkasında durdu. Almanya'da operasyon karşısında iki taraflı davranmayı tercih ederek, bir yandan Türkiye'ye askeri destek sunarken, bir yandan da operasyonun durdurulması için parlamento tarafından cılız çağrılar yapıldı.