Serpil Kemalbay'dan İmralı görüşü yorumu: Çözüm değil yatıştırma hamlesi 2019-01-16 09:01:01   ANKARA - Uzun süredir ne ailesi ne de avukatlarının görüşemediği Abdullah Öcalan’ın kardeşiyle görüştürülmesini "geçiştirme ve yatıştırma" olarak nitelendiren HDP’li Serpil Kemalbay, “Sorunların çözümüne yönelik değil, kendi üstlerindeki baskıları azaltmaya yönelik bir hamle. Cezaevlerindeki, sokaklardaki direnişin önünü kesmek için yapılan bir görüşmedir. Sayın Öcalan'ın bütün haklarının iade edilmesi gerekiyor" dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilli Leyla Güven’in tutsak bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 70’inci gününde. Eylemin, cezaevleri başta olmak üzere bölge kentleri, Türkiye, Avrupa ve Federe Kürdistan Bölgesi’ne yayılması dolayısıyla 2 buçuk yıl aradan sonra 12 Ocak günü İmralı'da bir görüşme gerçekleşti.    Mehmet Öcalan'ın kardeşi PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı göreşme sonrası gözlerin çevrildiği cezaevleri ise, "tecrit sürdükçe eylemlerinin de süreceği" mesajını verdi. Devam eden tecridi ve son gelişmeleri değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Leyla Güven’in Türkiye'deki çözümsüzlük politikalarına karşı bir direniş kapsını araladığını belirtti.    ‘Türkiye’nin çözüm bekleyen sorunu var’   Leyla Güven'in eyleminin kritik aşamayı geçtiğini ve ciddi sağlık sorunlarının başladığını kaydeden Serpil, "Bu direniş Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrittin kaldırılmasına yönelik bir direniş. Fakat direnişin kapsamı ve anlamı oldukça geniş. Bütün Türkiye halklarını ve Ortadoğu halklarını ilgilendiren bir talebe sahip. Türkiye'nin bir sorunu var ve bu sorun özellikle yüzyıllara yakın çözüm bekleyen bir sorun” dedi.    ‘Bu sorun tek adam rejimine karşı olan herkesin sorunu’   Leyla Güven'in başlattığı direnişin başta Türkiye olmak üzere hegemonik dünya güçlerin çatışma, savaş ve inkara dayalı politikalarını teşhir ettiğini ifade eden Serpil, “Açlık grevleri özgürlük taleplerini yükseltme adına yaygın bir şekilde başvurulan ve zindanlarda ortaya koyulan bir eylem şeklidir. Bu eylem barışçıl bir eylem şeklidir. Bu sessiz çığlık bütün vicdanlara da seslenmektedir. Kutuplaştırma politikaları başkalarının acılarını hissetmemeyi getiriyor. Toplumlarda bir gidişatın olduğunu görüyoruz. Bu yabancılaşamaya bir sesleniştir. İnsan bedeni üzerinde herkesin empati yapmasını, herkesin Türkiye'nin demokratik bir şekilde eşit olduğu bir toplumda yaşanılabileceğini ve sorunlarla yüzleşilmesi gerektiğini söylüyor. Bu yüzleşmeye bir davettir. Görmemezlikten gelerek hiçbir sorunu çözemeyiz. Sorunların ne olduğu bellidir, bu sorun sadece Kürt halkının sorunu da değildir. Bu sorun özgürlüğü talep eden, tek adam rejimine karşı olan herkesin sorundur” diye konuştu.    'Leyla Güven’in yükselttiği direniş dönüştürmeye davet ediyor’    İnsanca yaşayabilmek için Leyla Güven'in sesine ses olunması gerektiğinin altını çizen Serpil, iktidarın insanları sessizleştirerek savaş politikalarını devreye soktuğunu dile getirdi. "Bugün Türkiye'de anti demokratik bir Anayasa bile yok sayılıyor” diyen Serpil, bunun temel sebebinin ise Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğunu söyledi. Serpil, “Türkiye halklarının, emekçilerin ve kadınların taleplerini susturmak için savaş politikaları devreye sokuldu. Çözümsüzlüğü getirmek için herkesin sesi kesiliyor, herkesin hakları gasp ediliyor. Yurttaş olanlar ve olmayanlar var. Tek adam rejimini kabul etmiyorsanız yurttaş olarak görülmüyorsunuz. Leyla Güven'in yükselttiği mücadele aslında bu potanın tamamını kapsayarak, dönüştürmeye davet ediyor. Hiçbir sorun kendi kendine çözülmez ancak halkların mücadelesiyle çözülür. Bunun için Leyla Güven'in başlattığı bu direniş aslında özgürleşme iradesinin ışığıdır" ifadelerini kullandı.    ‘Devlet hukukuna bağlı kalırsa tecrit kalkar'   Leyla Güven'in eylemine desteğin sadece HDP’nin görevi olmadığını belirten Serpil, açlık grevlerine ses vermenin herkesin sorumluluğu olduğunu ifade etti. Serpil, şöyle dedi: “Bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bir an önce bu yetmezliği aşıp Leyla Güven'in sesine ses katmak zorundayız. Bu sadece HDP'nin sorumluluğunda değil herkesin sorumluluğundadır. Leyla Güven haklıdır tecrit kalkmalıdır. Tecrit zaten bir insanlık suçudur, bu insan hakları normlarında da yasaklanmıştır. Hiçbir insan tecrit edilemez, kaldı ki aslında talep edilen şey hukuk normlarına dönmektir. Hukukta yer alan hakların tanınmasıdır. Sayın Abdullah Öcalan’ın ailesi, avukatları ve sivil örgütleri ile görüştüğü zaman inanıyoruz ki barış ve demokratik zeminde yeni imkanlar ve yeni kanalar açılacaktır. Türkiye devleti hukuku izlerse, hukukuna bağlı kalırsa tecrit sorunu ortadan kalkar ve hukuki süreç başlamış olacaktır. Bu süreç doğal olarak demokratik bir sürecin çözümü için demokrasi adımların atılması için bir fırsata dönüşür."    ‘Sayın Öcalan'ın bütün haklarının iade edilmesi gerekiyor’   İmralı Adası’nda gerçekleştirilen görüşmeye dikkat çeken Serpil, yarım saatlik görüşmeden tecridin kaldırılmadığı sonucunun çıktığını söyledi. Serpil, "Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler hiç kimsenin lütfuna bağlı olmamalıdır. 3 yılı aşkın bir süredir bir tecrit var. Bir insanın hiç kimseyle mektuplaşmaması, telefonlaşmaması, avukatları ile görüştürülmemesi böyle bir yaşam sürdürebilir bir yaşam değildir. Bu ceza içinde cezanın uygulanmasıdır. Cezaevlerinde yükselen açlık grevlerinin önünü kesebilmek ve sokaklardaki halk direnişinin önünü kesebilmek için böyle bir görüşme yapıldığını düşünüyorum. 'Alın bakın Abdullah Öcalan'ın sağlığı yerinde' denilmesi ve yarım saatlik bir görüşme bu taleplerin karşılandığı anlamına gelmiyor. Bu talepler oldukça ciddi talepler ve bu talepler hukukun bir an önce devreye sokulması gerektiğini belirtiyor. Hukukun bir an önce devreye sokulması ve Sayın Öcalan'ın bütün haklarının iade edilmesi gerekiyor" diye belirtti.    'Yarım saatlik görüşme geçiştirme ve yatıştırmadan ibaret'   Görüşmeden sonra gözlerin çevrildiği tutsaklardan “açlık grevi direnişlerine devam” açıklamasının geldiğini kaydeden Serpil, yarım saatlik bir görüşmenin yetersiz olduğunu vurguladı. Serpil, şöyle devam etti: "Leyla Güven'den de aynı içerikte bir açıklama geldi. Biraz geçiştirme ve yatıştırma çerçevesinde yetersiz bir görüşme. Zaten düşündüğümüz zaman günlerce, yıllarca ‘koster bozuk’ gerekçesiyle bu görüşmeler yapılmıyor. Sudan gerekçelerle Sayın Abdullah Öcalan haklarından yoksun bırakılıyor. Sonra bir anda telefon edilerek 'gelin görüşebilirsiniz' deniliyor. Bu aslında tek adam iktidarının ne kadar tehlikeli olduğunun göstergesidir. Sorunların çözümüne yönelik değil, kendi üstlerindeki baskıları azaltmaya yönelik bir hamle. Bu açlık grevleri daha da yaygınlaşarak devam edecek. Bir an önce iktidarın Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son vermesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemlerde zindanlardan gelecek kararlar önümüzdeki tabloyu netleştirecek. Zindanlarda başlayan ve sokaklarda devam edecek mücadeleyi en doğal hak olan hukuki hakların verilmesi ile durabilecek."