'Leyla Güven herkes için direnişte, sesine ses olmalıyız'

  • 13:19 10 Ocak 2019
  • Siyaset
ANKARA - Açlık grevinin  64. gününde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in herkes adına direnişte olduğuna dikkat çeken HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir,  "Leyla Güven kritik bir aşamada.  Leyla Güven'in sağlık sorunun ilerlemeden taleplerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu talepler karşısında sessizliğe gömülenler, aksi bir durumda yaşanacak olumsuzlukların vebali herkesin omzundadır" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi Sözcüsü ve Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, 9 Ocak 2013'te Paris'te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ın katledilmesinin 7.yılına ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle başlattığı açlık grevinin 64'üncü gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in durumuna ilişkin HDP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
 
Toplantının yapıldığı salona,  "Leyla Güven Haklıdır Tecrit Kalkmalıdır" yazılı Leyla Güven'in fotoğrafının bulunduğu pankart asıldı.
 
'Bu katliam Kürt sorunun tarihsel gelişimi ile yakından alakalıdır'
 
Dirayet konuşmasına 9 Ocak'ta Paris'te katledilen Sakine, Leyla ve Fidan'ı anarak başladı. Dirayet, "Üç devrimci kadının katledilişinin 7.yılıydı. Saygıyla anıyorum. Elbette bu Paris'te gerçekleşen katliam sıradan tesadüfi bir katliam değildi. Kürt sorunun tarihsel gelişimim ile yalında bağlıdır. Kürtlerin özgürlük talebine geliştirilen bir katliam oldu. Çözüm süreci ilk defa masada konuşulmaya başlandığı sırada Sakineler tam da bu şiddet paradigmasında ısrar eden Kürtlerin özgürlük talebi karşısında asimilasiyon politikalarını dayatanlar tarafından katledildi" dedi.
 
'Aradan 100 yıl geçse de halklarımız bu cinayetin peşini bırakmayacak'
 
Bu katliamın eski paradigmada ısrar etme anlamı taşıdığını belirten Dirayet, "Aradan altı yıl geçmesine rağmen failler korunmaya devam ediyor. Katliamın tetikçisi Ömer Güney'in ne şekilde nasıl işlediğine dair açık ve net deliller mevcuttur. Bunlar artık bir iddia değil, hakikatin kendisidir. Fransız makamlarının yürüttüğü çalışmalardan benzer deliller var. Türkiye'den ilgili makamlardan belge talep ettiklerini ancak Türkiye'nin vermediğini biliyoruz. Ortada sadece bir tetikçi varmış gibi yansıtıldığını bizler çok iyi biliyoruz. Bizim 6 yıldır ısrarla Meclis gündemine getirdiğimiz soru önergelerinin kabul edilmesi ve araştırma komisyonu kurulması gerekiyor. Dün verdiğimiz önerge AKP tarafından reddedildi. Biz bu komployu kuranların kim olduğunu biliyoruz. Aradan yüz yılda geçse de halklarımız bu cinayetin peşini bırakmayacaktır" ifadelerini kullandı. 
 
'Yaygın şiddet son altı yıldır devam ettiriliyor'
 
Kadın Meclisi olarak 9 Ocak'ın katliamlara karşı uluslararası eylem günü olarak kabul edilmesini talep ettiklerini vurgulayan Dirayet, konuşmasının devamında şunları dile getirdi: "Bu sistemli yaygın şiddet son altı yıldır ısrarla devam ettiriliyor. Yine Pakize, Fatma, Seve bu komplo siyaseti sürdürenler tarafından katledildi. Yine kadınların bedenleri sokakta teşhir edildi. Binlerce kadın cezaevinde rehin tutulmaya devam ediliyor. Bu kadın siyasetinden duyulan kaygının bir göstergesi. Kadınlara yönelik şiddet yeni gelişen bir şey değil, ancak özellikle AKP iktidarı döneminde bu şiddetin çok planlı ve sistemli bir şekilde desteklendiği ve kadın kazanımlarına el konulmaya çalışıldığı hakikat olarak ortada. Bu sistemli şiddet ve katliam politikaları kadın öncüleri hedef olarak gündeme getirdi. Bu altı yıllık süreç içerisinde bu şiddet kadın hareketlerinin de dışına taşınarak sözünü söyleyen bireylere muhalif kadınlara indirgenmiştir."
 
 'Bugün herkes bu şiddetten nasibini alıyor'
 
Cumhurbaşkanı'nın en son bir kadını da gündemine alarak tehdit etmekten geri durmadığına dikkat çeken Dirayet, "Bugün herkes bu şiddetten nasibini alıyor. Kadınların yaşam alanlarını belirledikleri her yerde ciddi bir şiddetle karşı karşıya.  En son akademisyen Ceren Damar katledildi. Yine yurtdışında okuyan iki genç kadın bu erkek şiddetin mağduru oldu. Bugün bu erkek şiddeti artık sınır tanımayan bir noktaya geldi. Bunlar sıradan tesadüfi olaylar değil. Sırtını AKP'ye dayayan erkeklerin işlediği cinayetler olarak görmek lazım. Dün yine bir trans kadın polis tarafından katledildi. Tüm bunlar AKP ve MHP'nin kadın düşmanı politikaları ile doğrudan alakalıdır. Biz bu şiddeti teşhir etmeye devam edeceğiz"diye konuştu.
 
'Leyla Güven'in sağlık durumu kritik bir aşamaya geldi'
 
 Açlık grevinin 64. gününde olan Leyla Güven'in durumuna dikkat çeken Dirayet, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletvekilimiz Leyla Güven 64 gündür açlık grevinde. Leyla Güven eylemini, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde derinleşen tecride karşı sürdürüyor. Sağlık durumu kritik bir aşamaya geldi. Epey zamandır avukat görüşlerine de çıkamıyor. 4- 5 gün aradan sonra dün görüşme gerçekleştirdiler. Sağlık durumuna dair ciddi kaygılarımız var. Elbette ki Leyla Güven'in bu tarihsel direnişi sadece Leyla ile sınırlı kalmadı. Hevler'de, cezaevlerinde ve Avrupa'da devam ediyor. Biz Türkiye cezaevi tarihini biliyoruz. Mücadele kadar katliamlar tarihidir. Benzer bir katliamın yaşanmaması gerektiği konusunda herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz. İktidarın sessizliğe gömülen pozisyonundan bir an önce vazgeçmesi ve taleplerin hızlıca kabul edilmesi gerekiyor."
 
'Tutsaklarda Leyla Güven'de bu hakikatı biliyor'
 
30'a yakın cezaevinde 100'den fazla tutsağın açlık grevinde olduğunu hatırlatan Dirayet, "Türkiye'de cezaevleri toplama kampına dönmüş durumda. Tutsaklar yaşadıkları bireysel hak ihlalleri için değil, bir hakikate dikkat etmek için 'talebi talebimizdir' sloganına dikkat çekmek istediler. Sayın Abdullah Öcalan üzerinde derinleşen sadece İmralı tecridi ile sınırlı olmadığını tutsaklar çok iyi biliyor. Bugün Türkiye'nin demokratikleşmesine barışın halklar arasında yaygınlaşmasına yönelik bir tecridin geliştirildiğini biliyoruz. Bu direnişin kendisi geleceğe yönelik bir direniş. Tutsaklar da Leyla'da bu hakikati biliyor" dedi.
 
'Leyla Güven'in sesine ses vermeliyiz'
 
Dirayet, devamında şöyle konuştu: "Bugün Ortadoğu ve Suriye üzerinden Kürt düşmanlığı üzerinden savaş çığırtkanlığı yapılıyor.  Sayın Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin nasıl ön açıcı olduğunu biliyoruz. Bugün tecridin kendisi sadece İmralı'da politik bir şahsiyete değil, ülkenin 100 yılına mal olacak bir politikayadır O yüzden bunu kırmak aynı zamanda bu ülkenin demokratikleşmesini talep etmektir. Biz 64 güne varan açlık grevi talebinin toplumsallaşması özellikle kadınların durduğu her yerde bu mücadeleyi sahiplenme ve Leyla Güven'in sesine ses vermeye çağırıyoruz. Leyla Güven'in siyasette geliştirdiği perspektif biz kadınlara bir yol göstericidir. Kadınlar olarak Leyla Güven'i sahiplenmek ve etrafında buluşmak durumdayız" İfadelerini kullandı.
 
'Leyla Güven herkes adına direnişte'
 
Leyla Güven'in herkes adına direnişte olduğunun altını çizen Dirayet, "Leyla Güven kritik bir aşamada bizlerin bir an önce adım atmaya ve Leyla Güven'in sağlık sorunun ilerlemeden taleplerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu talepler karşısında sessizliğe gömülen AKP iktidarıdır. Aksi bir durumda yaşanacak olumsuzlukların vebali herkesin omzundadır. Buradan bir kez daha Leyla Güven'in sesine ses olacağımız dile getiriyoruz" dedi.