Pervin Buldan: Erkek iktidarın baskısı bizi yıldıramaz 2021-03-09 14:25:54     ANKARA - HDP Kadın Grubu toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, erkek iktidarın hiç bir baskısı ve tehdidinin kendilerini yıldırmayacağını belirterek, “Gelin meclisi erkek meclisi olmaktan çıkartalım” diyerek parlamentodaki tüm kadınları ortak mücadeleye çağırdı.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan 8 Mart dolayısıyla Kadın parlamento grubunun katılımıyla Meclis’teki haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.   Kadınlara ayrılan grup toplantısına, Rosa Kadın Derneği, Migros işçileri, Barış Anneleri, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, HDP Ankara İl Kadın Meclisi üyeleri katıldı. Kadınlar "adalet" yazılı maskeler ile toplantıya katılım sağlarken, Meclis sıralarında tutsak siyasetçilerin fotoğrafları yer aldı. Pervin'in konuşması öncesi kadın mücadelesinin yer aldığı kısa bir sinevizyon gösterimi izletildi.   ‘İsyanımız özgürlüğümüz' diyen kadınları meydanları mora boyadı’   Tüm engellemelere rağmen kadınların rengi, coşkusu, umudu ve direnci ile “İsyanımız özgürlüğümüz için” diyerek alanları, meydanları bu 8 Mart’ta da kadın rengine boyandığını belirten Pervin, “Buradan tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Selam olsun mücadele eden tüm kadınlara. Selam olsun Figen Yüksekdağ’a, Leyla Güven’e, Sebahat Tuncel’e, Gültan Kışanak’a, Aysel Tuğluk’a, Gülser Yıldırım’a, Çağlar Demirel’e, Ayla Akat Ata’ya, Emine Ayna’ya, Beyza Üstün’e, Nurhayat Altun’a, Edibe Şahin’e, Şevin Alaca’ya, Dilek Hatipoğlu’na, Ayşe Gökkan’a ve buradan adını sayamayacağımız tüm tutsak kadın yoldaşlarımıza selam olsun” dedi.   ‘Selam olsun renkleriyle 8 Mart alanlarında haykıranlara’   Mücadelesi ile bir simge haline gelen, geçen hafta yaşamını yitiren Perihan Pulat’ı anarak konuşmasına devam eden Pervin, “Selam olsun Cumartesi Anneleri’ne ve Barış Anneleri’ne! Selam olsun, Hatun Aslan ve Meryem Soylu şahsında MEBYA-DER’li annelere! Selam olsun özgürlüğün umudu Rojava’lı kadınlara, elam olsun daha gün ışımadan evde, tarlada, fabrikada işyerinde yaşamı büyüten bütün kadınlara, selam olsun talancılara karşı vadisini, suyunu, dağını taşını savunan kadınlara! Selam olsun, sendikal faaliyetlerde bulundukları için Kod 29 uygulaması ile işten çıkarılan Sinbo, Migros ve SML etiket işçisi kadınlara! Selam olsun, Kazdağları için mücadele eden kadınlara! Selam olsun, ev hapsi nedeniyle alanlarda bizlerle birlikte olamayan tüm kadın arkadaşlarıma! Selam olsun, 8 Mart’ta, renkleriyle, coşkusuyla alanlarda haykıran, erkek iktidarın koltuğunu sallayan tüm kadınlara! Selam olsun, Taksim’de 8 Mart Feminist Gece yürüyüşünü gerçekleştiren tüm feministlere” diye konuştu.   ‘Dünyadaki krizler en fazla kadınları etkiledi’    Bütün dünyada derin krizlere ve eşitsizliklere yol açan pandeminin en fazla vurduğu kesimin kadınlar olduğuna dikkat çeken Pervin, sözlerine şöyle devam etti:  “Çünkü dünyanın her yerinde hala en yoksul kesim ne yazık ki kadınlardır. En büyük işsiz grubu, en güvencesiz işlerde çalışanları, işlerini ilk kaybedenleri kadınlar oluşturmaktadır. Türkiye’de mevcut çoklu krizler pandemi sürecinde daha da derinleşmiştir. Esnek ve güvencesiz çalışma biçimi evden çalışma ile daha da yaygınlaştırılmıştır. Sokağa çıkma kısıtlamalarında hasta, engelli, çocuk, yaşlı bakımı ve ev işlerinin yükü kadınların sırtına yüklenmiştir. Kadınlar her zaman olduğundan çok daha fazla istihdam dışına ve güvencesiz alana itildi. DİSK’in verilerine göre Kasım 2020 itibariyle geniş tanımlı işsizlik oranı kadınlarda yüzde 38’tir. Yani her 10 kadından 4’ü işsizdir. Pandemide her 2 kadından 1’i ya işten çıkarılmıştır ya da ücretsiz izne çıkarılmıştır. Bu pandemi sürecinde de iktidar, kadınlara hiçbir destek sunmadığı gibi tam tersine krizi fırsata çevirdi.  İktidar, KOD 29’u sermayedarları için fırsat olarak kullandı kullanmaya devam etmektedir. KOD 29 ile işten çıkarılanlar için kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işsizlik ödeneği verilmemesi bir yana, kadınlar ‘ahlaksızlıkla’ suçlanmakta, erkek şiddetine açık hale getirilmektedir.”   ‘Her damla terin hakkını sormaya devam edeceğiz’   “Tekçi erkek bir iktidardan ne toplum için, ne kadınlar için; eşit, adil, refah bir düzen çıkmaz” diyen Pervin, iktidarın siyasetinin daha çok şiddet,  kaos,  eşitsizlik, talan ve soygun düzeni ürettiğini vurguladı. Pervin, “Kendileri sultanlık sürdürürken haraca dönüşmüş vergilerle, soyguncu düzenleriyle, işsizlikle halkın boğazına girecek lokma bırakmadılar. Erkek iktidarlarını sürdürmek için kadınları daha fazla yoksulluğa sürüklediler. Oysa dünya kadın emeği üzerine kuruludur. Yaşam kadınla vardır, kadınla büyümektedir ve kadınla gelişmektedir. Bizler dünyayı ayakta tutan bu devasa emeğin görünür olması için yürüttüğümüz mücadelemizde kadınların, ev içinde ve dışında döktüğü her damla alın terinin hakkını soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.   ‘HDP halkın yanında saf tutuyor’   HDP’nin korkusuzca, tereddüt etmeden sadece ve sadece halkın yanında saf tuttuğunu belirten Pervin, “Kadının sesi olandır. Bütün ilkelerimiz, emeğimiz ve örgütlülüğümüzle bu ülkede halkın, emekçinin, kadının iktidarını kurmak için varız biz. Ekonomide soyguncu, rantçı saltanata son vereceğiz. Eşit, adil bir bölüşümü, işi, aşı bir avuç yandaş zengin için değil; halk için ve bütün kadınlar için sağlayacağız. Kadın emeğine, kadın üretimine bu halkın rızkına kota koyulmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. Topraklarımızdan birkaç şirket değil, bizler, bu toprakların binlerce yıllık sahipleri doyacak, kadınlar kazanacak. Vergide adaleti, gelirde adaleti, işgücünde adaleti, bütçede adaleti sağlayacağız.  İşsizlik ve yoksulluğu yaratanlara karşın bizler yoksullukla mücadele edeceğiz” diye belirtti.   Güvencesiz istihdama karşı güvenceli istihdam, işyerlerinde ve evlerde yaşanan ayrımcılığa adaletsizliğe karşı eşit işe eşdeğer ücret ve eşit iş bölümü diyerek yaşamın her alanında ‘yoksulluğa mahkûm edilen kadınlar için adalet’ demeye devam edeceklerinin altını çizen Pervin, pandemi ile beraber artan kadına yönelik erkek şiddetine dikkat çekti.   ‘İktidarın görevi kınama mesajı göndermek değil cinayetleri önlemektir’   8 Mart haftasında yaşanan katliamların ürkütücü boyutlarda olduğunu belirten Pervin, 92 yaşındaki Hanım Pınarlı’nın tecavüze uğradıktan sonra katledildiğini anımsattı. Bu durumun korkunç bir tablo olduğunu söyleyen Pervin, bu tablonun sorumlusunun siyasi iktidar olduğunu kaydetti. Pervin, “Neden mi? Nedeni Samsun’daki diğer korkunç vakada aranmalıdır. Defalarca kolluğa başvurduğu halde kolluk hiçbir şey yapmamış ve bir kadın, bir anne, çocuğunun gözleri önünde sokak ortasında şiddete maruz bırakılmıştır. İktidarın sahiplerinin attığı kınama twitleri yaşanan şiddeti sorumluluklarının üzerini kapatmaya yetmez. İktidarın görevi kınama mesajı yayınlamak değildir, bu cinayetleri önlemek, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlamaktır” dedi.   Cezasızlık, katliamları cesaretlendiren, teşvik eden bir politikadır   Kadın grubunun defalarca kadın katliamlarının önlenmesi için Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını istediğini ve konuya ilişkin önergeler verdiğini hatırlatan Pervin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her defasında önergelerimizi reddeden iktidar ve ortağı oldu. Önergelerimizin reddi için kalkan eller, şiddete onay veren ellerdir! Ancak biz mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bugün de yine kadına yönelik şiddetle mücadele önergesi vereceğiz. Daha geçen hafta mizah içerikli bir paylaşımımdan dolayı sosyal medya üzerinden bana en ağır, iğrenç hakaret ve saldırılar yapıldı. Yapanların siyasi kimliği bellidir. Hangi partinin belediye başkan aday adayı olduğu sabitlidir.   Hakaret edenlerin kimliği belli ama dokunulmuyor   Daha geçen hafta mizah içerikli bir paylaşımımdan dolayı sosyal medya üzerinden bana en ağır, iğrenç hakaret ve saldırılar yapıldı. Buna hepiniz tanık oldunuz. Yapanların siyasi kimliği bellidir. Hangi partinin belediye başkan aday adayı, milletvekili aday adayı olduğu bellidir, ortadadır. İktidarın gücüne dayanarak bu iğrençliği yapana dokunulmadı. Biz dokunulmayacağını da çok iyi biliyorduk, böyle de oldu. Karışılmadı bile. İşte bu zihniyet, kadın katliamlarının bizzat sorumlusudur. Kadın cinayetlerinin suç ortağıdır bu zihniyetine sahip olanlar. Kadın katliamlarının ortağıdır.    İktidar kadın cinayetlerinde suç ortağıdır   İktidarın gücüne dayanarak bu iğrençliği yapana dokunulmadı! Karışılmadı bile. İşte bu zihniyet, kadın katliamlarının bizzat sorumlusudur! Kadın cinayetlerinin suç ortağıdır. Kadın katliamlarının odağıdır.  8 Mart’ta kadınların gerçekleştirdiği etkinliklere AKP polisinin müdahalesi, kadınların saçlarından tutup çekmesi, LGBT bireylerine yapılan saldırı, yine cezaevlerindeki çıplak aramalar kadın düşmanı politikaların odağının erkek iktidar, erkek devlet ve erkek yargı sistemi olduğunu gözler önüne sermektedir.   Hayati sözleşmeyi yok sayan erkek ittifak kadını düşmanıdır   Tutuklu bulunan Hakkari Belediye Eşbaşkanımız Dilek Hatipoğlu’na yapılan çıplak arama işkencesinin nedeni aynı odaktır; aynı zihniyeti İstanbul Sözleşmesi’ne karşı iktidarın yürüttüğü kampanyada görüyoruz. “Kadın cinayetlerini kınıyoruz” diyen iktidar temsilcileri, kadına karşı şiddetin önlenmesi için uygulanması gereken İstanbul Sözleşmesi’ni ise ortadan kaldırmaya yeltenmektedir. Bu hayati sözleşmeyi yok sayan bu erkek ittifak zihniyetiyle, kadınları sokakta katleden erkek şiddet zihniyetinin kodları aynıdır. Bunun adı kadın düşmanlığıdır.”    Elektronik kelepçeyi faillere değil kadınlara uyguluyorlar   Anayasal demokratik haklarını kullananların üzerine polis ordusunu gönderen, ancak erkek şiddetini engellemek için kılını kıpırdatmayan zihniyetin varlığının kadınların yaşamını her gün ve her saat tehdit ettiğini belirten Pervin, “Biliyorsunuz, erkek şiddetini önlemek için güya ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulaması başlattılar. Ancak elektronik kelepçeyi şiddet uygulayan erkek failler yerine kayyım rektörü protesto eden Boğaziçi öğrencilerine, kadınlara, muhaliflere vurulan bir prangaya dönüştürdüler. İstanbul il eşbaşkanımız Sevgili Elif Bulut ev hapsindedir. Kayyım zorbalığıyla görevden alınan Siirt Belediye eşbaşkanımız Berivan Helen Işık 9 aydır ev hapsindedir. Kadına şiddet uygulayan erkekler ise sokakta ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşmaktadır. Bölge illerinde de tablo çok farklı değildir. Bölgede kolluk güçlerinin karıştığı suçlar sürekli her gün artmaktadır. Şunu iyi biliyoruz: Kürt kadınlara yönelik kolluk güçlerinin karıştığı suçların davalarına gizlilik kararı konulması elbette tesadüfi değildir, devletin cezasızlık ve faili gizleme politikasının bir sonucudur” sözlerini kullandı.   Pervin, konuşmasının devamında şöyle dedi:   “Kadına yönelik şiddet nasıl politikse, Kürt kadınlara resmi ellerden yönelen şiddet de özel bir politika olarak yürürlüktedir. Kürt düşmanı iktidar şunu çok iyi bilsin ki, Kürt kadınlar da politiktir, bilinçlidir, örgütlüdür. İşlediğiniz bütün suçların hesabını hukuk ve siyaset zemininde tek tek soracağımızdan hiç kuşkunuz olmasın! Suçlarınız karanlıkta kalmayacak, kadınlar buna izin vermeyecektir.   Eylem planı yerine işkenceleri durdurun   Şimdi çıkmışlar insan hakları eylem planı açıklıyorlar. Siz önce mevcut anayasayı ve yasaları bir uygulayın. İstanbul Sözleşmesini uygulayın, AHİM kararlarını uygulayın, işkenceye, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa bir an önce son verin, ondan sonra çıkın İnsan Hakları Eylem Planından, hukuk reformundan söz edin. İşkence dur durak bilmeyen bir noktadır. Biliyorsunuz, çıplak arama ayyuka çıkmış durumdadır. Cezaevlerindeki kadınların şikayet ettikleri uygulamadan bahsediyoruz.  Kadın erkek, yüzlerce kişi bu işkenceye ne yazık ki maruz kalmaktadır. Çıplak arama yönetmeliğini çıkaran da bu iktidardır,  çıplak arama yok diyerek inkâr eden de bu iktidardı. Böyle bir ikiyüzlülük siyasette zor görülür.    Annelerden korkan bu iktidarın zulmünü tarih unutmayacak   Yine cezaevlerinde hak ihlalleri ciddi boyutlardadır. Pandemi bahane edilerek infaz koşulları ağırlaştırılmaktadır. İmralı’da tecrit, sürekli bir yönetim rejimi haline getirilmiştir. Bunların son bulması talebiyle tutsaklar 103 gündür açlık grevindeler. Tecrit hukuksuzluğunu, çıplak arama işkencesini ve adaletsizlikleri ısrarla sürdüren iktidarın söylediği hiçbir sözün, açıkladığı hiçbir eylem planının inandırıcılığı ve karşılığı yoktur. Erdoğan Eylem Planını açıkladığı gün, çocuklarının bir mezarı olsun, mezarları tahrip edilmesin, ölüleri huzur bulsun diye mücadele eden 80 yaşındaki anneler gözaltına alındı. MEBYA-DER’li kayıp yakınlarından 78 yaşındaki Meryem Soylu ve 72 yaşındaki Hatun Aslan tutuklandı. Yaşlarını özellikle söylüyorum ki bu iktidarın nasıl bir utanç tablosu oluşturduğunu herkes iyi görsün. Erdoğan’ın bizzat kendisi Berfo anayla görüşmüştü! Berfo Kırbayır, çocuğunun kemiklerine ulaşamadan gözlerini yumdu. Şimdi aynı mücadeleyi yürüten anneleri tutuklamaya devam ediyorlar. Annelerden korkan bu iktidarın zulmünü elbette tarih de biz de unutmayacağız!   Dillerinde yeni anayasa ellerinde fezleke   Ben hep söylerim, biz bu iktidarın ne dediğine değil, ne yaptığına bakarız.  Yaptıkları ortadadır. Ne dediklerinin bir kıymeti harbiyesi yoktur. Dillerinde insan hakları, ellerinde kelepçe, dillerinde hukuk reformu, ellerinde polis copu! Dillerinde yeni anayasa, ellerinde fezleke. Dillerinde adalet, saraylarında adaletsizlik. Biz kadınlar da diyoruz ki, erkek iktidarınızın hiç bir baskısı ve tehdidi bizleri yıldıramaz. Başaracağız, kazanacağız, erkek iktidarına ve zulmüne kadınlar olarak son vereceğiz. Ant olsun ki, sizin bu adaletsizlik düzeninize biz kadınlar son vereceğiz. Adaleti aranır olmaktan çıkaracağız, yaşanır hale getireceğiz.   Amaçları Türkiye’yi kadına karşı şiddet haritasına dönüştürmek   Tekçiliğe karşı geliştirdiğimiz eşbaşkanlık sistemini tasfiye etmek için her türlü hukuksuzluğu yaptılar. Kadının yerel yönetimlerdeki, yerel demokrasideki gücünü ve temsiliyetini kırmaya çalıştılar. Belediyelerimizde kadına yönelik şiddetle mücadelede Kürtçe hizmet veren yüzlerce kurum vardı, kayyımlar hepsini kapattı. Amaçları bellidir, şiddeti teşvik etmektir. Alo Şiddet Hattı, 112 Acil Hattı, kolluk gibi hiçbir başvuru kanalında Kürtçe hizmet verilmemektedir. Anadilinde eğitimin yasal güvenceye alınmadığı bir sistem içerisinde anadilde hizmet verme ve anadilinde hizmet alma hakları da yok sayılmaktadır. Yine devletin hiçbir kurumunda Kürtçe hizmet verilmemektedir. Kürt kadını şiddete karşı savunmasız hale getirmek için ellerinden geleni yaptılar. Amaçları, Türkiye’yi bir bütün olarak kadına karşı şiddet haritasına dönüştürmektir.   İktidar ömrünü bilime, barışa adayan kadınları hedef alıyor   Bu iktidarın inkârcı politikalarına karşı Kürt Dili Platformu Kürtçe’nin resmi dil ve eğitim dili olması için bir imza kampanyası başlattı. Buradan herkesi bu kampanyayı desteklemeye çağırıyorum. Evet, iktidar, ömrünü insan haklarına, toplumsal adalet için mücadeleye, bilime ve barışa adayan tüm kadınları hedef almaktadır. Bu iktidarın bütün çabası kadınlarla mücadele, kadınların kazanımlarını geriletme amaçlıdır. Sevgili Eren Keskin, Sevgili Şebnem Korur Fincancı, Sevgili Ayşe Buğra ve daha nice kadını hedef alarak kadınları sindirmeye, itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Açık söyleyeyim: hiçbir kadını karalamak sizin haddiniz değildir. Buna gücünüz de yetmez. Bu kadın arkadaşlarımızın her biri insanlık mücadelesi için birer ödül, birer ışıktır   Gelin Meclis’i erkek Meclis’i olmaktan çıkaralım   Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kurulmasında büyük emek verdik. HDP Parlamento Kadın Grubu’nu kurarak, dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Ve bugün hala meclis çatısı altındaki bütün kadınlarla ortak mücadeleyi örgütlemeye çalışıyoruz. Tabi ki daha yapacaklarımız çoktur. Yetinmiyoruz. Parlamentoyu kadın sorunlarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sorumlu bir kurum haline getirmeyi mutlaka başaracağız. Parlamentodaki tüm kadınlara da ortak mücadele çağrısını buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Gelin Meclis’i erkek meclisi olmaktan çıkartalım, kadınların meclisine dönüştürelim.   HDP kadın mücadelesinin kazanımıdır   Şiddetin sona erdirilmesinden kadın yoksulluğunun önlenmesine varıncaya kadar tüm sorunlarımıza birlikte çözüm üretelim. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yaşamın her alanında âmâsız, fakatsız, koşulsuz bir şekilde sağlayalım. Buradan bütün kadınlara sesleniyorum: Kadın mücadelesini kadın partisi olan HDP’de birleştirmek, HDP’de buluşturmak, HDP’de yan yana olmak, kadın düşmanı iktidara verilecek en iyi ve en güçlü yanıt olacaktır. HDP kadın mücadelesinin kazanımıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kadınları da, HDP’yi de durduramayacaklar! Susturamayacaklar. Kadınlar ve HDP, bu iktidarın koltuğunu sallamaya, hesap ve planlarını bozmaya devam edecektir. Kadınlar, HDP’yle bu ülkeyi yönetmeye geliyorlar. İyi ki kadınlar var! İyi ki HDP’miz var.”