Selma Atabey: Ortada aşı yok hastalık daha farklı bir evreye geçti
- 09:13 6 Nisan 2021
- Sağlık/Spor
ANKARA - SES Eş Başkanı Selma Atabey, hükümetin pandemi politikalarının hala yetersiz olduğuna değinerek, “Ortada aşı yok ama normalleşme dediğimiz bir süreç yaşanıyor. İnsanlar tekrar hastalanıyor. Bunun daha çok can yakacağını düşünüyoruz. Çünkü hastalık daha farklı bir evreye geçiş yaptı" dedi.
Koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyada etkisini sürdürüyor. Salgın nedeniyle dünya genelinde şimdiye kadar 2 milyon 850 bini aşkın insan yaşamını yitirdi ve 132 milyon 545 bin vaka tespit edildi. Söz konusu ölüm ve vakaların en çok görüldüğü ülkelerden birisi de Türkiye. İlk vakanın 11 Mart 2020 tarihinde görüldüğü Türkiye'de, yaşamını yitirenlerin sayısı 32 bini, vaka sayısı 3 milyonu aştı. Türkiye'de kısa süre içerisinde vaka ve ölüm sayısında ki artış, AKP-MHP iktidarının sağlık politikalarını bir kez daha gündeme getirdi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey, üzerinden bir yıl geçen pandemi sürecinde özellikle sağlık alanında yaşanan eksiklikleri değerlendirdi.
'İktidar şeffaf davranmadı'
Pandemi sürecinin yanlış yönetildiğini belirten Selma, salgında eve kapanan insanların hem sosyal hem de psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini ifade etti. Türkiye'de ilk salgın vakasının geç açıklandığını ve saklandığını hatırlatan Selma, sürecin başından bu yana iktidarın şeffaf davranmadığını ve bu durumdan kaynaklı sağlıkçıların hazırlıksız yakalandığını dile getirerek,"Hastanelerde sağlık emekçilerine herhangi bir eğitim verilmemişti. Halka dönük herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı için ilk koronavirüs vakası açıklandıktan sonra hem toplumda hem de sağlık alanında çok ciddi kaos, korku ve kaygı oluştu. Bunun şoku 1 Haziran’a kadar devam etti” diye konuştu.
‘1 Haziran'a kadar ciddi travmalar yaşandı’
Salgın sürecinde en çok zorluğu sağlık emekçilerinin yaşadığını vurgulayan Selma, "sorunlar yumağı" içerisinde salgınla baş etmeye çalıklarını belirtti. Selma, "Sağlık emekçileri bu süreç içerisinde koronaya karşı nasıl korunacaklarını bilmiyorlardı. Yine koruyucu ekipmanlara ulaşmak çok sıkıntılıydı. Sağlık çalışanlarının aileleriyle aynı evlerde kalmamaları gerekiyordu. Annelerine, çocuklarına, eşlerine bu hastalığı bulaştırma kaygısı yaşadılar. Maalesef sorunlar geç tespit edildiği için çözümleri de geç geldi. 1 Haziran'a kadar ciddi travmalar yaşandı" dedi. Sağlık Bakanlığı tarafından alkışlatılan sağlıkçıların yeteri kıymeti görmediğini söyleyen Selma, "Üzerinden bir yıl geçti ama bizim açımızdan aslında değişen hiçbir şey olmadı” diye kaydetti.
‘İktidar sağlıkta başarısız oldu’
Sağlıkçıların yaşadıkları zorlukları anlatan Selma,"Gebelere, kronik hastalara, engelli olan birçok kamu çalışanına izin verilirken, maalesef sağlık alanındaki arkadaşlarımız bunların hiç birinden faydalanmadı. Gebe, engelli ve kronik hastalığı olan arkadaşlarımız bu süre içerisinde çalışmak zorunda bırakıldılar. Hiçbir tedbir alınmadı. Daha fazla ölmek istemediğimizi ve tükendiğimizi ifade ettik. Ancak hükümet kamu çalışanı ve halkın yanında değil sermayenin yanında bir tutum aldı” diye belirtti.
Sağlıkçıların izinlerinin kaldırıldığı ve emeklilik haklarının elinden alındığını hatırlatan Selma, "İzinleri ortadan kaldırıldı. Çok net diyebilirim ki toplumun sağlığı açısından hükümet başarısız oldu. Sağlık çalışanları noktasında da çok ciddi başarısızlıkları mevcuttur. Kararların toplumla paylaşılmadığı, sağlık meslek örgütlerinin taleplerinin göz önünde bulundurulmadığı bir sistemle süreç yürütülmeye çalışıldı” şeklinde konuştu.
Sağlık örgütlerinin uyarılarına rağmen "normalleşme" sürecinin başlatıldığını ve sonucunda vaka sayısında patlama yaşandığına değinen Selma, salgınla mücadele sırasında 391 sağlıkçının yaşamını yitirdiğini aktardı. Selma, ayrıca 200 bine yakın sağlıkçının da koronaya yakalandığını kaydetti.
‘Sağlıkçılar pandemide yoksullaştı’
Selma, salgın sürecinde sağlıkçılara yapılan ek ödemelere değinerek,"Hastane geliri üzerinden hesaplanarak tabandan ek ödemeler yapıldı. Hastanelerde hasta giriş ve çıkışı olmadığı için hastane gelirlerinden de çok ciddi düşüşler oldu. Bu nedenle sağlık emekçilerinin alacağı ek ödeme maalesef sıfırlandı. Başından beri ek ödemeyle performans sistemini kabul etmediğimizi ifade ediyorduk. Sağlık emekçileri bu hastalıkta en ön saflarda mücadele ederken bir yandan da yoksullukla mücadele etti. Sağlık emekçileri 7-24 çalışıyor ama karşılığı olan ücreti maalesef alamıyor. Pandemiyle birlikte sağlık emekçisi de yoksullaştı. Yoksulluk sınırının üstünde sağlık emekçisine net bir maaş talebimiz var” diye ifade etti.
‘Aşıya ulaşımda geç kalındı’
Aşının Türkiye’ye geç geldiğini hatırlatan Selma, iktidarın aşı konusunda noktasında yeteri çabayı göstermediğini, birinci aşıya ulaşamadan ikinci aşı tartışmalarının başladığına dikkati çekti. Selma, "Aralık ayında ‘aşı geliyor’ dendi ama bu yılan hikayesine döndü. Sağlık Bakanı başta 13 milyon aşıdan bahsetti. Ama sonra 1 buçuk milyon aşı geldi. Şu anda aşılar 60 yaş üzerine yapılmaya başlandı ve 60’ın altına da daha inmedi. Ortada aşı yok ama normalleşme dediğimiz bir süreç yaşanıyor. İnsanlar tekrar hastalanıyor. Bunun daha çok can yakacağını düşünüyoruz. Çünkü hastalık daha farklı bir evreye geçiş yaptı" diyerek uyarıda bulundu.
'Virüs üzerine düşeni yaptı'
Kentlerin aşı durumuna göre adımlar atılması gerektiğine vurgu yapan Selma, "1 Mart’ta bu düzlemde yapılacağına dair ilan yapılmıştı ama maalesef sonuç böyle olmadı. 15 gün hasta takibi yapılarak, yapılan aşıyı takip ederek ve kademeli olarak açılacağı söylendi. Pratikte bunların hiç birinin yaşanmadığını görüyoruz. Şu an illerin maviden ve sarıdan nasıl kırmızıya döndüğüne hep beraber tanıklık ediyoruz" diye kaydetti. Bu sürecin sağlıklı ilerletilebilmesi için toplumun ele ele vermesi gerektiğinin altını çizen Selma, sivil toplum örgütleri, sendikalar, sağlık ve meslek örgütleri ile "ortak masa" çalışması önerdi.
Selma, "Bir kente giriş-çıkış kararı verilecekse o masada verilmesi gerekiyor. Tam kapanma ya da 10 gün kapanacaksa yine o masada karar verilmeli. Aniden her taraf açıldı. Okullar, büyük ve küçük işletmeler anında açıldı. Hiçbir şekilde aşı göz önünde bulundurulmadı. Yani yapılmayan bir aşı, korunmayan bir halktan bahsediyoruz. Birden bire hızlıca bir temastan bahsediyoruz. Doğal olarak virüs de kendi üzerine düşeni yaptı ve birden bire o da harekete geçti. Bu hiç birimizin tasvip etmediği bir durum" ifadelerini kullandı.
'Hükümetin tavrı sağlıklı değil'
Hükümetin salgını ciddiye almayan tavrının sağlıklı bir durum olmadığını kaydeden Selma, sadece sermaye gruplarının önemsendiğini ve sağlıkçıların seslerinin kısılmaya çalışıldığını dile getirdi. Selma, son olarak şunları söyledi: "Emek ve meslek örgütleri ‘yanlış yönetiyorsun’ dediği anda önüne geçildi. Yapacağımız basın açıklamalarımız engellendi. ‘Bu yanlış ama önerimiz budur’ dediğimiz anda bize soruşturmalar açıldı. İktidar maalesef bu süreci böyle yürütmeye kararlı. Toplumsal örgütlenmeye ihtiyaç var. Açık ifade etmek gerekirse sağlık sistemi şu an insanlara sağlık sunan nitelikte değil. Son bir yılda sağlık ocaklarının yeniden açılması gerektiğini, aile hekimlerinin ve sağlık ocaklarının geliştirilmesi gerektiğini söyledik. Aslında koronavirüs bunu kabak gibi ortaya koydu.
Öncelikle anlayışımızı ve yaklaşımımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu kapitalizmin ürettiği hırstan sıyrılmamız gerekiyor. Ekolojik yıkımın ve doğa talanının bir an önce önüne geçmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde sağlıklı toplumlar, sağlıklı halklar, sağlıklı yaşam alanlarını örebiliriz.”