Ankara'da kadınlar doğum kontrol haplarına ulaşamıyor

  • 09:08 1 Ekim 2020
  • Sağlık/Spor
Habibe Eren
 
ANKARA - Pandemi sürecinde kadınların kürtaj hakkına erişemediğini, gebe kadınların tetkiklerini yapamadığını ve jinekolog rahatsızlıkların tedavi edilmediğini belirten SES Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey, Ankara özelinde kadınların doğum kontrol haplarına ulaşamadığını kaydetti. Nazan, tüm bu sorunlara karşı kadınların bedenini tanıma açısından bir kadın sağlığı hareketine ihtiyaç olduğuna işaret etti. 
 
Türkiye’de koronavirüs salgınında ciddi bir sağlık krizi yaşanırken, bu krizin içinde kadınlar iki kat daha fazla sorunla baş etmek zorunda kalıyor. Gebe olan, jinekolog rahatsızlıkları bulunan ve kürtaj yapmak isteyen kadınların normal şartlarda sağlık hizmetine erişimlerinde sorun yaşanırken, pandemi ile birlikte bu sorun katmerleşti. Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi'nin 2016 yılında yayımladığı rapora göre, kadın doğum bölümü bulunan 431 devlet hastanesinden yüzde 7,8'i isteğe bağlı kürtaj hizmeti veriyor.  Pandemi ile birlikte hastaneye gidemeyen, düzenli kontrollerini olamayan kadınlar sorunlara kendisi çözüm bulmaya zorlanıyor. Böylece istenmeyen gebelikler ölümle sonuçlanıyor ya da kadınlar “merdiven altı” diye tabir edilen yerlere başvurabiliyor. 
 
Uzun yıllar Kadın Doğum Servisinde hemşirelik görevini yürüten Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey, pandemi sürecinde kadınların yaşadığı sağlık sorunları ve sağlık hakkına erişememelerine dair konuştu. 
 
‘Salgının yayılması insanları hastaneden uzaklaştırdı’
 
Nazan, Covid-19 hastalarının artışıyla ve halkın pandemiye bakış tarzı ile birlikte salgının hastanelerde yayılma kaygısının insanları hastanelerden uzaklaştırdığını kaydetti. Hastanelerde de zamanla randevu sistemine geçilerek kontrollü bir hasta girişi sağlanmaya çalışıldığını anımsatan Nazan, bu durumun kadınlara etkisini şöyle anlattı: “Bunun en büyük etkisi kadınlar üzerinde görüldü. Özellikle kadın doğum kliniklerini dolduran, Aile Hekimliklerinde takibi gereken kadınlar birden bire evlerine kapandı. Bu eve kapanma hali evde istirahat anlamına tabi ki gelmiyor. Pandeminin getirdiği dezenfeksiyon işlemlerinin yükü kadına yıkıldı. Markette yapılan alışverişten sonra getirilen her ürününün tek tek yıkanması kadına yeni bir yük oluşturdu. Evdeki her bireyin hijyen dikkatinin sağlanması ve evin hijyeni tamamen kadının sorumluluğuna bırakıldı. Öyle ki zaten ev içi emeği görünmeyen kadın,  kovid ile beraber bedenine de yabancılaştı. Ve kendi sağlık sorunlarını sorgulamamaya başladı.” 
 
‘Ankara özelinde kadınlar doğum kontrol haplarına ulaşamıyor’
 
Kadınların bu süreçte kürtaj hakkına erişemediğini belirten Nazan, pandemi öncesinde hükümetin sağlık politikaları sonucu çıkmazda olan bu durumun pandemiyle birlikte iyice çıkmaza girdiğine işaret etti. Nazan, “Hükümet özellikle gebelikten korunma yöntemine getirdiği üstü kapalı tasarrufu pandemide iyice gün yüzüne çıkardı. Bugün Ankara’da Aile Hekimlikleri’nde ya da hastanelerde ücretsiz doğum kontrol haplarına ulaşamıyorlar. Parayla ulaşmak zorunda ya da gebe ve kürtaj yapmak istiyorsa, girişimsel olan hastane sayısı iyice azaldığı için bu işleme erişim de giderek zorlaştı” dedi. 
 
‘Kürtaj aşamasına gelmeden korunma sağlanabilecekken hükümet önüne geçti’
 
Kürtaj aşamasına gelmeden çok kısa bilgilendirmelerle kadınların kendi korunma yöntemi sağlanması mümkün iken hükümetin bunun önüne geçtiğini vurgulayan Nazan, bu duruma artan iş yükünün de etkisi olduğunu kaydetti. “Şimdi bu eve kapanmanın tıbbi bilgiye ulaşmamasında şöyle bir etkisi var” diyen Nazan, sözlerine şöyle devam etti: “Hastanede randevu alamayan erişemeyen, zaman bulamayan kadın, mahallesinde kendisine yönlendirilen herhangi muhafazakar müdahaleye isteyerek, bilerek ya da farkında olmadan maruz olmak zorunda, çünkü seçeneği yok. Bu durumun devam eden sağlık politikaların yanlışlığı üzerinde değerlendirilmesi ve en çok da kadının bundan zarar gördüğünü söylemek gerekir.”
 
‘Hastaneye sadece doğum için gidiliyor, tetkikler atlatılıyor’
 
Pandemi sürecinde gebe olan kadınların da sağlık haklarına erişemediğini söyleyen Nazan,  gebeliğin her aşamasında kademe kademe yapılması gereken tetkikler olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “İkili tarama, dörtlü tarama, şeker yükleme testleri ve ayrıntılı ultrason gibi gebeliğin ve bebeğin takibinin kadın doğum uzmanı tarafından sağlanması gerekir. Şimdi bu düzenli işlemiyor. Kadın hastaneye gidemiyor, düzenli kontrollerini yaptıramıyor, erişebildiği zamanda bu kontrolünün süresi geçmiş oluyor. Bebekteki herhangi bir anormalliğin fark edilmesi ve en ileriki aşamada ailenin onayına verilecek şekilde sonlandırılması gerektirecek durumların tespit edilmesi açısından önemli. Kliniklere erişim sağlamayan kadınların pek çoğu sadece doğum için hastanelere gitmekte, bu aşamalar atlatılmaktadır.  Ya da kadınlar bu süreçte özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor.”
 
‘Bedenimizdeki her türlü farklılık hastalık olarak görülüyor’
 
Sağlık alanında var olan neoliberal politikalara değinen Nazan, şimdiye kadar ki sağlık politikalarının kadının bedenini sömürülmesi üzerinden yürütüldüğüne vurgu yaptı. Nazan, “Bizi bu kadar hapseden, bedenimizi yabancılaştıran, bedenimizdeki her türlü farklılığı hastalık gibi sunan sisteme karşı kadınlar kadın sağlığı hareketini başlatmalıdır” dedi. Söz konusu kadın sağlık hareketinin nasıl olması gerektiğine de dikkat çeken Nazan, “STK’lar, bireysel çıkışlarıyla insanlar, hastaneye gitmeden birinci basamağın aslında yapması gereken temel bilgilendirmeleri öğrenerek, bedenini tanıma, bedenindeki değişiklikleri fark etme ve hangi aşamada doktora gitmesi gerektiğini öğrenmesi gerek” diye ekledi. 
 
‘Kadını neoliberal politikaların tuzağından uzaklaştırmış olacağız’
 
STK’ların, kadın örgütlerinin ve bireysel olarak tüm kadınların kadın sağlık hareketinin sözcüsü olmasına ihtiyaç olduğunu kaydeden Nazan, “Bu ne demek; bu kadının kendi bedenini tanıması, bedenindeki sağlıklı olma ihtimali ayırt etmesini öğrenmesi gerek. Biz bunu yaparak kadını hem neoliberal politikaların tuzağından uzaklaştırmış, hem de kendi sağlık hareketine bireysel olarak katkı sağlayarak büyük bir toplumsal dönüşümün bireyi haline getirmiş olacağız” şeklinde konuştu.