Direnişin sembolü Jîna, kadınların isyan çığlığı oldu
- 09:03 16 Eylül 2024
- Portre
Öznur Değer
WAN- Jîna Emînî’nin İran rejimi tarafından katledilmesinin ardından geçen iki yılda, Jîna tüm dünyada isyan çığlığı olarak yankılanırken, “Jin jiyan azadî” felsefesinin de evrenselleşmesini sağladı.
Jîna Emînî… Artık tüm dünyanın bildiği, tanıdığı bir isim o. İran başta olmak üzere kadınların isyan çığlığı oldu o. Adı gibi yaşadı Jîna, hayat dolu… Yaşarken etrafına yaşam saçan Jîna, ölümü ile de yaşamın kendisi oldu. Katledilişinden beş gün sonra yeni yaşını kutlayacak olan Jîna, yaşam için, özgürlük için direnişin sembolü oldu tüm kadınlara.
Jina Emînî, 21 Eylül 1999 tarihinde İran’ın Kurdistan Eyaletine bağlı Saqiz kentinde ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası postanede görevliyken annesi ise ev emekçisiydi.
Yasaklı bir coğrafyada ilk yasak ismine konuldu
Kürt bir ailede doğması nedeniyle dilini ve kültürünü bilerek yetişen Jîna, Kürtlerin ulusal bayramları başta olmak üzere özel günlerine ulusal kıyafetleri ile katılır, bayramlarını heyecan ile kutlardı. Yurtsever bir bilinçle yetişen Jîna, İran devletinin yasakçı zihniyeti nedeniyle rahat bir yaşam sürdüremedi. Öyle ki daha doğar doğmaz ilk yasak ismine konulmuştu. İran rejimi tarafından resmi belgelerde Kürtçe’nin yer almasının yasaklanması nedeniyle Jîna (yaşam) olan Kürtçe adı kimlikte Mahsa (ay gibi) olan Farsça isimle değiştirilir. Ailesi, çevresi ve tüm arkadaşları Kürtçe olan Jîna ismiyle ona seslense de kimlikte ismi Mahsa olarak kalır.
Aile ve arkadaşları tarafından Jîna, adı gibi yaşam dolu ve etrafa neşe saçan bir kadın olarak biliniyordu. Katledildiğinde henüz 22 yaşında genç bir kadın olan Jîna, Urmiye Üniversitesi’nde okumayı planlıyordu.
Jîna’ya ne oldu?
13 Eylül 2022 tarihinde yanında erkek kardeşi ile Tahran’a giden Jîna, İrşad Devriyesi (ahlak polisleri) tarafından “saçının teli göründüğü” gerekçesiyle darp edildi. Darp edilerek gözaltı merkezine götürülen Jîna’yı gören görgü tanıkları, Jîna’nın polisler tarafından şiddete maruz kaldığını ve kafasının arabaya çarptığını söyledi.
Jîna Kürt olduğu için mi darp edildi?
Kürt olduğu için darp edildiği ifade edilen Jîna’nın, yakınları ise darp edilme gerekçesi olan “saçı göründü” iddiasının tamamen asılsız olduğunu Jîna’nın o gün kurallara uygun giyindiğini söylemişti. Bir yakını, “Jîna o gün evden çıkarken o kadar bol şeyler giyinmişti ki biz de ona ‘dikkat içinde kaybolmayasın’ demiştik” ifadelerini kullanmıştı.
13 Eylül’de neler oldu?
Kardeşiyle Tahran’da metrodan indikten hemen sonra İrşad Devriyelerinin hedef aldığı Jîna, gözaltı merkezine götürüldü. Orada şiddet görmeye devam eden Jîna, ardından durumunun ağırlaşması nedeniyle Kasta Hastanesi’ne kaldırıldı.
İsyanın eşiği: 16 Eylül
13 Eylül’den 16 Eylül’e kadar Kasta Hastanesi’nde tedavi altında tutulan Jîna, üç gün sonra 16 Eylül’de yaşam mücadelesini kaybetti. Rejim tarafından katledilen ilk kadın olmasa da kadınların rejime karşı olan isyan ve öfkesi sonucu Jîna’nın isyanı bir ateş topu gibi kısa sürede her yeri sardı. Jîna’nın yaşamını yitirmesinden saatler sonra yaşamını yitirdiği Kasta Hastanesi yakınlarında ilk protesto eylemleri başladı. Kadın öncülüğünde gerçekleşen protesto eylemleri giderek büyüdü ve eyleme binlerce insan destek verdi. Katliamı protesto etmek için kadınlar öncülüğünde bir araya gelen eylemciler "diktatöre ölüm", "ahlak polisleri katildir", "kız kardeşimi öldüreni öldüreceğim", "Mahsa'nın kanı üzerine yemin ederim ki İran özgür olacak", "Hamaney bir katildir, hükümeti geçersizdir" ve "Kurdistan'dan Tahran'a kadınlara karşı zulüm" sloganları haykırıldı.
Kadınlar Jîna’nın sesi oldu
Hastane önünde ve yakınında başlayan eylemler, kısa sürede Tahran’dan Kurdistan Eyaletine kadar birçok kente yayıldı. Kadınların öncülük ettiği eylemciler, sokaklarda Jîna’nın katledilmesine isyan ederek, rejime “istifa” çağrılarında bulundu. Tüm sokakları saran eylemlere yoldan arabalarıyla geçenler ise korna çalarak destek verdi. Protestoların başlaması ile rejim güçlerinin eylemcilere yönelik şiddeti de gecikmedi. Çok sayıda eylemci şiddete maruz kaldı ve gözaltına alındı. Ancak rejimin tehdidi ve şiddetine rağmen kadınlar Jîna’nın sesi olmayı sürdürdü.
Ölümü manipüle edilmek istendi
Jîna’nın rejime bağlı güçler tarafından katledilmesinin ardından kısa sürede tepkiler çığ gibi büyüdü. Rejim ise buna karşı Jîna’nın hastalıklarından kaynaklı gözaltında fenalaştığını ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiğini açıklayarak, her yeri saran protesto eylemlerini durdurmayı amaçladı. Ancak açığa çıkan kamuoyu refleksi, rejimin açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ve Jîna’nın rejim tarafından katledildiği bilinciyle hareket etti.
17 Eylül: İsyan’ın ikinci günü ‘Jin jiyan azadî’
Katledilmesinden bir gün sonra 17 Eylül’de cenazesi ailesi tarafından alınan Jîna, memleketi Saqiz’da toprağa verildi. Binlerce kadının katıldığı cenaze töreninde Jîna’nın mezarı başında kadınların attığı “jin jiyan azadî” sloganı, kadınların sürdürdüğü direnişin adeta sembolü oldu. Yanı sıra kadınlar Jîna’yı Kürtçe devrim şarkılarıyla uğurladı. Kısa sürede tüm kadınların dilinden dökülen “jin jiyan azadî” slogan olmaktan çıkarak, isyanın ve direnişin adı oldu. Farça başta olmak üzere birçok dile çevrilen “jin jiyan azadî” slogan olmaktan çıkıp bir felsefe ve bir yaşam talebi olmaya başlayarak kısa sürede evrenselleşti. “Jin jiyan azadî” artık sadece Kürt kadınların kullandığı bir şiar değil, Kürt kadınları öncülüğünde dünyaya yayılan bir felsefe halini aldı. Jîna’nın toprağa verilmesinin ardından memleketi Saqiz ve Sinê kentlerinde çığ gibi büyüyen protestolar yeni direnişleri doğurdu. Binlerce insan sokağa çıkarak “jin jiyan azadî” sloganlarını haykırdı.
18 Eylül: Direnişte üçüncü gün, başörtüler çıkarıldı
Jîna’nın ailesi taziyeleri kabul ederken, Senendec’te rejime karşı başlayan direnişler giderek hız kazandı. “jin jiyan azadî” sloganının yanı sıra "Diktatöre ölüm" ve "Hamaney’e ölüm” sloganları atıldı. Devam eden direnişte kadınlar başörtülerini çıkararak ateşe vermeye başladı. Bu durum, giderek büyüyen isyanın tarihi karelerinden biri halini aldı. İsyanın üçüncü gününde geniş bir kitleye yayılan eylemlere müdahale eden rejim güçleri, eylemcilere ateş açmaya başladı. Ülkenin tüm kesimlerine yayılan eylemlere Tahran Üniversitesi öğrencileri de destek verdi. Öğrenciler isyana destek vererek, ellerinde pankart, döviz ve Jîna’nın fotoğraflarıyla bir protesto mitingi düzenledi. İsyanın büyümesiyle beraber Kurdistan Eyaleti’nden Tahran’a ülke genelinde grev çağrısı yapıldı. Eyaletin siyasi partileri ve sivil aktivistleri, bir sonraki gün olan 19 Eylül itibarı ile genel grev ilan etti.
19 Eylül: Dördüncü gün internete müdahale
Alev gibi yayılan isyanın dördüncü günü olan 19 Eylül'de rejim, Tahran'ın merkezinde mobil internetleri keserek isyana katılımı ve dünyadaki görünürlüğünü azaltmaya çalıştı. Ancak rejim, isyanı dindiremediği gibi yasakçı zihniyete karşı daha büyük direnişler gerçekleştirmeye başladı. Tahran, Reşt, İsfahan, Urmiye ve Kurdistan Eyaletinin birçok kentinde devam eden isyana rejimin saldırısı sonucu üç kişi katledildi.
20 Eylül: İsyanda beşinci gün, kadınlar saçını kesti!
Çığ gibi büyüyen ve kitleselleşen isyan, İran ve Kurdistan Eyaletinin en az 16 kentine yayıldı. Sari'de gerçekleşen eylemlerde Humeyni ve selefinin fotoğrafları yırtıldı. Hengaw İnsan Hakları Örgütü’ne göre ise Batı Azerbaycan’da iki erkek ve Kırmanşah’ta ise bir kadın eylemci katledildi. İran medyası ise bir polisin öldüğünü duyurdu. Kırmanşah’ta devam eden protesto eylemlerinde bir kadın başörtüsünü çıkararak saçını kesti. Bu görüntünün dijital medyadan yayılmasının ardından tüm dünyada kadınlar Jîna için saç kesme eylemi gerçekleştirdi. Bu eyleme dünyaca ünlü isimler, gazeteciler, sanatçılar, aktivistler de dahil oldu.
21 Eylül: Evreselleşen direnişte altıncı gün, yeni Jînalar katledildi
İsyanın altıncı gününe damga vuran olay, 22 yaşındaki yazar ve şair Hadis Necefi isimli Azeri bir kadının süren eylemler esnasında polisler tarafından kurşuna dizilerek katledilmesi oldu. Rejim güçleri eylemcileri katletmeye devam ederken, Hadis isyanın sembol isimlerinden biri oldu.
İsyanın bilançosu: 551 kişi katledildi
Aylar süren ve İran’ın en büyük ve uzun isyanı olarak tarihe not düşen eylemlerin ilk 10 gününde İran İnsan Hakları’na göre, rejim tarafından 54 kişi katledildi, yüzlerce kadın tecavüze uğradı ve yüzlercesi gözaltına alındı. 15 Eylül 2023 itibarıyla 68'i çocuk olmak üzere süren eylemlerde en az 551 kişi katledilirken, bin 160 kişi de yaralandı. Eylemlerin sürdüğü en az 134 şehir ve kasaba ile 132 üniversitede en az 19 bin 262 kişi tutuklandı, onlarca kişi idama mahkum edildi ve yedi kişi ise idam edildi.
Jîna’nın ardından…
Jîna’nın katledilmesinin ardından rejime yönelik protestolar yeni bir devrimin ayak seslerini getirirken, Jîna’nın adı tüm dünyada yaşatıldı. İran, Kurdistan ve Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından kadınlar çocuklarına Jîna ismini vererek Jîna’yı yaşattı. Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından 2023'te Saharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. AP Başkanı Roberta Metsola, yaptığı açıklamada Jîna’nın yaşamını yitirmesinin İran’da tarih yazan bir kadın hareketine yol açtığını söyledi. Evrenselleşen “jin jiyan azadî” sloganına da atıfta bulunan Roberta, bunun İran'da "eşitlik, onur ve özgürlük için ayağa kalkan herkesin sloganı" haline geldiğini belirtti. Kurdistan’ın yanı sıra Jîna’nın ismi Londra, Ottowa, Paris ve Viyana gibi dünyanın önemli kentlerinde meydanlara, sokaklara ve parklara verildi.
Kürt Kadın Hareketi’nin temel şiarı olan ve Jîna ile evrenselleşen “Jin, jiyan, azadî” ışığında kadınlar sokakları kullanmaya ve özgürlüğü haykırmaya devam ediyor.