Devrimi ve sanatı bütünleştiren kadın: Hozan Mizgîn
- 09:04 11 Mayıs 2021
- Portre
Derya Ren
DİYARBAKIR - Kürt sanatında yeni bir çığır açan ve sanatıyla devrimciliği bütünleştiren Kürt sanatçısı Hozan Mizgin'in yaşamını yitirmesinin 29'uncu yıldönümü. Kardeşi Şeyhmus Aydın, "Mizgîn hem sanatçıydı hem de devrimciydi" sözleriyle Mizgin’i anıyor.
Sanatı devrimci kişiliği ile buluşturan Hozan Mizgîn (Gurbet Aydın) 1962 yılında Batman'a bağlı Binatlı (Bileyder) köyünde dünyaya gelir. Sesi ve sanatı ile çocuk yaşlarında fark edilen Mizgin, feodal yapının verdiği baskıcı zihniyete ve sistemin Kürtler üzerinde uyguladığı politikaların yakın takipçisi olur. 12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre önce özgürlük mücadelesine katılan Mizgin, mücadele içerisinde aktif bir şekilde yer alır ve sanat alanında çalışmalara öncülük eder.
Kadınların başkaldırmasını sağlar
Sanat alanında örgütleme yapması için 1983 yılında Avrupa'ya gönderilen Mizgin, Huner-Kom’un kuruluşunda ve Yurtsever Kürt Kadınlar Birliği’nde (Yekitiya Jinên Welatparêz ên Kurdistanê-YJWK) yer alır. Mizgin, devrimci kişiliği ve duruşu ile çevresinde bulunan birçok kadının baskı ve saldırılara başkaldırmasını ve özgürlük mücadelesine katılmasını sağlar. Mizgin, uzun bir süre Avrupa'da çalışmalarını yürüttükten sonra, Bitlis'in Tatvan ilçesinde çalışmalarda yer alır. Kadınlara ulaşmak ve erkek egemen sistemin kadınlar üzerinde kurduğu tahakkümü ortadan kaldırmak adına çalışmalarına dört elle sarılır. Yer yer kadınlara ulaşmak adına kara çarşaf giyerek, mahallelerde toplantılar yapar.
Sanatıyla yaşamaya devam ediyor
"Çemê Hezîl", "Gundîno Hawar", "Lo hevalno" ve "Newroz" şarkılarıyla halkı dilinden düşmeyen Mizgin, kasetleri yasaklansa da halkın sevgisini kazanan kişiliği ve mücadelesi ile hiçbir zaman unutulmaz. 11 Mayıs 1992 yılında Tatvan'da kaldığı bir eve baskın yapılır. Baskın esnasında teslim olması istenen Mizgin, teslim olmaz ve direnir, ancak çatışma esnasında yaralanarak yaşamını yitirir. Yaşamını yitirmesinin ardından insanlar arasında daha çok dinlenmeye başlanan Mizgin, yarattığı ve miras bıraktığı sanatı ile yaşamaya devam eder.
'Devrimci şarkılar her zaman dilindeydi'
Kardeşi Şeyhmus Aydın, Mizgin'in küçüklüğünden beri şiir yazdığını ve yazdığı şiirleri sandalyenin ayaklarını oluşturan borulara sakladığını ve bu şekilde şiirlerini koruduğunu söylüyor. Mizgin'in sanata olan ilgisinin çok küçük yaşlarda başladığını ifade eden Şeyhmus, "Evde olduğu zaman Şivan Perver'in seslendirdiği Hernê peş şarkısını söylüyordu. Hiç unutmam dayımın düğünü vardı, biz hepimiz araçtaydık. O zaman Mizgin Hernê peş şarkısını söylemişti ve orada bulunan herkes onun gösterdiği cesaret karşısında şaşırmıştı. Her zaman devrimci şarkılar dilindeydi. Ben daha küçükken o çalışmalara katıldı. Şehit düşmeden birkaç gün önce bizi aradı annemle konuştu. Nerede olduğunu bize söylemedi. Daha sonra şehit düştüğünü öğrendik" diye belirtiyor.
'Hem sanatçı hem de devrimciydi'
Eskiden bir kadının şarkı söylemesinin günah ve ayıp olarak görüldüğünü sözlerine ekleyen Şeyhmus, ancak Mizgîn'in bu anlayışa karşı başkaldırdığını ve şarkı söylemeyi bırakmadığını dile getiriyor. Mizgîn'in çok girişken ve merhametli bir karaktere sahip olduğunun altını çizen Şeyhmus, "Mizgîn bizim için hem sanatçı hem de devrimciydi. Başımız her zaman dik, onunla gurur duyuyoruz. Biz ailesi ve Kürt halkı için büyük bir şereftir. Biz biliyoruz ki bir Mizgîn gitti binlerce Mizgîn geldi. Son süreçlerde mezarlara saldırılar oluyor bizler bu saldırıları kınıyoruz. Öte yandan Tatvanlılar mezarımıza sahip çıkmışlardı bu konuda kendilerini teşekkürlerimizi iletiyoruz. Mezarlıklara saldırıları, mezarları kırmakla Kürt halkı bitmez, öldürmekle nasıl bitiremedilerse böyle de bitiremezler" diyor.