İtaat etmeyi reddeden bir ‘Haydut’un portresi: Phoolan Devi
- 09:05 25 Haziran 2020
- Portre
HABER MERKEZİ - Kendisine çektirilenleri erkeklere iade eden Phoolan Devi, “Haydutlar Kraliçesi” olarak tarihe geçti.
“Ne okumam var ne de yazmam, işte öyküm... Çoktan ölmüş olmalıydım ama hala yaşıyorum” sözlerinin sahibi olan Phoolan Devi, Hindistan’ın alt kastlarına mensup bir ailede dünyaya gelir. Çocuk yaşta evlendirilen Phoolan, şiddete ve tecavüze maruz kalır. 20 yaşında “haydut” olan Phoolan, ilk olarak kendisine tecavüz eden erkeği öldürür, daha sonra ise cinsel saldırıya yeltenen tüm erkeklere karşı öz savunmasını kuşanır. Phoolan, herkesin bildiği adıyla “Haydutlar Kraliçesi”, milletvekili olarak girdiği parlamentonun önünde şaibeli bir suikast sonucu katledildi. Kendisine “katil” ve “kahraman” sıfatları yakıştırılsa da ülkesinin kadınları hala onu Tanrıça Durga’nın yeryüzüne yeniden gelmiş hali olarak anmayı tercih ediyor.
‘Şimdi bir kraliçe oldum’
Phoolan hayatı filmlere konu olmuş bir kadındı. Kendi anlatımından yazıya dökülen otobiyografisinde, “Doğduğumda bir köpekten daha değersizdim, şimdi bir kraliçe oldum” diyordu. 10 Ağustos 1963’te sosyoekonomik olarak en alt kasttan, okuma yazması olmayan, çok yoksul bir çiftçinin kızı olarak dünyaya gelen Phoolan, 11 yaşındayken kendisinden yirmi yaş büyük biri ile evlendirilir. Evlendiği erkek tarafından tecavüze ve sistematik şiddete maruz kalır. Evlendirildiği erkekle yaşamaya dört yıl dayanabilen Phoolan, sonunda türlü kötülüğü yaşadığı bu evlilikten annesinin de çabaları ile kurtulmayı başarır. Ancak, Phoolan’ın şiddet ve tecavüzden kaçarak evine dönüşü kimseyi mutlu etmez. Toplumsal kurallar için çocukta olsa “dul” olduğu için büyük bir uğursuzluk ve yüz karasıydı.
Haksızlıklara karşı asla susmadı
Yoksulluklarına, haklarının yenmesine isyan eden Phoolan, başkaldırır, gerektiğinde üst kasttan insanlara kafa tutmaya başlar. Yaptığı işlerin parasını alamayan ailesinden bir tek o hakları için korkusuzca mücadele eder. En çok üzüldüğü de babasının ait olduğu kast yüzünden hakkını aramaması, sessizce, her tür aşağılanmaya razı olması olur. Bir yandan da “dul” olduğu için köyün erkeklerinin hedefinde olur. Phoolan toprak yüzünden çatışmalı oldukları, babasının toprağını çalmakla suçladığı akrabası tarafından hırsızlıkla suçlanarak tutuklanır. Tutukluluğu sırasında da şiddet ve tecavüze maruz bırakılır.
O artık çete lideri
20 yaşındayken dağlarda yol kesen ve haraç alan bir haydut çetesi tarafından kaçırılan Phoolan, haydutlar çetesinin lideri tarafından da tecavüze maruz kalır. Phoolan, kendi kastından haydutlarla işbirliği yaparak çete liderini öldürür. Kısa sürede silah kullanmayı öğrenen Phoolan, haydutların lideri olur. İlk işi ise evlendirildiği ve kendisine tecavüz eden kişinin köyünü basmak olur.
Tecavüz faillerini öldürür
Çocukluğundan itibaren kendisi ve çevresindeki alt kastlardan çocuk ve kadınların cinsel istismar ve tecavüze maruz kalmasına karşı intikam ve öfke ile hareket eden Phoolan, bastığı köylerden birçok erkeği öldürmesiyle özellikle üst kastlara korku salmaya başlar. Kendisine işkence ve tecavüz edilen Behmai köyüne intikam için gittiğinde, elinde megafonla tüm köye “…Ben Phoolan Devi…” diye bağırır ve istediği kişileri teslim etmezlerse başlarına gelecekler konusunda uyarır. Alt kasttan bir kadının böyle meydan okuma cüretini göstermesi katı kast sistemi için bir tehdit oluşturur ve bu nedenle uzun süre “Behmai Katliamı” olarak anılır. Uttar Pradesh Eyalet Başkanı ise yaşananlar karşısında istifa etmek zorunda kalır.
Ve kahraman…
Phoolan çevrede özellikle üst kastlardan zengin insanların hedef alındığı soygunlar yapar. İsmi efsane gibi dilden dile dolaşan Phoolan için “Dasyu Sundari/ Güzel Haydut” denilmeye başlanır, alt sınıftan insanlar ve kadınların kahramanı haline gelir. Hindistan devleti başına ödül koyar ancak alt kasttan köylüler onu sevdiği için korumaya alır. Phoolan artık yoksulların, hakkı yenilenlerin, hak arayamayanların kahramanı ve başkaldırısı olmuştur.
Binler onu karşıladı
Zenginden alan fakiri koruyan ünü hükümeti tehdit etmeye başlayınca Indira Gandhi hükümeti barışçıl bir çözüm için Phoolan’la görüşmeye başlar. Bir yıl süren, gizli görüşme ve pazarlıklar sonucu anlaşmaya varılır. Phoolan’ın yaptığı anlaşmaya göre; kendisi ve ekibindekiler asılmayacak, hiçbirine kelepçe takılmayacak, hiçbiri sekiz yıldan uzun hapis yatmayacak, ailesinin hakkı olan toprakları verilecekti. Phoolan 1983 yılında Şubat akşamı, 18 bine yakın hayranı tarafından karşılanır. Haki asker giysileri, başında kırmızı bandanası vardır. Silahlarını sadece Mahatma Gandhi ve Tanrıça Durga’nın resmi önüne teslim edeceği şartını koymuştur. Tüfeğini, fişekliğini ve zorla ikna edilerek bıçağını teslim eder.
Cezaevinden çıkış
Otuzun üzerinde suçla tutuklanan Phoolan, hiç mahkeme önüne çıkarılmayarak on bir yıl hapis yatar. Sonunda 1994 yılında hakkındaki suçlamalar düşürülerek cezaevinden çıkar. Anlaşma sonucu cezaevine girene kadar ismi efsane gibi dolaşan Phoolan’ın hiç fotoğrafı olmamıştır.
Katledildi…
Phoolan, cezaevinde çıktıktan iki yıl sonra aşağı kast ve azınlıklardan destek gören Samajwadi Partisi’ne katılır. 1996 yılında Parlamentoya girer. Phoolan 25 Haziran 2001’te parlamento önünde silahlı saldırıya uğrar. Vücuduna beş kurşun isabet eden Phoolan, hastaneye kaldırılırken yolda yaşamını yitirir. Teslim olan saldırgan Phoolan’ı Behmai’de üst kastlardan 22 erkeği öldürdüğü için intikam almak için vurduğunu söyler. Fakat görgü tanıkları Phoolan’a birden fazla kişinin silahlı saldırısına maruz kaldığını belirtir.
Phoolan’ın biyografisi “Haydut Kraliçe” isimli kitapta tüm ayrıntılarıyla anlatılır. Kitapta Phoolan’ın, “Yeryüzünün ırmak ucunda bittiğini ve güneşin su içinde boğulduğunu sanan korkmuş küçük çocuk değilim artık… Birçok kez yardım isteği ile elimi uzattım ama kimseye ulaşamadım. Bana pislik, cani dediler. Hiç bir zaman kendimi iyi bir insan olarak görmedim ama bir cani de değilim. Tek yaptığım bana çektirdiklerinin aynısını erkeklere iade etmekti. Vahşi ormanda hayatta kaldım. Şimdi de benim çektiklerimi çeken insanlara yardım etmek amacıyla kentte hayatta kalabilmek için Tanrı’ya dua ediyorum” sözlerine yer verilir.
Kitapla aynı isimde film çekilir. Fakat Phoolan filmde kendi kararları ile hareket edemeyen ve sürekli tecavüze uğrayan bir kadın olarak gösterilmesinden rahatsız olarak yayınlanmasını istemez.