Modern dansın tanrıçası Isadora Duncan 143 yaşında

  • 09:05 27 Mayıs 2020
  • Portre
HABER MERKEZİ - “Tüm gerçek sanatçılar devrimcidir” diyen ve yaşadığı çağda tüm dışlanmalara, yoksulluğa ve tabulara karşı sanatından ve kendisinden taviz vermeyen modern dansın tanrıçası Isadora Duncan 143 yaşında.
 
Isadora Duncan, kendini Yunan mitolojisindeki 9 dans ve koro tanrıçasından biri olan ‘terpsikhore’ ile tanımladı. Isadora modern dansı doğuran kadın oldu. Dans eleştirmeni Jack Anderson’ın 2008’de Newyork Times’da İsadora için “Moderni modern dansa dönüştüren kadın” sözü doğru olsa da Isadora ‘modernin’ de ötesinde, olmak istediği çağda yaşadı. Hem balenin Victoria Döneminin sınırlayan korselerini hem de kadını sınırlayan kuralları kırdı. Gittiği her yere Avrupa’ya, Rusya’ya devrimini, özgür ruhunu, çıplaklığın estetiğini taşıdı. Savrulan tüller, serbest bırakılmış saçlar, çıplak ayaklarla eski Yunan esintilerini sahnelere taşıyan Isadora dansı özgürlükle kutsadı. Çünkü Isadora’ya göre dans doğal gelişen bir olguydu, bir buluş değildi.
 
Danslarında yer alan trajedi ve yaşam coşkusu hayatının bir yansıması gibiydi. 27 Mayıs 1877’de İrlanda göçmeni bir ailenin dört kardeşin en küçüğü olarak San Francisco, Kaliforniya'da başladı hayatı. 1880’de anne ve babası boşandı. Annesi Dora akşamları Shakespeare, Browning, Shelley, Keats, Charles Dickens, Ingersoll Locwood ve Paul Whitman'ın kitaplarını yüksek sesle okuyarak büyüttü çocuklarını. 10 yaşında Ina Coolbrith rehberliğinde Oakland halk kütüphanesindeki boğucu eğitimi terk eden Isadora, 9 yaşında aldığı bale eğitimine geri dönerek dans etmeye devam etti. 1895’te önce Şikago’ya ardından da New York'a gitti. Baleyi ‘kukla’ya benzeten İsadora, kendi tarzını çoktan oluşturmuştu ve 1899'da sanatını geliştirmek için Avrupa'ya taşındı.
 
Sanatı kadın özgürlüğünü simgeledi
 
Sanatının kadın özgürlüğünü simgelediğini, doğal olan çıplaklığın yapay olandan daha estetik olduğunu söyleyen Isadora, “Kadınlar kendilerini yeni kıtadaki Püritanizmin entrikalarından ve dar kalıplarından kurtarmalıdır. Bugün birçok Amerikalı kadının yaptığı gibi o tahrik edici giysiler içinde kasılmaktansa, tümüyle çıplak dans etmeyi yeğlerim. Çıplaklık gerçek olandır. Gerçek güzelliktir, sanattır ve bunun için de asla ve asla bayağı olamaz. Benim bedenim sanatımın tapınağıdır” diyerek kadın özgürlükçü çizgisini ortaya koydu.
 
Erkek çocuklarını dans eğitimine dahil etmeye çalıştı
 
Isadora, Antik Yunan efsanelerinden esinlenen kostümleri içinde, “Kaliforniya yeniliği” olarak adlandırılan dansı için salonlar ve bahçe partilerine çağrıldı. Sık sık dalga geçildi ve dışlandı. Hatta “Kızım Bayan Duncan gibi giyinmiş olsaydı, onu tavan arasına kilitlerdim!” gibi eleştiriler nedeniyle daha az sahne alabildi ve mali sıkıntılar yaşadı. Sonunda 1902'de ise Budapeşte'de tam bir orkestraya sahip ilk performansı ile başarı gösterdi. 1905 yılında Berlin yakınlarındaki Gruenwald'a yerleşti ve ilk dans okulunu açtı. “The Isadorables” dans okulunda genç dansçıları eğitmeye başladı. Başlangıçta, yirmi kız ve 1 erkek çocuğu kaydettirdi, ancak erkekleri dahil etme çabası başarısız oldu ve sonunda fon bulamadığı için projesi iptal edildi.
 
Evlilik kurumuna karşı çıktı
 
Evlilik kurumuna karşı çıkan Isadora, evlenmeden iki kız bir de erkek çocuk doğurdu. 1913’te hayatının en büyük travmasını yaşadı. Virajda bozulan arabadan inen şoför el frenini çekmeyi unuttuğu için araba içindeki çocukları ve bakıcıları ile birlikte nehre düştü. Bu olaydan sonra alkol bağımlısı haline gelen Isadora, üçüncü çocuğunu kaybetti.
 
Scriabin ve Chopin'in fon müziği ile canlandırdığı Mother (Anne) ve Marche Funebre (Cenaze Yürüyüşü) yaşadığı trajedinin izlerini taşıyordu.  Arkadaşı Eleanora Duse ile zaman geçirmek için İtalya'ya çekilen Isadora, burada Schubert'in 9. Senfonisi ve Çaykovski’nin 6. Senfonisi için belirlediği koreografi üzerinde çalışmaya başladı. 1916 ve 1920 yılları arasında solo performansını sergiledi, Amerika ve Avrupa’yı kapsayan bir turneye çıktı.
 
‘Tüm gerçek sanatçılar devrimcidir’
 
Isadora, 1917 Sovyet Devriminden etkilendi. 1921’de “Sanatını özgür bir okula vermeye ve bin çocuğa öğretmeye” Moskova'ya taşındı. Adaletsizliğe olan öfkesini insani acıları ve direnci dansına yansıttı. Genç şair Sergei Ysenin ile tanıştı ve bir Amerika turu sırasında seyahat etmesine izin verilebilmesi için onunla evlendi. Amerika’da devrim yanlısı duruşu, şeffaf kıyafetler giymesi tutucu Amerikalılarca kınansa da “Tüm gerçek sanatçılar devrimcidir” sözüyle kendini savundu. 1925 yılında ise Sergei Moskova’da intihar ettiğinde Isadora Paris’teydi ve yoksuldu.
 
Isadora, 14 Eylül 1927'de Fransa'nın Nice kentinde genç bir araba satıcısının sürdüğü üstü açık Bugatti spor arabasında boynundaki uzun şalın dolaşması sonucu hayatını kaybetti. Hakkında sayısız kitap, sayısız çizim, resim ve heykel, iki büyük sinema filmi, belgeseller oyunlar ve şiirler yazıldı. Isadora dansa, özgürlüğe olan tutkusu ile kadınlara örnek olmaya devam ediyor.