Dünya kadın manifestosu haline gelen Zîlan’ın çığlığı

  • 09:05 29 Haziran 2019
  • Portre
Sibel Özalp
 
HABER MERKEZİ - “Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük” diye tarihe not düşen Zeynep Kınacı’nın yaşamını yitirişinin üzerinden 23 yıl geçti. 
 
Yaşamı, duruşu ve kişiliğiyle milyonlarca Kürt kadının öncü isimlerinden olan Zeynep Kınacı (Zîlan), kız çocuklarına verilen Zîlan ismiyle yaşam bulmaya devam ediyor. Binlerce Kürt köyünün yakılıp yıkıldığı, bölge illerinin önemli ölçüde insansızlaştırıldığı ve Kürt halkının fiziki soykırıma uğradığı yıllarda, Kürt kadınının öncü isimlerinden biri haline geldi. 
 
30 Haziran 1996 tarihinde Dersim’de gerçekleştirdiği eylemde yaşamını kaybeden Zîlan, Kürt halkına dayatılan “ya kölelik ya ölüm” anlayışına karşı yaşama ısrarının adı oldu. Zîlan’ın yaşam ve mücadelesi sınırları aşarak Ortadoğu’daki birçok kadını etkiledi. 
 
Yaşamı irdelemesi lise yıllarında başladı
 
Zeynep Kınacı, 10 Ağustos 1972’de Malatya’da 7 kardeşin en küçüğü olarak dünyaya geldi. Aslen de Malatya’ya bağlı Elmalı köyündendir. Malatya İnönü Üniversitesi’nde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun olan Zeynep, üniversite yaşamı boyunca Malatya Devlet Hastanesi’nde röntgen teknisyeni olarak çalıştı. Üniversitede 2 yılı birlikte okuduğu Mehmet Ali Atlı ile mezun olduktan sonra evlendi. Lisede okurken sol düşüncelere ve Kürt kimliğine ilgisi gelişen Zeynep’in yaşamı irdelemesi bu yıllarda başladı. Üniversite yıllarına dek herhangi bir çizgiye yakınlık duymayan Zeynep’in üniversite döneminde aktif olan Kürt özgürlük mücadelesine sempatisi gelişti.
 
Zîlan adını aldı
 
Zeynep’in ailesinin sosyal yapısı bir yanıyla feodal etkileri taşırken, bir yanıyla da küçük burjuva Kemalist anlayışı vardı. Yine ailesinin ekonomik nedenlerinden dolayı uzun bir dönem netleşemeyen Zeynep, süreç içerisinde belli bir netleşme ve olgunlaşma sonucu 1994 yılının Ağustos ayında Adana’da çalışmalara katıldı. 1995 yılında ise PKK’ye katılarak “Zîlan” adını aldı.
 
Bu süreç, devletin PKK karşısında artık kesin bir imhayı hedeflediği bir sürece denk gelmekteydi. Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere birçok devlet kurumları, “Tek bir fert kalmayıncaya kadar bu mücadele devam edecek” açıklamalarıyla inkar-imha politikalarında ısrarlı olacaklarını ortaya koymuşlardı. 1996 yılı Türkiye’deki yönetim her türlü askeri yönelim ve faili meçhul yöntemleri kullanmayı öngören bir kesimin elinde olduğu bir dönemdi.
 
‘Özgür yaşam hakkımız engellenemez’
 
İçinde bulunulan dönemde PKK tarafından ateşkes ilan edilmiş ve barış arayışları olmasına rağmen 6 Mayıs 1996’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik bir suikast girişiminde bulunulmuştu. Fakat, 500 kilogramlık bomba patlatma girişimi boşa çıkmıştı. Bu yönelimin kısa dönemli ya da taktiksel olmadığını, aynı zamanda uluslararası komplonun işareti olduğunu hisseden Zîlan, bu yönelimlere en iyi cevabın fedai bir tarzda olacağına karar verdi ve kendi deyimiyle “anlamlı ve büyük bir eylem” için hazırlandı.
 
Tarih 1996’da sıcak bir Haziran ayının son gününü gösteriyordu. Dersim’de her Cuma askeri bir törenle marş okunurdu. İnsanlar sağa sola koşuştururken parkın giderek seyrekleşen masalarından birinde, siyah saçlı, sarı çiçekli elbise giymiş genç bir kadın oturuyordu. Etrafı izleyen ve kalp atışları göğsünü delecek gibi atan kadın Zîlan’dı. Sanki bin yılların öfkesini içinde taşıyordu. Saatine bakan Zîlan, dakikalar kalan eylemini gerçekleştirmek için ayağa kalktı. Bir çığlık duyuldu Dersim’den. Dünya kadın manifestosu durumuna gelen bu çığlık Zîlan’ın çığlığıydı. Eylem gerçekleştiğinde yer gök inliyordu. Zîlan, “Özgür yaşam hakkımız engellenemez” diyerek kendisini paramparça etti ve patlattı bedenini.
 
‘Tüm dünyaya haykırıyorum’
 
Zîlan’ın ardından eylemi neden gerçekleştirdiğini anlattığı ses kaydı yayınlandı. Kayıtta, “Kürt halkının özgürlüğü ve insan hakları için bu eylemi gerçekleştiriyorum. Bu eylemde halkımdan aldığım moral ve güçle düşman üzerine yürüyeceğim. Partimiz PKK’ye, Başkan Apo’ya, direnişçilerimize, dağlarda savaşan yoldaşlarımıza bağlılığın gereği olarak eylemi gerçekleştireceğim. Tüm dünyaya haykırıyorum. Duyun artık, gözünüzü açın” ifadeleri yer alıyordu.
 
Zîlan Kadın Festivalleri
 
Eylemi gerçekleştirdiği yılın Eylül ayında, Almanya’nın Köln şehrindeki Müngersdorf Stadyumu’nda yapılan Uluslararası Kürt Kültür Festivali Zeynep Kınacı’ya adandı. 2004 yılından itibaren de her yıl Almanya’da “Uluslararası Zîlan Kadın Festivali” düzenlenmektedir. Avrupa’daki Kürt kadınının örgütlülük gücünün de önemli bir göstergesi olan Zîlan Kadın Festivali’nin ilki, “Sınırları Aşan Kadınlar Buluşuyor” şiarıyla 10 Temmuz 2004 günü Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde yapıldı. Bu yıl, geçtiğimiz günlerde 15’inci kez düzenlenen Zîlan Kadın Festivali ise, “Kadın Direnişi Özgürleştirir” şiarıyla Almanya’nın Leverkusen şehrinde yapıldı. 
 
‘Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına öfkemi göstermek istiyorum’
 
Zîlan, kendisini böylesi bir eyleme götüren süreci ise yazdığı mektupta şu şekilde dile getirdi: “Bu eylemi, gerçekleştirmem gereken bir görev olarak görüyor ve kendimi sorumlu hissediyorum. Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Besê, Bêrîtan, Berivan ve Ronahî yoldaşların direnişlerine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmak istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Başkan APO önderliğinde yürütülen ulusal kurtuluş mücadelemiz çok yakında zafere ulaşacak ve mazlum halkım dünya insanlık ailesi içerisinde hak ettiği yerini alacaktır.”