Kadriye Kuran'dan geriye direniş ve şu sözü kaldı: Çözüm İmralı'dır 2018-11-28 09:12:16   HABER MERKEZİ - Barışa olan inancı, inadı, mücadelesi ve siyah tülbenti ile Kürt kadınlarının sembol isimlerinden olan Kadriye Kuran, kadınlara mücadele dolu bir miras bıraktı. Kadriye'nin devlet yetkililerine şu seslenişini şimdilerde DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven eylemi ile yineliyor: "Türkiye'ye barış yakışıyor, kucaklaşmak yakışıyor. İran, Irak ve ABD yerine İmralı'ya gidin, çünkü muhatap İmralı'dır."   Başından indirmediği siyah tülbenti ve dilinden düşürmediği barış sözcüğüyle hafızalara kazınan Barış Annesi Kadriye Kuran'ın yaşamı ve mücadelesi sayfalara sığmayacak kadar geniş. “Çözüm süreci” döneminde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sekretaryasında yer almak üzere İmralı Cezaevi'ne nakledilen isimlerden biri olan Nasrullah Kuran'ın annesi olarak tanınan Kadriye anneyi, aslında böyle tanımlamak oldukça yetersiz olacak. Çünkü o Kürt özgürlük mücadelesinde kızları Leyla ve Zeynep'i kaybederken, kendisi de 20 yılı aşkın süre Kürt özgürlük mücadelesinde Barış Anneleri saflarında yer aldı ve Kürt kadınlarının sembol isimlerinden biri oldu. Kadriye, asker annesi Menşure Özdemir ile kucaklaşıp barış mesajı verdiği görüntüleri ile de hafızalardaki tazeliğini koruyor.    Aslen Siirt Eruh'lu ve 1951 doğumlu olan Kadriye, PKK'nin öncü kadrolarından Mahsum Korkmaz (Egit) ile bire bir tanışma fırsatı bulanlardan da biri aynı zamanda. Çocukları PKK'ye katıldığı için defalarca gözaltına alınan ve işkencelere maruz kalan Kadriye, "Sen hiç mi temiz bir tane doğurmadın, hep terörist mi doğurdun" söylemleri ile karşı karşıya kaldı. Bunlara inat inandığı değerlerden taviz vermeyen Kadriye, Barış Anneleri ile birlikte yıllarca "barış" söylemini dilinden düşürmedi.    Kürtçe konuştuğu için telefonu kesilmişti   2006'nın Kurban Bayramı'nda o dönem Kandıra F Tipi Cezaevi'nde PKK davasından müebbet hapis cezası almış olan oğlu Nasrullah Kuran ile Kürtçe konuştuğu için telefon görüşmesi kesilen Kadriye, "Bayramlarda düşmanlar bile barışır birbiri ile. Ben kendi dilimde oğlumla bayramlaşamıyorum. Bu ne biçim adalet. Adaletten bahsediyorlar. ‘Dil konusunda bir sorun yok’ diyorlar. Eğer bir sorun yoksa ben niye oğlumla bayramlaşamıyorum?" diyerek tepkisini dile getirdi.    Kadriye, dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Benim ülkemde Kürtlerin bir sorunu yok" şeklindeki sözlerine atıfta bulunarak, "Kürtlerin bir sorunu yoksa ben niye oğlumla konuşamıyorum? Herkes bayramı kutlarken benim oğlumla bayramlaşmama niye engel oluyorlar. Ben oğlumla kendi dilimde bayramlaşamayacaksam, bu ülkede adaletten, kardeşlikten bahsedilebilir mi? Bu nasıl kardeşlik, bu nasıl adalet? Ben Türkçe bilmiyorum. Bilmediğim bir dilde nasıl konuşabilirim" şeklinde tepkisini dile getirmeye devam etti.     ‘Türkiye’ye barış yakışıyor’   Kadriye, 2009'un 1 Eylül'ünde Mersin'de katıldığı bir etkinlikte 2006 yılında Gümüşhane'nin Şilan ilçesinde çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren piyade  Hüseyin Özdemir'in annesi Menşure Özdemir ve babası Hıdır Özdemir ile kucaklaşmış ve barış mesajlarını yinelemişti. Kadriye ve Menşure'nin kucaklaştığı fotoğraflar kamuoyunda oldukça geniş yer almış ve olumlu tepkiler almıştı.    Etkinlikte devlet yetkililerine seslenen Kadriye, "Devlete barış yakışır, devlete savaş yakışmaz. Sevgi barış istiyoruz. Biz savaş istemiyoruz. 3 çocuğumu vermişim. 2’si yaşamını yitirdi, biri de ömür boyu cezaya mahkum edildi. Başım dik. Buna rağmen biz savaştan değil, barıştan bahsedeceğiz. Polis de, asker de, gerilla da bizim evlatlarımızdır. Hiçbirinin farkı yoktur. Hiçbirinin ölmesini istemiyoruz. Biz af istemiyoruz, onlar bizi öldürmüş, bir kızımın parçasını kuyuya attılar. Diğer kızımın parçası ise halen nerede olduğu belli değil. Biz her şeye rağmen barış elimizi uzatıyoruz. Türkiye bizim barış elimizi havada bırakıyor. Türkiye'ye bu yakışmıyor. Türkiye'ye barış yakışıyor, kucaklaşmak yakışıyor. İran, Irak ve ABD yerine İmralı'ya gidin, çünkü muhatap İmralı'dır” dedi.    ‘Biz de çocuklarımızla Anneler Günü’nü kutlamak isterdik’   Kadriye, yine 8 Mayıs 2011 tarihinde yapılan Anneler Günü etkinliğinde, şöyle dedi: "Biz çocuklarımızla Anneler Gününü kutlamak isterdik. Ama ne yazık ki bu yaşanan kirli savaş en değerli varlıklarımız olan evlatlarımızı aldı. Benim evlatlarım gitti, bari bundan sonra başka annelerin evlatları gitmesin. Başbakan diyor ki; 'Kürt sorunu bitmiştir', bizleri görmüyor mu?"    'Onursuz insanlar değiliz'   Yaşamı boyunca cezaevlerinin kapılarını arşınlayan Kadriye, 12 Nisan 2012'de tutsak kızı Saadet Kuran'ın görüşü için gittiği Karataş Kadın Kapalı Cezaevi'nde, ayağında platin olması nedeniyle X-Ray cihazında ses çıkardığı için görüşe alınmamış ve görüşe alınabilmesi için ayağında platin olduğuna dair doktor raporu getirmesi istendi. Kadriye, karşı karşıya kaldığı bu duruma ilişkin, "Yaşadığımız acılar yeterince ağır. Kaybedecek hiç bir şeyim kalmadı. Üstüne bir de böyle uygulamalara maruz kalıyoruz. Biz onursuz insanlar değiliz. Bu uygulamaları kabul etmiyoruz. Bacaklarımdaki bomba değil ki! Bizim yükümüz sırtımızda, indirmeyiz. Vücudumuzda bir damla kan kalana kadar onurumuzun mücadelesini vereceğiz" diye tepkisini dile getirdi.  Kadriye, ayrıca maruz kaldığı duruma ilişkin İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) başvurup, Adalet Bakanlığı'na da şikayet dilekçesi verdi.    'Başımızı eğmeyeceğiz'   16 Mart 2015’de İmralı Adası'na sekretarya görevi üstlenmek için giden 5 tutsaktan biri olan oğlu Nasrullah ile gittiği günden sonra bir daha görüşemeyen Kadriye, "Adalet Bakanlığı'nda insanlık olsaydı beni haftada bir kere dahi olsa oğlumla görüştürürdü. Oğlumla ilgili ne mektup ne telefon ne haber hiçbir şey yok. Asıl terör anne ve oğlunu birbirine göstermeyenlerdir. Onların anneleri yok mu? Hiç mi yürekleri yanmıyor? Biz başımızı Tayyip'in önünde eğmemişiz, eğmeyiz de. Bir damla kanımız dahi kalsa çocuklarımızla, ciğerlerimizle beraber onun mücadelesini veririz. Oğlum Nasrullah, Serok'un fedaisidir. Kaç tane oğlumuzu vermişiz bu uğurda. O da canını gerekirse feda etsin. Bir Serok'umuz var, malımız, canımız ona kurban olsun" ifadelerini kullandı.    Kadriye, son olarak da Silivri Cezaevi'ne nakledilen oğlu Nesrullah için 21 Ocak 2016 günü dönemin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Dilek Öcalan ve diğer tutsakların aileleri ile birlikte Meclis'e giderek basın toplantısı düzenledi. Kadriye, Nesrullah'tan haber alamadığını ve kendisine tecrit uygulandığını belirtti.    22 Kasım’da yaşamını yitirdi   Yaşamı boyunca alanlarda olan, mücadelesini büyük bir kararlılık ve inatla yürüten Kadriye anne, geçirdiği kalp krizi sonucu 22 Kasım 2018 sabahı Mersin Yenişehir Devlet Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Kadriye, Mersin Şehir Mezarlığı'nda dini vecibeleri yerine getirildikten sonra ailesi ve yakın dostları tarafından son yolculuğuna uğurlandı.     'Siyah tülbenti başından inmedi'   Yurtdışında yaşayan Saadet Kuran, annesini "Son nefesine kadar dimdik durdu. Dinçti meydan okuyordu düşmana. Kavgacı bir anneydi" sözleriyle anlattı. Annesinin siyah tülbenti PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın tutuklandığı 1999 yılından itibaren takmaya başladığını ve başından indirmediğini söyleyen Saadet, "Annem, ‘Abdullah Öcalan özgür olmadan siyah tülbenti başımdan indirmem. O cezaevleri boşalmadan bu tülbent başımda olacak' diyordu hep. Bizim ısrarlarımıza rağmen o tülbent hiç başından inmedi" diye ekledi.     ‘Belki göremeyeceğiz ama zafer bizim olacak’   Saadet, annesiyle ilgili şunları belirtti: "Annemiz bize toplumsal ahlakı ve değerlerimize bağlılığı öğretti. Çocuklarıma kendisi baktı yıllarca. Annemin emeği bize çok geçti. İnançlı bir kadındı. Sürece kaşı analizleri oldukça güçlüydü. Ve yaptığı tahminleri de tutuyordu. 'Zafer bizim olacak. Ama biz göremeyeceğiz. Ama bir gün bu ülke özgürleşecek. Abdullah Öcalan'ın fikirleri yeni yeni tanınıyor. İleride olacak inanıyorum' derdi hep."