Otobüs koltuğundan tüm ülkeye yayılan ‘artık yeter’ çığlığı: Rosa Parks 2017-10-24 09:08:38 HABER MERKEZİ- Alabama'nın Montgomery şehrinde, 42 yaşındaki siyahi bir kadın olan Rosa Parks, ölümün ardından 12 yıl geçse de siyahiler için yeni bir dönemin başlatıcısı olarak hafızalarda yer edindi. Rosa Parks'ın "Artık yeter!" diyerek başlattığı direniş sayesinde yasalarda değişiklikler yaşandı. Rosa'nın ardından binlerce siyahi kadın direnişi kaldığı yerden sürdürüyor.  Terzilik işi yapan ve siyahi bir kadın olan Rosa Parks, 1957'de ölüm tehditleri ve ırkçıların ona iş vermemesi nedeniyle önce Virginia'ya bir yıl sonra da yaşamını yitirinceye kadar yaşayacağı Detroit'e taşınır. Bir yandan çalışma yaşamına bir yandan da ‘sivil haklar hareketinde’ mücadelesine devam eder. Rosa, 24 Ekim 2005 günü 92 yaşında hayatını kaybettiği güne kadar eşit yaşam koşulları için vermiş olduğu mücadelesini sürdürür. Rosa’nın bir otobüs koltuğunda ırkçılığa karşı başlatmış olduğu mücadele hem onu direnişin sembolü haline getirir hem de siyahilerin mücadele tarihe yeni bir ivme olur.    'Direnişim 1 Aralık 'ta başlamadı'   Alabama'nın Montgomery şehrinde, 42 yaşındaki siyahi bir kadın terzi, şehir fuarındaki işinden akşam saat 6'da çıkar. O gün Rosa Parks çok yorgun olması nedeniyle tek istediği bir an önce evine ulaşmaktır. Belediye otobüsünün ortasındaki 'değişken' statülü koltuklardan birine oturur. O dönem Montgomery belediye otobüslerindeki ilk 4 sıra koltuklar, ‘derisi beyaz’ olan yolculara aittir. Siyah derili insanlar, belediye otobüslerinin yolcularının toplamda yüzde 75'ini oluşturmalarına rağmen, onlara otobüslerin en arka koltuklar ayrılmıştır. Rosa Parks bu ayrımcılığın neden olduğu aşağılanma duygusunu artık taşımakta zorlanır.  Rosa çok sonrasında, ''Otobüslerdeki bu muameleye direnişim 1 Aralık günü başlamadı. Montgomery'de otobüse binmek yerine işe yürüyerek gidip geldiğim çoktur'' diye anlatacaktı.   ‘Renkli bedenimi gömmeye çalıştım’   Rosa Parks bir gün otobüse binip ücretini ödediğinde, James Blake isimli şoför inip arka kapıdan binmesini ister. Otobüsten inen Rosa, arka kapıdan binmez ve bir sonraki otobüsü bekler. Rosa, şoförün James Blake olduğunu gördüğü anda otobüse binmez. Ancak 1 Aralık 1955 günü çok yorgundur ve şoförün de James Blake olduğunu baştan fark etmez. Bazı beyaz derili yolcular ayakta kalınca şoför yerinden kalkıp arkaya doğru yürüyerek, değişken statülü koltuklardaki siyahlara 'kalkın' şeklinde bir el işareti yapar. Rosa o anları, "Şoförün yaklaştığını görünce renkli bedenimi, elbiselerimin içine adeta gömmeye çalıştım" diye anlatır. Şoförün uyarısı üzerine değişken statülü koltukların ilk sırasındaki, üçü de erkek olan diğer siyah yolcular kalkarak arkaya yönelir.    'Yerimi başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum'   Rosa Parks'ın yanında cam kenarında oturan erkek yolcu da kalkar. Rosa Parks da hareketlenir ancak kamu düzeninin aksi tarafına… Cam kenarındaki koltuğa kayar ve artık yorgunluktan bitkin düşmüş bir insana özgü kayıtsızlıkla, hiç hesapsız hiç plansız şoförün gözlerine bakmaya başlar. Herkes büyük bir şok yaşar. Çünkü kamu düzeni artık tehdit altındadır! James Blake, 'neden kalkmıyorsun?' diye kızgınlıkla sorunca, Rosa Parks, insanlığa yakışan yanıtı verir: “Çünkü kalkıp yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum.”   'Bir daha o utancın yolcusu olmayacağım'   Hemen ardından şoför otobüsü durdurarak polisi arar ve Rosa Parks tutuklanır. Otobüsten indirilirken, kendisini çekiştiren polise, “Neden beni itip kakıyorsunuz?” diye sorar. Polis devlet adına konuşarak: “Bilmiyorum. Yasa yasadır ve sen de bir tutuklusun” der. Rosa Parks o anı da, "Tutuklanırken tek bildiğim, bir daha asla bu aşağılamayı kabullenmeyeceğim ve bu utancın yolcusu olmayacağımdı" diye anlatır.   'Fiziki değil haksızlığa uğramaktan yorgundum'   Rosa o an ki tepkisini ise şu cümlelerle anlatıyor: "İnsanlar, benim o gün çok yorgun olduğum için koltuğumdan kalkmayı reddettiğimi söyleyip duruyorlar. Doğru, yorgundum ama sebep bu değildi. İş günü olmasının fiziksel yorgunluğu değildi bu. Yaşlı da değildim, 42 yaşındaydım. Çok yorgundum. Sürekli haksızlığa uğramaktan ve bunu kabullenmekten yorgundum. Aşağılanmak istemiyordum. Parasını ödediğim koltuktan kaldırılmak istemiyordum. Tutuklanmak gibi hevesim yoktu. Zaten işim başımdan aşkındı. Ancak o yol ayrımına gelince, direnişi seçmekte tereddüt etmedim. Çünkü buna artık yeterince katlandığımızı hissettim. Ne kadar taviz versek, ne kadar sussak, baskı da aynı oranda artıyordu."   Boykota çağrı   Rosa Parks'ın tutuklanması ilk başta pek dikkat çekmedi. Siyah hakları aktivist organizasyonu NAACP'nin Montgomery şubesi başkanı sendikacı Edgar Nixon ve Rosa Parks'ın bir arkadaşının 100 Dolarlık kefaleti ceplerinden ödemesi üzerine Cuma akşamı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Edgar Nixon, Cuma günü Kadınların Politik Konseyi (WPC) üyesi ve Alabama Eyalet Üniversitesi profesörü Jo Ann Robinson'u konudan haberdar etti. Jo Ann Robinson, harekete geçmeye karar verdi ve aynı gece hiç uyumayarak 35 bin el ilanı hazırlayarak, Montgomery halkını otobüsleri boykot etmeye çağırdı.   Boykota gazete ilk sayfada yer verdi   Kadınların Politik Konseyi boykota destek veren ilk grup oldu. 4 Aralık Pazar günü şehirdeki küçük siyahi kiliselerinde otobüs boykotu eylemi hakkında çağrılar yapıldı. Montgomery Advertiser Gazetesi de habere ilk sayfasında yer verince eylem bütün şehirde duyuldu. O gece kiliselerde yapılan toplantılarda alınan karara göre, 'insani muamele görünceye, siyahi şoförler de işe alınıncaya ve ortadaki değişken statülü koltuklara 'ilk gelen oturur' statüsü verilinceye kadar' boykota devam kararı aldılar.   Siyahiler tek yürek oldu   5 Aralık Pazartesi günü Rosa Parks mahkemeye çıkarılırken,  Montgomery tarihinin en önemli gününü yaşadı. Yağmurlu bir gün olmasına karşın tüm siyahiler boykot için alanları terk etmemekte kararlı davrandı. Bazıları özel arabalarıyla taşıyabildiği kadar siyahi insanı gideceği yerlere taşıdı. En az 40 bin belediye otobüsü yolcusu o gün yürüyerek gitti işine. Bazıları 32 kilometrelik yolu yürüdü ama yine de belediye otobüsüne binmedi.    Boykot başarıya ulaşmış ve şehirde bir duyarlılık oluşturulmuştu. O akşam aralarında Rosa Parks'ın da olduğu bir grup aktivist, Mt Zion Kilisesi’nde bir araya gelerek sonraki adımlarını tartıştı. Montgomery Improvement Association adlı bir birlik oluşturmayı kararlaştırdılar. Başkanlığına, Dexter Avenue Baptist Kilisesi’nin o günlerde 26 yaşındaki genç rahibi Martin Luther King Jr., seçildi  ve boykota devam kararı alındı.   Siyahi olmayan kadınlar da destek verdi   Rosa Parks o gün mahkemece, kamu düzenine itaatsizlikten 14 Dolar para cezasına çarptırıldı. Associated Press Haber Ajansı da o gün ilk kez konuyla ilgili haber geçince, olay bütün ülkede duyuldu. 7 Aralık günü J. Edgar Hoover'ın FBI'ı, Montgomery'de ajitatör ve provokatörlerin huzuru bozmak için faaliyet içinde olduğunu ilk kez resmi kayıtlarına geçirdi ve Hoover'ın Martin Luther King'e karşı takıntısı başladı. Şehirdeki siyahiler tam 381 gün boyunca otobüslere binmedi. İşlerine okullarına yürüdüler. Siyahiler buldukları her özel araçla, belediye otobüsü bilet fiyatına yolcu taşımaya başladı. Siyahi olmayan bazı ev kadınları da arabalarıyla destek verdi. Belediye otobüslerini işleten şirket büyük maddi zarar yaşadı. Bazı otobüsleri adeta çürüdü.   Eylem başarıya ulaşır   ABD Yüksek Mahkemesi'nin 1956 yılı Aralık ayı başında, benzeri bir başka dava kapsamında (Browder v. Gayle) ırk ayrımcılığını yasaklayan içtihadının zoruyla, Montgomery'deki belediye otobüslerinde de ayrımcılık kalktı. Montgomeryli siyahiler otobüs boykotunu 20 Aralık 1956 günü sona erdirdi. Eylem başarıya ulaşmıştı. Irkçıların ise duruma tepkisi sert oldu, Martin Luther King'in evine saldırılar devam etti, otobüslere silahlı saldırılar gerçekleştirildi, siyahiler darp edildi ancak hayata geçirilen direniş artık başarıya ulaşmıştır. Martin Luther King'in liderliğinde devam eden sivil haklar hareketi, 1964 yılında Sivil Haklar Yasasının çıkmasını sağladı.   Rosa’nın son damlası…   Rosa Parks, 1957'de ölüm tehditleri ve ırkçıların ona iş vermemesi nedeniyle önce Virginia'ya bir yıl sonra da ölünceye kadar yaşayacağı Detroit'e taşındı. Bir yandan çalışmaya bir yandan da sivil haklar hareketinde mücadelesine devam etti. 24 Ekim 2005 günü 92 yaşında ise yaşamını yitirdi.   Martin Luther King, 1958'de yayınlanan Stride Toward Freedom (Özgürlüğe doğru adım) adlı kitabında: "Kimse, bardağın dolması kuralını bilmeden Rosa Parks'ın eylemini anlayamaz. An gelir insan ‘artık yeter daha fazlasını kaldıramam’ der ve taşar."   Barack Obama yıllar sonra aynı koltukta oturdu   1 Aralık 2013 günü dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Detroit'teki Henry Ford müzesinde sergilenen o ünlü otobüste, Rosa Parks'ın zorla kaldırıldığı koltuğuna oturmuş düşünürken görüntülendi. Fotoğraf bir yandan nereden nereye gelindiğinin kanıtı iken diğer yandan da hala ayrımcılığın devam ettiği ABD'de alınacak ne kadar mesafe olduğunun sembolü oldu.