Nurgül Kaplan emek ve barış mücadelesinin moral kaynağıydı 2020-11-16 09:07:44   İSTANBUL - Tüm Bel-Sen 5 Nolu Şube üyesi kanser hastası Nurgül Kaplan, 9 Kasım’da yoğun bakım ünitesi bulunmaması nedeniyle yaşamını yitirdi. 30 yıllık mücadele arkadaşı Nazife Bayrak Tosu, “Hastaneden kemoterapi alıp eylemlere katılırdı. Kadın sekretaryasının kurulmasında, sendika içerisinde kadın bilincinin artırılmasında, çabaları, emeği olan bir arkadaşımızdı. Bu anlamıyla çok ciddi şeyler borçluyuz Nurgül’e ” diyor.    Rengarenk bir kadın geçti aramızdan şiirler okurcasına… Kadınların sesini, emeği, barışı, yol etti mücadelesine… Nurgül Kaplan…Diğer bir değiş ile kadın, barış ve emek mücadelesinin neşesi…   Pandemi dönemiyle artan ekonomik krizler ve sağlıkta açığa çıkan politikasızlıklar nedeniyle her gün yüzlerce insan hayatını kaybediyor. Nurgül Kaplan da çöken sağlık sistemi nedeniyle yaşamını yitiren ve aramızdan ayrılan insanlardan biri. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) İstanbul 5 Nolu Şube üyesi olan Nurgül, yıllardır kanser ile mücadele ediyordu. Kalbinin durması üzerine Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Nurgül, yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için tedavisi için servise alınması ardından 9 Kasım günü yaşamını yitirdi. Nurgül yaşamını yitirirken bizlere aslında sadece tıp literatüründeki kanser ile mücadele etmediğinin mesajını vermişti.    30 yıldır Nurgül ile dostluğu olan Tüm Bel-Sen 5 Nolu eski Şube Yürütme Kurulu üyesi Nazife Bayrak Tosu, Nurgül’ün mücadelesini ajansımızla paylaştı: “Morlar içinde uğurlanan Nurgül kadınların mücadelesinde var olmaya, yaşamaya devam edecek…”   ‘Kemoterapiden sonra eylemlere katılırdı’   Sözlerine kadın ve emek mücadelesinin önemli bir aktivistini aynı zamanda değerli bir dostunu kaybettiğini belirterek başlayan Nazife,  Nurgül’ün 90’lı yıllardan beri mücadele içerisinde olduğunu, kendisi ile de bu süreçte tanıştığını ifade ediyor. Nurgül’ün her zaman kadın bilinciyle hareket ettiğini söyleyen Nazife, Nurgül’ün 15 yıldır kanser ile mücadele ettiğini, bunun yanı sıra emek ve barış mücadelesinden de asla vazgeçmediğini kaydediyor. Nazife, “Kanser gibi önemli bir hastalık ile mücadele ediyorsunuz. Nurgül’ün o mücadeleci ruhu hastalığı ile de mücadele etmesini sağladı. Renkli bir kişilikti.  Nurgül dendiği zaman 7’den 70’e farklı anlayışlarda herkesin yüzünü gülümseten bir arkadaşımızdı. Hastaneden kemoterapi alıp eylemlere katılırdı. Çok ciddi çabalar sarf etti. Kadın sekretaryasının kurulmasında, sendika içerisinde kadın bilincinin artırılmasında, çabaları, emeği olan bir arkadaşımızdı. Bu enerjiyi nereden alıyor diye sorardık zaman zaman. Kadın mücadelesinde ciddi anlamda adımlar atıp bizleri de dahil ederdi.  Bu anlamıyla çok ciddi şeyler borçluyuz Nurgül’e ” diyor.    ‘Nurgül sağlık sistemine vurgu yaparak gitti’   Nazife, “Arkadaşımız kalp krizi geçirdiği sürede bir yoğun bakım ünitesi bulamadık. Hayatta olabilirdi. Yoğun bakım ünitesinin bulunamaması sonucu yaşamını kaybetti. Giderken de son mesajını vererek gitti bize.  Burada da çöken sağlık sistemine vurgu yaparak gitti” diye ekliyor.    ‘Sağlıktaki politikasızlık arkadaşımızın hayatını kaybetmesinin sebebidir’   Sağlıkta özelleşme politikalarının sonucunda hastaların müşteri olarak görüldüğünü kaydeden Nazife, “Şehir hastaneleri gibi bir gerçeklikle yüz yüzeyiz. Hasta garantili şehir hastaneleri yapıldı. Biz kim hasta kim değil onun verilerine ulaşamadık. Vaka, hasta vs. kafa karıştırıcı kavramlar politikasızlığın sonucudur. Sosyal devletlerde sağlık ücretsiz olmalıdır ama ne yazık ki bunu bizim ülkemizde böyle olmadığını yaşayarak görüyoruz. Arkadaşımızın hayatını kaybetmesi de bunun bir sonucu” ifadelerini kullanıyor   Pandemi sürecinde yaşanan sağlık ve ekonomi sorunlarını da hatırlatan Nazife, sağlığa gerekli bütçenin aktarılmadığının altını çiziyor.    ‘İlaçlarını karşılamak adına emekli olamadı’   Nurgül’ün kanser ile mücadele ederken de çalıştığını ifade eden Nazife, şöyle devam ediyor: “Emekliliği hak ettiği halde kanser ile mücadele ettiği ve tedavisi pahalı olduğu için ilaçlarını karşılamak adına emekli olamadı. Çünkü emekli olduğu takdirde maaşı yüzde 50 oranına yakın azalma gerçekleşecekti. Sağlık giderlerini karşılamak için emekli dahi olamadı. Nurgül basmakalıp sözlerle ifade edilemeyecek, çok renkli bir kimlikti. Kadın mücadelesine inanmış ve gönül vermiş biriydi. 30 yıllık dostumdu. 30 yıldır mücadele arkadaşımdı. Meme kanseri olduğunda hastaneye gittiğimizde hepimiz demorelize bir şekilde nasıl davranacağız? Süreci nasıl yardımcı olarak aşacağız diye düşünürken Nurgül, gelip ‘ben bunu aşacağım, inanmanız gerekiyor’ dedi.  Ameliyata gidiyor memesinin birisi alınacak ama o güzel mor elbiselerini giymiş çiçeklerle ‘birazdan geleceğim arkadaşlar’ diye bizlere moral vermeye çalışan bir kimlikti. 90’larda sendika kurulamaz denilen günlerde bizim Nurgülümüzün elinde bir fotoğraf makinası, pankartların önünde koşturan, mücadele ederken de böyle bir şiir yazar gibi mücadele ediyordu. Şiir gibi rengarenk bir kadındı.”   ‘Mücadeleye Nurgül’ün bıraktığı yerden devam edeceğiz’   Nazife son olarak, “Nurgül’ü mücadelemizde yaşatmak için mücadele etmemiz gerekiyor. Kadın cinayetlerine, sağlık sistemine eğitim sistemine dikkat çekmemiz gerekiyor. Bu mücadele içerisinde var olduğumuz müddetçe arkadaşımızı yaşatmış olacağız. Onun tek temennisi özgür, demokratik barış içerisinde yaşayan bir ülkeydi. Bizler Nurgül’ün bıraktığı yerden bunları devam ettireceğiz” diye ekliyor.