'Berxwedan jiyane'yi fısıldamaktan vazgeçmeyen kadın: Nezahat Ülker 2020-03-26 09:10:43   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - 1990'ların başında tanıştığı Kürt özgürlük mücadelesi ile hayatında da değişimler yaratmaya başlayan ve geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Nezahat Ülker’i anlatan arkadaşı, tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen Nezahat’in herkesin kulağına "Berxwedan Jiyane"yi fısıldayarak umutsuzluğa yer vermediğini kaydetti.   Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Türeli Köyü'nde (Beşişt)1968 yılında dünyaya gelen Nezahat Ülker, 1982 yılında henüz 15 yaşında iken yakın akrabası olan bir erkekle evlendirilir. Kısa sürede 4 çocuğu olan Nezahat, kadın olmanın bir çok zorluğunu hisseder ve yaşar. 1989 yılında evli olduğu erkeğin rahatsızlık sonucu yaşamını yitirmesinin ardından, Nezahat çocuklarıyla beraber hayatta kalma mücadelesi yürütür. Uzaktan takip ettiği ve bildiği Kürt özgürlük mücadelesini daha yakından tanımak ister ve 1990 yılında siyasi alanda çalışma yürütmeye başlar. Halkın Emek Partisi (HEP) ile beraber başlayan mücadelenin ardından Diyarbakır'da çalışma yürütür. 1996 yılında Diyarbakır Cezaevi katliamının ardından açlık grevine giren kitlenin içinde en ön safta yer alır. Kentte kurulması planlanan Özgür Yurttaş Dernekleri'nin açılmasında öncü rol olan Nezahat, derneğin açılma sürecinde büyük emek verir ve tüm halkı bilgilendirmek için çalışır. Mücadelesinden hiç geri adım atmayan Nezahat, özellikle kadın mücadelesini yakından takip eder ve özgür kadın bilincine ulaşmak ister.   HEP'ten HDP'ye bitmeyen mücadele   Çocuklarını her zaman Kürt kültürü ve geleneğine göre yetiştiren Nezahat, Kürt halkının tarih bilincini de çocuklarına her zaman anlatır. Yaşadığı zorlu mücadelede elbette devletin de hedefinde olur ve hakkında onlarca dava açılır. 2013 yılında geçirdiği rahatsızlıktan ötürü rahmi alınır. Hastayken dahi tek düşündüğü şey çalışmalar olur. HEP ile başlayan mücadele Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile devam eder. 2014 yılında HDP Bağlar ilçe eşbaşkanlığı yapan Nezahat, görevi aldığı günden itibaren sokak sokak, mahalle mahalle gezerek tüm halkın taleplerini, eleştirilerini dinler. Halk tarafından çok sevilen ve kadın mücadelesinde her zaman ön sıralarda olan Nezahat, 2019 yılının 25 Mart günü Lif Kanseri olduğunu öğrenir ve 2020 yılının 25 Mart günü kansere yenik düştü.   Hastanede olduğu süre boyunca ziyaretine gelen herkesin kulağına "Berxwedan jiyane" diye fısıldayan Nezahat'i, 1990'lardan bu yana birlikte çalışma yürüttüğü ve bütün sürecine tanıklık eden Tevgera Jinên Azad (TJA) Aktivisti Fatma Yıldırım anlattı.   'Genç yaşta büyük sorumluluklar aldı'   Nezahat'in çok değerli ve anlamlı bir yaşam mücadelesi verdiğinden söz eden Fatma, "Yaşadığımız coğrafyada varlığıyla yaşamı anlamlı kılan, toplumsal hayata katkısı ve kadın özgürlüğü alanında verdikleri emek ve mücadeleyle kıymetli izler bırakan kadınlar vardır. Böylesi onurlu duruşuyla örnek olan ve hayatımıza güzel izler bırakan güzel kadınlardan biri de Nezahat Ülker'di. Yaklaşık bir yıldır mücadele ettiği hastalığa yenik düştü ne yazık ki. Nezahat, henüz 15'inde çocuk yaşta evlendirildi ve çocuk yaşta anne oldu. Henüz çok genç iken aile sorumlulukları omuzlarına yüklendi. Eşini kaybettiğinde 22 yaşındaydı ve 4 çocuğu vardı. 4 çocuğunu da kendisi yetiştirdi. Uzun bir süre hayata tutunmak için mücadele etti. Bunları 90'lı yıllarda yaşadı. Toplumsal mücadelenin de yaygın olduğu yıllardı. Nezahat, kaderinin yaşadığı coğrafyanın kaderinden bağımsız olmadığını henüz o zamanlar fark etmişti. Bu yüzden mücadelede hep ön saflarda olmaya çalıştı. Zekasını çok iyi kullanırdı ve her şeyi kendi aklıyla hallederdi. Dayanışma ruhu çok ön plandaydı. Kadının özgürlüğünü ve toplumsal mücadelesini esas alarak yaşamına yön veriyordu" diyerek Nezahat’i anlatmaya çalışıyor.   'Haksızlığa hiç bir zaman sessiz kalmadı'   Nezahat'in yalnız başına hem ekonomik zorluklarla hem de toplumun kadına dayattığı baskıyla uzun süre mücadele etmeye çalıştığını kaydeden Fatma, Nezahat'in gerici feodal zihniyetlere karşı her zaman kadın özgürlüğünü esas aldığını belirti. Fatma, "Nezahat hem anne olmaya hem Kürt olmaya hem de bir Kürt kadını olmaya çalışıyordu ve bunun mücadelesini yürütüyordu. Çocuklarına her zaman toplumsal değerleri ve mücadeleyi anlatırdı. Kim hasta, kimin bir şeye ihtiyacı var, kim darda hemen haberi olurdu ve gider sorunu çözmeye çalışırdı. Cezaevinde hiç bir yakını olmamasına rağmen 1996 Diyarbakır Cezaevi katliamı sonrası yapılan açlık grevine başlayanlar arasındaydı. Özgür Yurttaş Meclisi'nin kuruluşunda öncü oldu ve çok emeği geçti. Halkın da tanıdığı ve sevdiği biriydi. Hiç bir zaman hiç bir haksızlığa sessiz kalmadı. Her zaman karşısında durdu. Haksızlığı yapan kim olursa olsun doğruyu savundu" diye belirtiyor.   Kulaklara 'Berxwedan jiyane' fısıldayan kadın...   Fatma, Nezahat'in Kürt kültürüne ve geleneğine de bağlı bir kadın olduğuna işaret ederek, "Çocuklarına kendi kültür ve değerlerini öğretmek için Newroz’larda, 8 Mart'larda çocuklarını da ulusal kıyafetlerle süsleyip götürürdü. 'HEP' döneminden 'HDP' ye kadar siyasi seçimlerde aldığı her görevi heyecanla ve coşkuyla yerine getiriyordu. Her zaman umutla bakardı hayata ve bu umudunu çevresine de yansıtırdı. Gözleri hüzünlü, yorgun baksa da, morali bozuk birini görünce hemen yanına gidip kulağına 'Berxwedan Jiyane' diye fısıldardı. Toplumsal etkinliklerde, mitinglerde ise haykırarak 'Berxwedan Jiyane' derdi. Neden bu sözü bu kadar söylediğini soranlara ‘ben kendime daha çok söylüyorum bu sözü. Çünkü ben direnerek var oldum' derdi. Son bir yıl hastane yatağında ziyaretine gidenlere de hem kendisi için hem herkes için aynı direniş sözünü tekrarlayarak moral verirdi. Ve hastalığını değil, toplumsal sorunları ve merak ettiği arkadaşlarını sormayı konuşmayı isterdi hep. Toplumsal sorunlara duyarlılığı ve yıllarca yürüttüğü mücadeleden dolayı defalarca hakkında davalar açıldı. Hiç rahat vermediler" diyor.   'Mücadelesini de emeğini de unutmayacağız'   Fatma, Nezahat’i anlatmayı şu sözlerle sürdürüyor: "En son Yargıtay’da onanan cezası hastalık sürecine denk gelmesi, stres ve üzüntüsünü belli etmeden çevresine moral vermeye çalışması bu hastalığa yenilmesine engel olmadı. Nezahat yine herkese 'Berxwedan Jiyane' ile 'hoşça kalın' dedi. Nezahat'in hayatına dokunduğu nice dostları çok üzgün. Nerede bir sorun, nerede bir acı, yas ve üzüntü varsa Nezahat oradaydı. Güzel dostumuzu kaybetmenin acısının yanında Koronavirüs salgınından dolayı onun taziyesini kuramamanın üzüntüsü de var. Tek tesellimiz, Nezahat'in insanlığa zarar veren hiç bir davranışı kabul etmeyeceğini bilmemizdir. Her koşulda hayatı direnişle gülümsemesiyle güzelleştiren kadını unutmayacağız. Hem mücadeleye kattıklarıyla hem kadın mücadelesinde verdiği emekle hem de yıllardır hiç pes etmeden hastalığında bile bu halkın özgürlüğünü düşünmesiyle hepimizin yüreğinde büyük bir yer edindi. Onu da mücadelesini de emeğini de unutmayacağız."