‘Öz’ kimde evrim geçirdi?

  • 09:04 27 Ocak 2022
  • Kadının Kaleminden
 
"Etrafımıza baktığımızda evrenin her hücresinde uyumun bütünlüğünü göreceğizdir. Evrenin muhteşem ikilemi kadın ile erkek olmakta. Bu ikilemden oluşan yaşam zinciri, kadın şahsına yapılan saldırılar ile bir toplumun düşürülüşü ve tek tipleştirme savaşları verilmekte. Yaşam özünden, ana kadın gerçekliğinden, ölçülerinden koparılarak özgür düşünce ve özgür iradeden yoksun bırakılmakta." 
 
Jîn Kobanê
 
Kavram olarak dahi ele alınınca tanımı geniş ve derin olan öz, insan yaşamının daha da doğrusu evrenin tüm duygusal zekasında yer almaktadır. Dokunup gördüğümüz her varlıkta kendince izlerini taşımaktadır. Yaşamın tüm damarlarına aktığı gibi ölümüm gizinde de yer edinmiştir. Diyalektik bir bağ ile evrenin içinde gezinen sihirli bir gücü temsil eder. 
 
Binlerce yılın savaşın verildiği yeryüzünde ölümsüzlük iksiri diye aranan yaşamın sırrına ya da özüne ulaşmak için kanlar, denizler gibi kıtalara döküldü. Yağmur zerrecikleri gibi toprağa taşa dökülen her damla kanda evrim oluştu. Sulardan bitkilere hayvanlara en sonda evrenin düşünen varlığına insana dönüşmesi de aslında evrenin de nasıl büyük bir doğruluk öz arayışı içinde olduğunu anlatmaktadır. Burada şunu söylemek gerekir ki insan evrenin en harika varlığıdır. Yanlışı doğrusu ile yaşamın en ayrıksı güzel varlığıdır. 
 
Evrenin en gelişmiş özü insan, fakat özün anlam bulduğu en güçlü, renkli, çeşitli, sınırsız ve yaşam doğurganlığına sahip olan kadındır. Tarihi anlatan tüm yapıtlarda belgelerde ve kırıntılarda farkında olmasak da halen kadında olması da bu gerçekliği tüm objektifliği ile göstermektedir. Öz’den başlayarak nicel olarak bundan türemiş tüm sözcükler de kadınla olan bağını da tüm çıplaklığıyla göreceğizdir. Özne kelimesinde ki canlılık, bilinç, sezgisel ve düş gücü, yada özsu sözcüğünde bulunan anlam ile hayvanlar ve bitkilerde ki sıvıyı kavratırken, özgü de sadece kendisine mahsus yalnız onun özellikleri olması gibi anlamlar. Düşününce buna benzer yüzlerce kelime türetilebilir. Kadının içinde barındırdığı animizm özelliği yaşama daha farklı bakış açısı, duyularında ki hassas sezgisel özellikle uzaklarda yaşanan olay ve olguları hissetmesi, yüzyıllardır farklı inanç ve totemlerle sınırlandırılmak istenmesine rağmen doğa ile büyük bir bağ ile yaşaması da bu öz gerçekliğinin kadında ki anlamını özetlemektedir. Kısacası yaşamın gövdesini oluşturan ve toplumda vicdan olgusunu yaratan konumda olan kadındır.
 
Evrenin arayışı insanda özelde kadında anlam ifadesi oluşuyor. Etrafımıza baktığımızda evrenin her hücresinde uyumun bütünlüğünü göreceğizdir. Evrenin muhteşem ikilemi kadın ile erkek olmakta. Bu ikilemden oluşan yaşam zinciri, kadın şahsına yapılan saldırılar ile bir toplumun düşürülüşü ve tek tipleştirme savaşları verilmekte. Yaşam özünden, ana kadın gerçekliğinden, ölçülerinden koparılarak özgür düşünce ve özgür iradeden yoksun bırakılmakta. Bu şekilde istenen sömürü savaşları daha fazla sonuç alacaktır. Kapitalizm kadını pazarlayarak, paha biçerek, toplumsal gerçekliğinden parçalayarak düşürülmüş bir toplum yaratmayı hedeflemektedir.
 
Kadın doğal toplum yaşamından bugüne dek her zaman direnen bir mücadele içerisinde yerini almıştır. Kapitalizmin ilkel olarak adlandırdığı inanç ve gelenekleri, kadın toplumun temel kültürleri ve ahlak olgusu olarak ele aldı. Etrafımızda yaşanan ve sürekli yeni bir isimle beliren ruhsal ve biyolojik hastalıkları ele alırsak bile kapitalizmin kadına karşı ürettiği bir kimyasal silah olarak da adlandırabiliriz. Kapitalist güçler kadını sürekli krizli, bunalımlı, takıntılı, boğucu yansıtarak, ana tanrıça kültürlü kadını boğmayı hedeflemekte. Doğrusu şudur kadın karakteri var olan toplum gerçekliğinde krizli bir gerçekliktir, nedeni ise yaşanılan yaşamın özü ve doğası kadın yapısına uygun değildir. Özgürlükçü bir sisteme ait olan kadın eşitliği, demokrasiyi, ahlakı, kutsallığı, şifayı vb. tüm özleri esas almaktadır. 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!