Sizin oralarda da Kurşun dolusu yağar mı Amca?
- 09:05 20 Temmuz 2020
- Kadının Kaleminden
"Bir şey soracaktım sana Amca; sizin oralarda da şimşek ve gök gürültüsüyle birlikte yağmur, dolu yağdıran abilere, amcalara taş atan çocuklara ‘’terörist çocuklar’’ denir mi?"
Gül Güzel
Biliyor musun Amca, bizim oralarda Tanrılar da kör ve sağırdır. Durmadan yanıyoruz, öldürülüyoruz. Adımız, kimliğimiz, varlığımız yok ediliyor ama O hiç duyup, görmez...
Bir zamanlar benim ülkemin sokaklarına da gerçek yağmur, dolu, kar yağardı. Daha sonraları hem iklim hem ortam değişti ve yağmurların, doluların rengi değişti ülkemde. En çok da geceleri sabaha karşı yağmaya başladılar. Yağarken öyle büyük bir gürültü, patırtı, şimşek çakarak, yüksek sesle yağar ki, herkes, hepimiz kaçmak için saklanacak, sığınacak yer ararız. Hele de biz çocukların gözbebekleri korkudan cam gibi parlayıp, büyür. Ama bizler şimşekler eşliğinde yağan bu yağmur ve doluya hiç şükretmiyoruz, ‘’Allah’ın bereketidir’’ demiyoruz artık. Bu tür yağmurlar, bizim topraklarımıza bereket getirmiyor; felaket getiriyor her seferinde ve birçoğumuzu evsiz-barksız bırakıyor...
Bizler bu yağan zamansız, gereksiz yağmur ve doludan sonra sabah olmasını hiç istemeyiz. Geride kalan manzarayı görmekten korkarız be Amca. Yıkılan, yanan evler, damlar, ölen veya tutuklanan abi ve ablalarımız, hayvanlarımızın harap olması, annelerin çığlıkları birbirine karışır hep...
Bizim oralara şimşekler eşliğinde yağan yağmur ile dolu yere düşünce eriyip, toprağa karışmaz hiç. Sonrasında sokaklarımız ya gümüş ya da bakırın kahverengisine boyanır her seferinde... Hatta biz çocuklar yerde gördüğümüz, erimeyen bu dolu parçalarını oyuncak sanıp, elimize alıp oynamak isteriz. Ama oynamak isterken elimizde patlayan bu dolu parçalarının ya bedenimizin bir kısmını koparması yahut da bütün bedenimizi parçalamasıyla biter oyunlarımız. O an şiddetli bir patlama gürültüsü, belki ölmeden önce duyduğumuz son ses olur ardından. Annelerimiz parçalanan bedenlerimizin parçalarını eteklerinde toplarlar sonra. Yani bizler ölü çocuklar oluruz bizim oralarda Amca bey...
Zaman zaman o erimeyen demir veya gümüş rengindeki dolu parçalarını eteklerimizde toplarız. Bizim ordaki eski demirci amcaya götürürüz. O da terazisinde tarttıktan sonra, karşılığında bize biraz para verir. İşte o para ile biz hayatta kalan, ellerinde dolu patlamayan çocuklar, kendimize kırmızı şekerler alırız hala be Amca.
Bir şey soracaktım sana Amca; sizin orda da, yani köyünüzde böylesi yağmur ve dolu yağar mı hiç? Sizin oralarda da çocuklar dolu parçalarıyla oynamak isterken ölürler mi hiç? Ha bir de sizin oralarda da şimşek ve gök gürültüsüyle birlikte yağmur, dolu yağdıran abilere, amcalara taş atan çocuklara ‘’terörist çocuklar’’ denir mi Amca bey?
Biliyor musun Amca, bu öyle bir his ki, o an bulunduğun ev çok geniş ama sen sığamıyorsun. O an evin kapısı açık ama sen kapıdan çıkamıyorsun. Bütün pencereler açık olduğu halde sen nefes alamıyorsun. Hayal kurmayı, sürekli yıkılan hayallerinden dolayı, kurmayı unutmasını bilir misin Amca?
Sahiden, sen beni anlayabiliyor musun Amca?