Kadının adı var mıydı yok muydu? Bir var mıydı? Bir yok muydu?

  • 09:06 3 Temmuz 2020
  • Kadının Kaleminden
"Nasıl ki Paris’in orta yerinde Sakine, Fidan ve Leyla arkadaşlarımızın vurulması katledilmesi kör talihimizin sonucu değilse Maxmur ve Kobanê ‘de kör talihimiz değildi."
 
Beritan Yaşar 
 
Toplumun yarısı olan biz kadınlar tarihten günümüze süre gelen erkek aklı ile mücadele içerisindeyiz. Bu aklı her geçen gün alt etmek, mevcut erkek egemen sistem içerisinde yaşanılmayacağını belirterek kadın mücadelesinde yer alıyoruz. Bizler sadece kadın cinsinin değil toplumsal cinsiyet eşitliğinin savunucuları oluyoruz. Dolayısıyla hepimiz için mücadele ediyor ve özgür eş yaşamın inşasına mücadelemiz ile katkıda bulunmak için çaba sarf ediyoruz.
 
Varoluşumuz gereği toplumu bir arada tutan değerlerin ana kaynağı konumunda duruyoruz. Savaşa ve her türlü toplumsal soruna çözüm odaklı yapıcı yaklaşımımız gereği özgür toplumun inşasında başat rol oynuyor ve birçok yükü sırtlıyoruz.
 
Tam bu noktada toplumu kendi çıkarına hizmet edecek şekilde yönetmek isteyen iktidarların, sistemlerin çarkına çomak sokuyor ve rahatsız ediyoruz.
 
Kısaca kadın özelinden refah içerisindeki ülkemizin tablosuna hep birlikte eğilelim. Kadın mücadelesi nerelerde bakalım? Maxmur’da hayvanlarını otlatan üç kadın ile birlikte mi?
 
Amed merkezli yürütülen öncelikle Rosa ve TJA olmak üzere tüm kadın aktivistleri hedef alan siyasi soykırımlarda mı?
 
Ya da Kobanê‘de SİHA’lar ile vurulan evde bulunan Kürt siyasetçi kadınların yanı başında mı? diye sorarak başlayalım… Kadın mücadelesi tam da tüm baskı ve saldırganlığın yöneldiği Kürdistan’ın her yanındadır. Bundandır ki faşist iktidarların ilk hedefi ve korkulu rüyası olmayı başarmışlardır.  “Önce kadın ve çocukları vurun" dan yola çıkıldığı ayan beyan ortadadır.
 
Kürt Kadın Özgürlük Hareketi, Kürdistan‘da ve dünyanın dört bir yanında varlığını kanıtlamış ve var olmanın “hafifliğini de” “ağırlığını da” göğüsleyerek yaşamdaki yerini seçmiş, safını her an haykırmıştır.
 
Nasıl ki Paris’in orta yerinde Sakine, Fidan ve Leyla arkadaşlarımızın vurulması katledilmesi kör talihimizin sonucu değilse, Maxmur ve Kobanê'de kör talihimiz değildi.
 
Zehra Berkel, Hebun Mele Xelil, Emine Muhemmed Weysi… Kongreya Starlı öncü kadınlar hedef gözetilerek vuruldu, zihnimiz ve kalbimizde Paris / Cizre / Maxmur canlandı buda bir “tesadüf” değildi elbette.
 
Birçok ülkede Kürt kadınları kaybedilmeye, itibarsızlaştırılmaya, kadın mücadelesi zayıflatılmaya çalışılıyor. Kimi yerlerde kadınlar gözaltı ve işkence ile yıldırılmaya çalışılıyor. Kısa bir süre önce Xoy’da tutulan Zeynep Celaliyan bilinmeyen bir yere götürülüyor sonra öğreniyoruz ki korona hastalığına yakalanıyor ve o şartlarda açlık grevine girerek direnişini sürdürüyor. Bir yandan özel savaş politikalarının yuvalarından biri olan Dersim‘de Gülistan Doku hala bulunamıyor. Üstüne üstlük hesabını soran ablası sık sık ifadeye çağrılarak yıldırılmaya çalışılıyor. Amed’de Kürt kadın siyasetçilerine yapılan saldırı gözaltıların ardı arkası kesilmiyor ve TJA aktivisti Rojbin Çetin iktidarın faşist ve insanlık dışı saldırıları sonucu işkenceye uğratılıyor.
 
Yaşanan saldırılar ve pandemi süreci öncesine baktığımızda, dikkatimizi çeken en önemli husus ise kadın mücadelesinin dünyada yükselişi oluyor. İran, Şili, Amerika ve Kürdistan’da kadınlar örgütlü güçleri ile mücadele ediyor ve gasp edilen tüm haklarını mücadeleleri ile kazanıyor. Tam da bu noktada kadın mücadelesi hedef gözetilerek vurulmak isteniyor… Kadın Özgürlük Mücadelesinin ayak seslerini duyan iktidarlar kadınları yıldırma politikalarını gayet ince eleyip sık dokuyarak işleve koyuyor.
 
Tüm bunların üzerine AKP‘nin kadın milletvekili olan Özlem Zengin partisinin iktidarı süresince kadının toplumda yer bulduğunu, onlardan önce kadının adının duyulmadığı ve bir sürü buna benzer kof içi boş söylemlerde bulunuyor. Biz kadın mücadelesine inanan Kürt kadınları olarak kadının adının “katliamlar” silsilelerine hangi iktidar ile bulaştığını da hangi vasat kadın politikalarının bizi dört duvar arasına mahkum ettiğini de biliyoruz. Kadın mücadelesinin adresinin neresi olduğunu da biliyoruz .
 
Adını kana buladığınız kadınlığa sığmaya niyetimiz yok!
 
Bundandır ki “Kadın Mücadelesi Her Yerde” diyor ve her yerde mücadelemizi sürdürüyoruz.