Yaşamın içinden geçenlerden: Merziye Rezazi (Fariqi)
- 09:20 18 Eylül 2019
- Kadının Kaleminden
“Sahne, şehir, sokak, dağ, okul… Merziye için her yer birdi, yeter ki devrimci notaları müzik olup aksın.”
Bahar Deniz
Müziğin serüvenine doğru yolculuk yaparken ilk müzik nasıl ortaya çıkmış, müziğin toplumlar, bireyler üzerindeki etkilerini görüyoruz. Kuşların senfonisi, göğün gürültü bestelemesi ve zamanla insanların kendi melodilerini besteleyerek mutluluklarını üzüntülerini, birlikte hareket etme ve çalışma iş gücünü artırmak için yaşamlarında müziğe büyük bir yer verdiklerini görüyoruz... Bu yüzden her dönemin her devrimin ayrı bir müziği vardır... Müzik hissettirir, mücadele ettirme azmini güçlendirir ve toplumlara ulusal bilinci aşılar. Tabi böyle masum bir geçmişe sahip olan müzik zamanla kendilerini tüm coğrafyanın sahibi olarak gören zihniyetler tarafından bir korku duvarı olmuştur... İnsanlara toplumlara iyi gelen müzik zaman zaman günah, zaman zamanda yasaklı olarak karşımıza çıkmıştır. Tabi söz konusu bu müziği bir kadın yapıyorsa yasakların en yasağı ile karşılaşır.
Hiç şüphesiz ki Kürt tarihine de baktığımızda birçok kadın sanatçı yaşadığı coğrafyanın zorluklarına rağmen sanat yapmaktan vazgeçmemiştir. Kürt tarihinde, kadın, sanatçı ve Kürt kimliğini o coğrafyanın feodal koşullarında da yılmadan yapanlarla karşılaşırız. Bizler Kürt tarihinin sanat sayfalarını karıştırırken Merziye Rezazi (Feriqi) ile karşılaşıyoruz. Merziye Rezazi kimdir? Müziğe ne zaman ve hangi koşullarda başlamış? Bunu kısaca işleyeceğiz fakat bunların içinde en önemli noktalardan biri Merziye birkaç kimliği benliğinde, yaşamında barındıran biri olarak ne tür zorluklarla karşılaştığını işleyeceğiz.
Merziye 1958’de Rojhilat Kürdistanı’nın Meriwan kentinde dünyaya gelir. Bulunduğu coğrafya gereği cenneti de cehennemi de içinde barındıran böyle bir yerde dünyaya gelmesi belirli zorlukları da beraberinde getirir. Tam da bu cennet ve cehennemde kendine yol bulan Merziye, büyüdükçe çelişkileri artar... Merziye’nin ilk çelişkisi evde Kürtçe konuşması, dışarıda ise Farsça konuşması oluyor... Bu ikilem içerisinde gidip gelirken arada çevresinde bulunanlara şarkılar mırıldanır, gittiği okulunda aranan ses olur...
Merziye, sanata duyduğu bu aşkın sömürgeci bir düzende başına neler açacağını ise biraz büyüdükten sonra kötü tecrübelerle deneyimleyerek anlar. Merziye şarkı söylemenin ilk cezasını dayısı tarafından tandıra koyulmakla alır. Merziye’nin büyüdüğü dönemler İran’da Şah Muhammed Rıza Pehlevi hüküm sürmekteydi. Kürtler üzerinde yaşanılan baskıları daha derinden anlayan Merziye ilk tepkisini de Farsça şarkılar söylemeyerek alır. Bu kararları ve çelişkileri Merziye’yi adım adım devrimci olma yoluna götürür.
Merziye müzik yapmaya çoktan karar vermişti ve durmadan Radyo Bağdat’tan Kürt dengbêjleri dinleyerek kendine ilham kaynağı yapıyordu. Zamanla Merziye bulunduğu bölgenin ilk ve tek müzisyen kadını oldu... Feodal düzen karşısında pes etmeyerek etrafından bulunan kadın ve çocuklara da okuma yazma öğretmeye başladı. Kadın bilinci üzerinde etrafında bulunan kadınları eğiten Merziye, her koşulda da mücadeleden vazgeçmedi...
Öğretmen olduğu süreçlerde Meriwan’ın köylerini gezerek köy köy müziğini de yaptı. 1978’lerde Nasır Rezazi ile evlendi. Tam da o dönemlerde rejim karşıtı eylemlere katılan Merziye, polis tarafından yakalanarak mesleğinden edildi. Merziye, artık bir devrimciydi ve artık müziği de devrime hizmet edecekti. O dönemde söylediği tüm şarkılar halkın devrim bilincini artırmaya yönelik olur.
Yıl 1980’e geldiğinde İran’da Şah devrilir. Ancak bu kez yerine Şah’dan da beter biri gelir: Humeyni. Humeyni, statüsünü sağlamlaştırır sağlamlaştırmaz Kürtlere ve devrimcilere yönelik operasyonlara başlar. Merziye, tüm bu baskılara karşı eşi ile birlikte Komel peşmergesi olarak mücadele etmeye karar verir ve dağların yolunu tutar. Merziye artık müziğini dağlarda yapacaktı ve sömürgecilere karşı peşmerge olarak mücadele edecekti...
Merziye bir grup peşmerge ile birlikte Korî Bangewaz grubunu kurar. Bu koro içinde birçok marş ve şarkı besteleyip, seslendirir. Müziğin zaman ve mekanını gözetmeksizin her yerde müzik yapar… Sahne, şehir, sokak, dağ, okul… Merziye için her yer birdi, yeter ki devrimci notaları müzik olup aksın. Merziye İran’da ‘Peşmergeye Selam Olsun’ adıyla ilk marş seslendiren Kürt kadını oldu.
Merziye eserleri ile dört parça Kürdistan’da ulusal bilincin öncülüğünü yaparken, birlik olmanın öneminden söz eden önemli kadın sanatçılarından biri olarak da tarihte yerini aldı. Kadın, müzisyen ve devrimci kimliği ile de müziğin neye hizmet etmesi gerektiğini nameleri ve duruşu ile sergiler… Kürt mücadelesine de büyük bir ilgisi olur. PKK Lideri Abdullah Öcalan’nı ziyaret eder. Kürtlerin ilk televizyonu olan Med TV kurulduğunda Merziye buraya çıkarak sesini özlemini çektiği tüm coğrafyaya duyurur, Kürtçe'nin tüm lehçeleri ile stranlar seslendirir. Med TV kapandıktan sonra da çalışmalarına ara vermez. Yerine açılan Medya TV’de Jîlemo adıyla kadın hakları ve sorunları üzerine bir programın sunuculuğunu yapar.
Merziye feodal sömürgeci düzene karşı başkaldırının bir melodisiydi… Yaşamın nasıl kazanılacağını nasıl kavga edileceğinin sembolüydü. Sanatın sanat olma halini kadın ve devrimci kimliği ile 2005 yılının 18 Eylül’ünde miras bırakarak, gözlerini sürgün gittiği yabancı topraklarda sonsuzluğa kapatır...
O gözlerini sonsuzluğa yumarken ardında bıraktığı ezgileri ve direnişi halkın dilinden kuşaktan kuşağa aktarılmakta…