Yaşam bilgisine ulaştıran eğitim üzerine

  • 12:18 25 Şubat 2022
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
“Yaşam bilgisine ulaştıracak yol ve yöntemler sosyolojik gerçekliğe, kültüre göre zenginlik göstermediğinde ulus devlet zihniyetinin tek-tipleştirici resmi eğitim sisteminde öz ve biçim olarak bireye, topluma ve çevreye yabancılaşmış devlet ve hiyerarşi güdümlü insan yetişir.”
 
Zeynep Beydağı
 
Eğitimin tarihi yaşamın anlamına, gereklerine cevap olacak bilgilerin aktarımını içeren yöntem ve müfredatla başlamış olmalı. Milyonlarca yıllık insanlaşma serüvenimizin ilk öğretmenleri ve bilgilerinin kaynağınındoğa olduğunda hemfikiriz.Bitkiler, hayvanlar üzerindeki gözlemler, yıldızlar, ay ve güneşin hareketleri, ayağa kalktığı için dört tarafını görebilen ve bu nedenle hep yönünü belirlemede karar vermesi gereken Paleolitik dönemin Homo Habilis’i için yol göstericiydi muhtemelen. Doğadaki doğuşlar, ölümler, yenilenmeler, döngüleri inceleyerek tanımak, taklit etmek, davranışlarına anlam vermek öğrenmenin ilk adımlarından sayılabilir. Öğrenilen her bilgi kelimenin tam anlamıyla hayati değerdedir. Bilmemek aç kalmak, bilmemek savunmasız kalmak, bilmemek açıkta kalmakla eşdeğerdir. 
 
Klan aynı zamanda bir eğitim komünü görevi görmüştür. Ok ve yayları önce oyuncak gibi kullanan çocuklar aslında idman yapan sporcular misali kendini geleceğe hazırlamış, ateş başı konuşmaları, danslar,doğum, ölüm, ergenliğe dair ritüeller de eğitim kapsamı içinde yer almıştır. Bitkilerin, köklerin bilgisine sahip annenin botanik bilgisi hem beslenme hem de doktorluğun ve eczacılığın kaynağını oluşturan bilgilerin okulu işlevi görür. Mezolitik Çağda değişen iklim fauna ve florayı da etkilemiş, bu etki de botanik ve zooloji bilgisine yenilerini eklemiştir.Tabii toplumsal yaşama uyum, en ağır cezanın topluluk dışına atılmak olması ilk ahlak kurallarının da eğitim müfredatının önemli bir parçası olmasını gerekli kılar. Neolitik dönemle birlikte öğrenilmesi gereken konular artmıştır. Evlerin inşası, çanak-çömlek yapımı, tarımsal faaliyetler, hayvancılık, zanaatkarlık bunlardan bir kısmını ifade eder. Toplumsallaşmanın genişlemesinin sonucu adalet sistemi, ekonomik faaliyet, yönetim-organizasyon, savunma sistemine dair bilgileri de öğrenme gereği oluşmuştur. 
 
Eğitimin en önemli işlevi, “yaşamla bir bütün olarak başa çıkma kapasitesine sahip bütünleşmiş bireyler ortaya çıkarmaktır.”Eğitim süreçlerinin bize “yaşamın bilgisi”ni ne kadar verdiği giderek daha fazla tartışılır durumdayken eğitimin tarihçesi insanlığın yaşamın bilgisine ulaşma ve kaybetme süreçlerini anlatır gibidir. Nasıl barınacağını, besin bulacağını yada kendini nasıl savunacağını öğrenerek büyümek ile insanın düşünsel, duygusal ve fiziksel enerjisinin egemen sistemlerin hizmetine koşulduğu eğitim sistemleri farklı mekanizmalardan oluşmuştur. Egemenliğin kurumlaşmasına kadarki dönemde yaşamsal bilgilerin, inanç ve ritüellerin, tarihsel toplumsal bilginin aktarıldığı yol ve yöntemler eğitimin müfredatını oluşturur. Bu eğitim yönteminde öğretmenler, bilge-yaşlı insanlar, anne, kabile ve klanın önde gelenleridir.
 
Tarihteki ilk kurumsal okul olarak kabul edilen Sümer dönemine ait tablet evleri (edubba) eğitimin tekelleşmesinin sonuçlarını gösterir niteliktedir. Kalıntıları Ur, Nippur, Mari ve Sipar’da bulunan bu okullarda sadece bir kesimin; “yöneticiler, elçiler, askeri subaylar, tapınak yöneticileri, gemi kaptanları, önemli vergi memurları, rahipler, muhasebeciler, müdürler, katipler ve şehrin varlıklı vatandaşlarının” çocuklarının eğitim hakkı vardı. Bu okulların asıl amacı saray ve tapınağın ihtiyaçlarını karşılayacak yazmanlar yetiştirmektir. Toplum ve bireyin ihtiyacının yerine devlet ve egemenlerinihtiyaçlarına göre şekillendirilen eğitim kurumlarının temeli böylece atılmış olmalı. Bu nedenle bunlara ilk eğitim kurumları demek yerine devlet tekelindeki eğitimin ilk kurumları olarak tanımlamak belki de daha doğru olur. Bilginin de toplumun kolektif deneyimi olmaktan çıkarak güç ve iktidar kaynağı olacak bir tekelleşmeyi yaşadığı bir sürecin ardından bu durum ortaya çıkar. Bu tekelleşmenin ilk adımını bilgiyi tekelleştiren şamanlar artmış, ziguratlar bunun kurumsal ifadesi olmuştur. Daha sonraki dönemlerde eğitim kurumlaşmalarının saraylar etrafında, devletlerin ihtiyaçlarına göre şekillendiğine tanık oluruz. Kurumsal anlamda tüm toplumu kapsayacak bir eğitim faaliyeti olmadığı gibi kadınların ve genç kızların eğitimi de artık iyi bir eş, cariye olmayı sağlamayı amaçlar. Tanrıça tapınaklarının genelevlere dönüşümünün hikayesi kadın eğitiminin amacını da ortaya koyar.
 
Devletin henüz toplumun tüm hücrelerine sızmayı başaramadığı dönemde toplumun yaşamsal ihtiyaçları, inançları ve kültürleri eksenindeki eğitimini sağlayan farklı mekanizmalara rastlanır. Bir çiftçi çocuklarını çiftçi olarak yetiştirir, çoban yada zanaatkar bildiklerini çocuklarına öğretir. Toplumun bilge yaşlıları da tarihi, kahramanlıkları, masalları, dini geleneklerin öğretmenidirler. Bir bilgenin yanında asistan gibi çalışarak, bilgin kişinin el verdiği, hırka giydirdiği kişiler ise bilginin peşine düşen hakikat arayışçılarıdır. Bir meslek edinmekten çok bilgi aşığı kişilerin uzak diyarlara giderek bilginlerden eğitim alması da geçmişte sıkça rastlanan kendini eğitme yöntemleri arasındadır. Hakikate ulaşma, yaşamın sırrını çözmede felsefi, dini akımlar çok farklı ve zengin yol ve yöntemleri kullanmıştır. 
 
Binlerce yıllık inanç ve geleneklerin uğradığı saldırılar devlet dışı toplumsal eğitimin farklı kanallar oluşturmasına yol açmıştır. Tarihte defalarca yıkıma talana uğramış okullar, yakılmış kütüphaneler, öldürülmüş yada sürgüne gönderilmiş hocalar bu mücadelenin işaretlerini sunar. Harran, İskenderiye, Nisibis akademileri bunlardan sadece bir kaçıdır. Ortadoğu geleneğinde Medreseler bu geleneğin takipçisi olmuştur. Devletlerin yada egemen olan mezhep ve tarikatların denetimindeki medreselerin yanı sıra özellikle Kürdistan’da mirlerin ve dinin farklı yorumlarını esas alan tarikatların açtıkları medreseler de eğitim sistemi açısından bir alternatif olmuşlardır.En kadim bilgiler, kadın etrafında şekillenmiş bilgi ve öğretiler, her zaman kendisine farklı akış kaynakları bulmuştur. 
 
İnsanların köleliğe ikna edilmesinde bilgi tekeli ile zihniyet üzerinde kurulan egemenlik belirleyicidir. Bilgi-iktidar ilişkisi ekseninde şekillenen eğitim kurumları görmeyen gözler, işitmeyen kulaklar, sızlamayan vicdanlar, düşünemeyen beyinler ve yaşamı zehirleyen bilgiler çıkarır ortaya. İnsanlığın kadim bilgilerinin kaynağı kadının bedeni, zihni, yüreği ve ellerinde şekillenirken egemenlerin saldırıları bu bilgilerin kendisini saklamasına, sırlamasına ve biçim değiştirmesine yol açmıştır. Ama her zaman kendisine bir akış kanalı da bulmuştur.Egemen eğitim sistemleri dışındaki alternatif eğitim sistemleri bu yöntemleri sürdürme temelinde başarıya ulaşır. Usta-çırak, talip-pir, mürşid-mürid ilişkisi biçim değiştirmiş ana-çocuk ilişkisidir. Kürtçedeki güzel anlamıyla kanatlandırmak, sevmekle ilişkili eğiticilik bir kadın yöntemidir. Eğmek, kırmak, şekil vermek ise egemen erkek yöntemidir. Bilimleri birbirinden, bilgiyi yaşamdan koparmak egemen erkek yöntemi sanat ve savunmayı, bilim ve felsefeyi, ahlakı birleştirmek kadının eğitim yöntemidir. Yaşam bilgisine ulaştıracak yol ve yöntemler sosyolojik gerçekliğe, kültüre göre zenginlik göstermediğinde ulus devlet zihniyetinin tek-tipleştirici resmi eğitim sisteminde öz ve biçim olarak bireye, topluma ve çevreye yabancılaşmış devlet ve hiyerarşigüdümlü insan yetişir. Sistem dışı eğitim anlayışlarının ortak özelliklerinden biri bireyi egemenlik-kölelik ilişkilerinin şekillendirdiği ahlak ve biçimden arındırmaktır. Kadın özgürlük mücadelelerinin eğitim yöntemlerinde de bu deneyimlerden yararlanmaya ihtiyaç vardır. Bunun yol ve yöntemi biçimsel anlamda mistik tarikatlar oluşturmak, ritüeller yapmak değildir elbette. Kürdistan kadın özgürlük hareketinin uzunca bir süredir deneyimlediği ve tartışmalarını yürüttüğü hakikat arayışı olan kadınların tanrıça, toplumla bilgiyi paylaşacak kadınların melek-talib, güzelliği paylaşacak kadınların Afroditleşeceği eğitim sistemi de ilham verecek karakterdedir. Hayatın en çetin sınavlarından geçerek tanrıçalığı gerçek kılan kadınların ayak izleri yaşam bilgisine götüren okulun yoludur…
 

Etiketler:

Okumadan geçme!